4- PEJMÜRDE

20K 1.3K 602
                                    

Kaç saat geçmişti odada öylece oturalı bilmiyordum ama kelepçemi çıkarmıştı. Kaçamayacağımı bildiği için böyle yapmıştı, ama ben çok emin değildim. Bir tarafım hâlâ ne olursa olsun buradan kaçıp annem ve babamı uyarmamı istiyordu, ama diğer yanımda böyle yaptığım zaman her şeyin daha kötü olacağını söylüyordu.

"Offf.." dedim sessizce, güneş doğmuştu. Saat kaçtı bilmiyordum.

O evdemiydi onu da bilmiyordum. Korkunç biri olduğu için onu görmek istemiyordum bu yüzden odadan dışarı çıkmıyordum. Ama çok fena susamıştım.

Artık dayanamayacak seviyeye geldiğinde ayağa kalktım, hızlı bir şekilde suyu içip odaya dönecektim. Hatta bir sürahi bulup su doldurursam sürekli çıkmak zorunda kalmazdım.

Odanın kapısını açtığımda salonda hiç kimse yoktu. Belki de evde yoktu. Çıplak ayaklarım ile ahşap zemine bir adım atıp tedirgince bir kez daha etrafıma bakındım.

Derin bir nefes alarak, küçük çıtırtılar eşliğinde mutfağa ilerlerken dış kapıya baktım. Kafamı geri çevirip mutfağa doğru bir adım atacakken sert bir şeye çarptım.

Ağzımdan küçük bir inilti çıkarken, kafamı tutup çarptığım şeye baktım. Kafamı kaldırıp bana kaşları çatık bir şekilde bakan adamı görünce onun sert gövdesine çarptığımı anlamıştım.

"Sen kimsin?" diye sordu sert bir ifadeyle. Kaslarım çatılırken anlamayan bir ifade ile yüzüne baktım.

"Hırsız mısın yoksa?" dedi öfke ile.

"İmdat! Yardım edin!" dedi dehşetle.

Öyle bir bağırmıştı ki irkilerek geri çekildim. Kendimi birden hırsız gibi hissetmiştim. Ne oluyordu? Neden beni tanımlamıştı?

Nefesim hızlanmış bir şekilde yüzüne bakarken o bir kez daha bağırdı. Yüzüme baktığında suratında ki o sert ve korkmuş ifade gidip yerini büyük bir alaya bıraktı.

"Ters psikoloji yaptım.. Bu öyle bir şey miydi acaba ya?" sakin bir sesle konuşunca ben şok olmuş bir şekilde yüzüne bakıyordum. O hâlâ dediği şeyi düşünüyordu.

"Sanırım böyle bir şeydi. Evet." dedi kafasını hızlı hızlı sallarken.Yeniden gülümseyerek yüzüme baktı.

"Ne için çıktın kafesinden?"

"S-su... su içecektim." dediğimde sesim savunmasız bir çocuk gibi çıkmıştı. Gülümseyerek kafasını salladı.

"Geç." dedi mutfaktan çekilmişken. O bana yol açtığında ben hâlâ yüzüne bakıyordum.

Onun yüz ifadesi sertleşirken, daha fazla sinirlendirmemek için hızla mutfağa geçtim. Kafamı arkaya çevirip baktığımda beni izliyordu. Şeytan ile göz göze gelmiş gibi ürpererek önüme döndüm.

Bir bardak çıkarıp su doldurdum ve titreyen ellerim ile suyu içip, bir daha doldurdum. Aşırı derecede susamıştım.

"Bana da bir bardak su doldur." arkamdan sinsi bir şekilde yaklaşmış olan adamı hissedince irkildim.

Omzumun üzerinden yüzüne baktığımda kollarını birbirine dolamış bana alayla bakıyordu. Yutkunup içtiğim bardağa tam su dolduracaktım ki onun sesini duydum yeniden.

"Başka bardağa doldur, senin pis ağzınla aynı bardağı mı paylaşacağım ben?" ona bir bakış atıp suyu doldurmayı kestim. Nefesim hızlanırken yeni bir bardak çıkardım.

Suyu doldurup titreyen ellerimle bardağı uzattım. Bana bakarak bardağı elimden aldı ve kafasına dikti. Suyu sonuna kadar içip yeniden bana uzattı.

Eline değmemeye özen göstererek bardağı alıp tezgaha koydum yeniden. Daha sonra gözlerinin içine bakmayarak arkama döndüm ve yürümeye başladım.

"Salona geç." adımlarımı durdurup yutkundum. Ben onun yüzünü görmek istemiyordum. Ama itirazda edemezdim.

Mutfaktan çıkıp salona ilerledim. O da hemen peşinden geliyordu. Bir tekli koltuğa oturup bacaklarımı kendime çektiğimde o üçlü koltuğa yayılıp oturdu.

Üzerinde bir siyah gömlek ve altında ise siyah bir pantolon vardı. Saçları dağınıktı. Şimdi fark ediyordum, uykulu görünüyordu bir de.

"Niye bu kadar zayıfsın?" dedi vücudumu süzerken. Ardından gülümsedi.

"Yoksa erkeklere kendini beğendirmek için bir kadının vücuduna sahip olmak mı istiyorsun?" dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Hayır." kendime engel olamadan sinirle konuştuğumda, o dudağını yalayıp sehpanın üzerinde duran paketten bir sigara alıp yaktı. Dumanı içine çekerken kısık gözleri ile gözümün içine bakıyordu.

"Ağda falan da yapıyorsundur sen." önceki dediğimi duymamış gibi yapıyordu. Beni sınıyordu.

"Yapmıyorum." neden onunla konuşuyordum bilmiyordum ama o kadar sinir bozucu biriydi ki cevap vermeden duramamıştım.

"Bak ne güzel cevaplar veriyorsun, seni tuvalette sıkıştıran insanlara neden böyle cevaplar vermedin?" günlüğümü okuduğunu belirten bir cümle kurduğunda ilk başta irkilsemde, daha sonra kafamı bacaklarıma doğru eğdim.

"Pejmürde kılıklı seni." dedi tükürür gibi. Sinirlenmiş gibiydi, biraz da tiksinti vardı sanırım.

Sigarasından bir duman daha çekip çatık kaşları ile ayağa kalktı. Tuvalet olduğunu düşündüğüm yere giderken, gitmeden önce bana iğrenen bir bakış atmıştı.

ŞEYTAN RUHLU ADAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin