Onu nerede bulacağını biliyordu. The Rice'ın önünden geçen otobüsü biraz beklemesi gerekti. Otobüs gelince bindi ve yol boyunca kulaklıklarını takıp müzik dinledi. The Rice'ın önündeki durakta indi. Karşıya geçti. Kapıdaki görevli özel bir kontrol yapmadan onu içeri aldı. Müzik sakindi. Az sayıdaki müşteriler sohbet halinde takılıyordu.
Girer girmez onu bulmak kolay olmuştu. Girişin karşısındaki yüksek köşe onlara aitti. O ise tam ortada kolunun altındaki bir kızla yoğun bir öpüşmenin ortasındaydı. Onu bu şekilde izlemek içinde bir şeylerin dağılmasına sebep oluyordu. Midesini kasan bir görüntüydü bu. Kalbinin bile sıkışmasına sebep olmuştu. Gün içinde ona farklı bir mesaj atmıştı. Şimdi ise bambaşka biriyle bambaşka şeyler yapıyordu.
Hiç bitmeyecekmiş gibi geçen bir sürenin ardından nihayet Spike kızı bıraktı ve masadaki içkisine uzandı. O sırada onun geldiğini gördü. İstifini bozmadan bardağını aldı ve içkisini yudumladı. Emma ise buza dönen ellerinde telefonunu döndürüyordu. Öfkeyle yazmaya başladı.
E: Seninle konuşabilmeyi umuyordum. Fakat daha değerli arkadaşlarınla zaman geçirebileceğini hesaba katmamıştım.
Bay J.S: Tıpkı senin de daha değerli arkadaşlarınla zaman geçirmen gibi 🤷🏻♂️
E: Başından beri Ron'dan hoşlandığımı biliyorsun.
Bay J.S: Evet biliyorum.
Sen de başından beri benim nasıl biri olduğumu biliyorsun.
Seninle konuşuyor olmam bunu değiştirmiyor.
Emma öfke dolu gözlerini ona çevirdi. Mavi gözlerindeki rahatlık ve alay canını sıkıyordu.
E: J.S'nin hala oralarda bir yerde olduğunu hatırlattığımı söylemiştin.
Bay J.S: İlginç bir şekilde özümün Spike olduğunu da hatırlatıyorsun.
E: Ne demek bu?
"Ne tarafa oturmak istersiniz?"diyen garsonun sesiyle o yana döndü. Geldiğinden beri ayakta dikiliyordu. Gördükleri karşısında olduğu yere çakılmış, yerinden bir adım kıpırdayamamıştı.
"Herhangi bir yer olur."dedi Emma. Garson kenardaki iki kişilik masalardan birine yönlendirdi onu. "Portakal suyu istiyorum. Taze sıkılmış."dedi öfkeyle. Garezi garsona değildi ama biraz ona çıkışır gibi konuşmuştu. Hala bir cevap gelmemişti ve gözlerini yüksek köşeden ayırmıyordu. Tekrar öpüşmeler, elleşmeler başlamıştı. Öfkeyle dudaklarını ısırdı ve gözlerini kapattı.
E: Cevap veremeyecek kadar korkaksın!
Spike kızdan uzaklaştıktan sonra masadan siyah bir kutu aldı ve açtı. İçindekileri masaya döktüğünde Emma ne yaptığını anlamıştı. Gerçek Spike'ın böyle bir şey olduğuna inanamıyordu. Bu kadar umursuz, ruhsuz ve dengesiz olmasını beklemiyordu!
Spike işini hallettikten sonra yeni bir paketi kıza uzattı ve bu boşlukta telefonu eline aldı. Mesajı okuduğunda yüzündeki alaycı gülümseme Emma'nın sinirlerine dokunmuştu.
Bay J.S: Neden buradasın?
E: Neden geldiğimi yazmıştım.
Bay J.S: Benimle konuşmak için buraya gelmene gerek yoktu. Mesajla da halledebilirdik.
E: Boşver.
Hataydı.
Kendim hallederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R.E.S (askıda-yine😕)
Teen FictionRomanceTR "Gençlik Rüzgârıyla Savrulanlar 🪁" listesinde! * Söz konusu Ron White olduğunda aşk, ağıza alınacak son kelimedir. Hayatı eğlence, alay ve oyunlardan ibaret olan bu serseri çocuğun kalbi her türlü heyecanı hissetmeye hazırdı. Fakat aşk a...