Koridorda endişeli bir bekleyiş vardı. Hilary'nin gözleri şişmişti. Bill'i o bulmuştu. Uzun zamandır görüşmedikleri için yanına gitmek istemişti. Hizmetçiler kapıyı açtığında onlara Bill'in evde olup olmadığını sormuştu. Odasında demişlerdi. Onu odasında yerde baygın, beti benzi atmış halde görünce eli ayağı boşalmıştı. Kaç saattir o halde olduğunu bilmiyordu. Fakat durumu kritik olduğuna göre uzun bir süre olduğu kesindi.
"O kaltak için değer miydi?!"diye söylendi Ryan bir kez daha. "Kızın aklı fikri başka yerde işte! Başından beri belliydi! Yüzlerce kez konuştuk hala peşinden koşmaya devam etti! Eğer o kız yüzünden ölürse o kızı mahvederim!"
Spike kollarını önünde bağlamış geldiklerinden beri Ryan'ın söylenmesini dinliyordu. İntiharı tek sebebe bağlayarak küçümsemesi onu rahatsız etmişti "Tek sebep bu olmayabilir."dedi öfkeyle nefes alıp verirken.
Ryan, "Başka ne olabilir? Jessica dışında hayatında başka bir sorun var mıydı?"
"Hisleriyle baş edememiş olabilir."
"Ne hissi ya? Hangi his? Aptal aptal peşinde süründü!"
"Onun için her şeyi yapmasına rağmen hala reddedilmeyi kaldıramamış olabilir."
"Aynı yere geliyoruz! O kıza taktı!"
"Arkaplanında başka düşünceler de yatıyor olabilir. Jessica sadece tetikleyici unsur olmuş olabilir. Kendini ve herkesi rahatlatacak tek çözüm olarak bunu görmüş olabilir."
"Herkesi mi?!"dedi Ryan sesi yükselerek. "Kendinden başka kime ne zararı vardı? Şu anda sadece kendini rahatlattığını görüyorum!"
"Biz onun için sürekli endişeleniyorduk. Bu da onu suçlu hissettirmiş olabilir."
"Arkadaşı olarak endişelenmek de mi sorun oluyor artık?" Koridor boyunca bir oraya bir buraya gidip geliyordu. Endişesini öfke olarak yansıtıyordu. Arkadaşlarına son derece bağlıydı Ryan ve kaybetme korkusu kalbini sıkıştıracak düzeydeydi. Olduğu yerde durup Spike'a döndü. "İntiharı bir seçenek olarak görmeyi savunma bana!"dedi sinirle. Spike aynı yoldan birkaç sefer geçip neredeyse bu yolu seçecek biri olarak dudaklarını birbirine bastırdı. Fakat gözlerindeki derinlik Ryan'ın dikkatini çekti. Spike onun bir şey anlamasından endişelenerek gözlerini kaçırdı. "Sence bu bir seçencek olabilir mi bir insanın hayatında?"diye sordu.
"Tercih edildiğine göre olabiliyormuş demek ki..."
"Sence de tercih edilebilir mi diye soruyorum ben bunu."
"Hayatımın kontrolünün bende olduğunu bilmek tatmin edici."
"Bir gerizekalı da buradaymış!"dedi Ryan öfkeyle gözlerini kısarak.
***
Emma'nın evinin önüne gelmişlerdi. Yok boyunca pek konuşmamışlardı. Emma onun bu sessizliğinden hoşlanmamıştı. Derin bir nefes aldı. "İyi geceler."dedi sıkkın bir tonda.
"Yaşanan gerginlik için üzgünüm."dedi Ron. "İyi geceler." Tam o sırada telefonuna mesaj geldi. Telefon araba aparatındaydı. Ekranın ışığı bildirimle birlikte açıldığında Emma'nın gördüğü ilk şey Thalia'nın ismi oldu. Rahatsızca nefes aldı. Gözlerini devirdi.
"Aranızda ne geçti? Bilmem gereken bir şey var mı?"diye sordu Emma. Her şeyi biliyordu zaten fakat Ron'un bundan haberi yoktu. İlk defa ondan duymuş gibi davranmak zorundaydı. Bu meselenin onun ağzından dökülmesi önemliydi. "Lucy ne demek istedi Spike ve senin arandaki en büyük mesele diyerek?"
Ron derin bir iç çekti. Bu konuyu aşması zaman almıştı. Fakat geçmişte bırakmayı başarmıştı. "Thalia benim aşık olduğum ilk ve son kızdı. Partilerin birinde Spike'la yattı. Bana karşı hiçbir zaman hiçbir şey hissetmemişti. Büyük mesele bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R.E.S (askıda-yine😕)
Teen FictionRomanceTR "Gençlik Rüzgârıyla Savrulanlar 🪁" listesinde! * Söz konusu Ron White olduğunda aşk, ağıza alınacak son kelimedir. Hayatı eğlence, alay ve oyunlardan ibaret olan bu serseri çocuğun kalbi her türlü heyecanı hissetmeye hazırdı. Fakat aşk a...