Lilith'in çocuğu; Seni alt edecek...
Kurtulamazsın...
Oturduğum koltukta iki büklüm olmuş, dünyadan soyutlanmış bir şekilde gözlerimi bir yere sabitlemiş duruyordum.
Ruhumun çekildiğini hissediyordum, benim ruhum yok oldukça, o mutlu oluyordu.
Kapının kapanma sesiyle yerimden sıçradım. Soğuk havanın kendine has kokusu burnuma dolarken, ellerinde poşetler ile içeri giren Pusat'a çevirdim bakışlarımı.
"Sana kıyafetler aldım, kıyafet yıkamaktan hoşlanmıyorum." dediğinde dediklerine tepki vermedim.
O da zaten tepki vermemi beklemeden elindeki poşetleri kenara bırakarak yanıma geldi. Hırkasını çıkarıp kenara attı. Omzundaki sargı bezi tişörtünden belli oluyordu.
"Bugün biraz televizyon izleyelim." dedi gülümseyerek, siyah şapkasını da çıkarıp kenara koydu.
"Seninle hiçbir şey yapmak istemiyorum." dediğimde işaret parmağını bana doğrulttu.
"Seks bile mi?" dedi gülerek. Gözlerimi devirdim, bacaklarımı kendime çekip huysuzca baktım.
"Devirme o güzel gözlerini." dedi yanıma otururken. Beni kendine çektiğinde, geri ittim onu.
"Dokunma." dedim sertçe.
"Şşş, bu kadar dilin uzamasın bebek." dedi ve beni kenara itip koltuğa uzandı.
Kolumdan çekip üzerine doğru uzandırırken, kafamı televizyonu görebileceğim şekilde göğsüne yaslamıştı. Bu sefer itiraz etmedim, çünkü çok yorulmuştum artık.
Belimden tutup sehpaya doğru uzandı ve kumandayı aldı. Televizyonu açtığı anda kısık ses kulağıma doldu, bir dizi vardı. Daha sonra sesi açtı biraz daha ve kanalları gezmeye başladı.
"Çizgi film açayım mı bebeğim?" diye sorduğunda sesimi çıkarmadım. Dudaklarım yanağım onun göğsüne yaşlanmış olduğu için büzülmüş duruyordu.
Gerçekten bir çizgi film kanalı açtığında gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. O sırtımı okşamaya başlamıştı.
Renkli renkli, aşırı neşeli çizgi film dikkatimi çekmişti. Sanırım yaşadığım karanlıktan dolayı, normal bir şey görmek bir miktar beni mutlu etmişti.
Çizgi filmde üzerinde değişik bir kıyafet olan fare konuşa konuşa yürürken, önüne bakmayıp kendisinden daha uzun bir kediye çarpıp yere düştüğünde kıkırdadım. Dudaklarımın kenarı kıvrılmıştı.
Kafamı hafifçe kaldırıp biraz daha üstte koyup daha rahat bir pozisyona geçtim. Pusat'ın afallamış bakışlarını hissediyordum. Gözlerimi yukarı çevirerek ona baktım. Dudaklarında sevimli bir gülümseme ile beni izliyordu.
Onu umursamadan çizgi filme geri döndüm. Kolumu koyacak bir yer bulamayınca koltuktan aşağı sallandırdım. Ama Pusat elimi tutup göğsüne koydu. Elini çekmeyince onu umursamadan baş parmağını sıkı sıkı tuttum.
Tuttuğum elini dudaklarıma yaklaştırdı ve ben çizgi filme odaklanmışken büzülmüş dudaklarıma dokundu. Ben fare her komik şey yaptığında güldüğünde dudaklaejm geriliyordu, o da gülüşümü parmaklarının ucunda hissediyordu.
Çizgi film bittiğinde o masal aleminden çıkmış gibi hissettim. Moralim bozulurken, üzgün bir nefes verdim. O çizgi filmin bittiğini fark etmemişti, gözlerini benden çekip ekrana baktı ve kumandayı eline alıp başka bir çizgi film açtı.
Açtığı çizgi filmi büyük bir dikkatle izledim. Normalde anime falan izliyordum ama çocuk çizgi filmini uzun bir süre sonra ilk defa izliyordum. Ne denirse densin, büyüklerde çizgi film izleyebilirdi.
İzlediğim çizgi filmi çok kalabalık olduğunda gözlerim yorulmuştu. Kafamı hafifçe kaldırıp beni izleyen Pusat'a döndüm.
"Başka çizgi film istiyorum, bu çok kötü." dediğimde gülümseyerek dudağımdan öptü sıkı sıkı ve ardından geri çekildi.
"Tamam bebeğim." dedi, kumandayı alıp başka bir çizgi filmi aradı.
Bulduğunda eski pozisyonuma geri döndüm. O da belimi okşamaya devam etti. Yeniden dudağıma dokunuyordu.
Ne kadar süre oldu bilmiyorum ama bu çizgi filmi de bittiğinde eline kumandayı aldı.
"Bu kadar çizgi film yeter, biraz da ben haber izleyeyim." dediğinde omuz silktim. Bana bir şey yapmadığı sürece ne izlerse izlesin.
Bir haber kanalında durduğunda umursamaz bakışlarımı atıyordum haber kanalına, bir sunucu kamera kendine yaklaşınca konuşmaya başladı.
"Uzun süredir kayıp olan Ozan Yaman'ın cesedi dün gece sularında, gemisi ile denize açılan bir bir yolcu gemisi tarafından İstanbul boğazının derin sularında bulundu."
Kendi ismimi duyduğumda afallamış bir şekilde televizyona bakmaya devam ettim. Kafamı hafifçe kaldırmaya çalıştığımda Pusat izin vermedi.
"Artık resmi olarak yaşamıyorsun." dedi fısıldayarak.
Ekranda deniz kenarında bir cesedin çıkarıldığı gösteriliyordu. Bir sürü polis vardı, akşamın bir saatinde ambulansın ve polisin yaktığı sirenin ışıkları parlıyordu.
"Annen ve babanı neden haberlerde göstermiyorlar biliyor musun?" dedi kulağıma yaklaşıp. Ben dehşetle ekrana bakıyordum hâlâ. "Çünkü yalandan ağlamayacak kadar sevindiler."
Kalbimin acıdığını hissediyordum.
"Güzel bebeğim, artık kimsesizssin."
Yutkundum.
Lilith'in çocuğu; Seni alt edecek...
Kurtulamazsın...