39- MÜBREM

14.3K 793 174
                                    

Mübrem; Vazgeçilmez olan...

Bölüm şarkısı;
Dorothy- Gun In My Hand

Şirketten çıkan adamı usulca takip ediyorduk. Ben normalde daha sakin bir şekilde takip mesafesini ayarlayarak takip ederdim ama Pusat bir yabancı müzik açmış, hızlı hızlı kullanıyordu arabayı.

"Biraz daha dibine girersek adam bizi fark edecek." dediğimde parmaklarının ucunu direksiyona vurup ritim tutarken gülümseyerek bana döndü.

"Daha iyi değil mi? Korku.. En sevdiğim." dediğinde gözlerimi devirdim. Kendi başıma yapmam lazımdı bu işi, onunla olmuyordu.

Adam sonunda ıssız bir köşeye döndüğünde oturuduğum yerde dikleştim. Pusat'da aynı saniye dönmüştü.

"Şimdi önünü kesmen gerekli." dediğimde bir şey demeden kafasını salladı ve ani bir hareketle direksiyonu sağa doğru çevirip gaza bastı.

Adamın arabasına öyle yaklaşmıştı ki, arada bir kıvılcım çıkmıştı neredeyse. Adam sürüşünü yavaşlattı. Muhtemelen şoktaydı.

Pusat aniden arabanın önüne kırdı, adamla aynı anda frene bastılar. Yoğun bir gürültü çıkmıştı. Dişlerimi sıktım. Sessiz olamıyordu.

"Hadi bakalım." dediğinde torpido gözünden silahı çıkardım. O çoktan kapıdan çıkmıştı. Dikiz aynasından gördüğüm kadarıyla adam da çıkmıştı. Çokta korkak sayılmazdı.

"Ne oluyor?" diye bağırdı sert sesiyle adam. Hızla arabadan çıktım.

"Bu oluyor." dedi Pusat anında silahını ateşlerken. Adam korkuyla hareket edince kurşun omzuna saplandı.

Takım elbiseli adam büyük bir inleme ile yere çöktüğünde ben kaşlarımı çattım. Pusat bir daha ateş etmeye hazırlanmıştı.

"Pusat!" dedim huysuz çıkan sesimle. Keyifli bir ifadeyle bana kafasını çevirip bana baktı. "Ben vuracaktım."

"Bebeğim senin benim mi var?" dediğinde adam sürünmeye başlamıştı. Sanırım arabasına doğru gitmeye çalışıyordu.

"Ama bu benim öldürmem gerekiyordu." küsmüş bir şekilde konuştuğumda birkaç saniye bakıp daha sonra silahını indirdi.

"Tamam küçük aslan, küsme. Hadi sen öldür." dediğinde omuz silktim. Derin bir nefes alıp yanıma geldi.

"Bebeğim, hadi tamam." dudaklarım büzülmüştü.

Keyifli bir şekilde gülüp beni kendine çekti ve kalçamdan sıkıca tuttu. Bedenim havaya kalkarken bacaklarımı beline doladım ve kollarımı boynuna sıkıca sardım. Şimdi bir eliyle belimi tutuyordu sadece.

"Sık bakalım bebeğim." dedi arkasını dönüp.

Küsmüş olsamda boynuna sıkı sıkı sarılıp silahımı adama yönelttim. Arabaya yetişmişti. Pusat dudaklarını boynuma bastırıp, derimi emerken ben adama nişan alıp birkaç el sıktım.

Adamın bedeni her kurşunda titreyip geri savrulduğunda verdiği son nefesini duymuştum. Çenemi Pusat'ın omzuna dayadım. Dudaklarım baskıdan dolayı büzülmüştü.

"Aferin benim bebeğime." dedi beni avuturmuş gibi. Daha sonra arkasını döndü. Adama doğru yürüdü. Ben de kafamı bu sefer omzuna yaslayıp yandan yandan onun baktığı yöne baktım.

"Şimdi fotoğrafını mı çekmemiz gerekli." diye sordu cansız, kanlı bedenin önünde durup.

"Evet, birkaç tane." dediğimde cebinden telefonunu çıkardı.

"Selfie çekelim." dedi sırıtarak. İlk başta şaka yaptığını düşünmüştüm ama gerçekten ön kamerayı açtığında gözlerimi çevirip kafamı omzuna çevirdim yeniden.

Omzumu öperken bile fotoğrafımı çekti. Yerde kanlı bir vücutta fotoğraf ekranında olmasaydı belki romantik bir fotoğraf olabilirdi.

Boynuma dudaklarını bastırıp biraz kenara çekildi ve adamın birkaç tane fotoğrafını çekti. Sonunda işimiz bitmişti. Bizim arabaya yürüdü sırtımı okşarken.

"Eve gidelim de yemek hazırlayayım sana." dediğinde kalbim sancılanmıştı.

"Hayır, öyle olunca sen gidiyorsun." ilk defa bana yemek hazırlamıştı ve onda da gitmişti. İstemiyordum.

Adımları bir an yavaşladı ama daha sonra bana daha sıkı sarılarak yürümeye devam etti. Arabanın önüne gelince kucağından ayrılmak için hareketlendim ama beni durdurdu.

"Seninle beraber süreceğim arabayı." kapıyı açtığında kaşlarım çatıldı.

"Süremezsin öyle."

"Şu hayatta yapamayacağım hiçbir şey yoktur. Sütlaç hariç." dedi gülerek.

Kafama dikkat ederek arabaya bindi. Zaten ince vücudum yüzünden önünü bile kapatmıyordum. Bacaklarımı iki yandan kırıp kucağında oturmaya devam ettim. Bacağımı arada bırakmamak için kapıyı dikkatle kapattı.

"Bebeğim ama bu çok sade oldu." dediğinde anlamayarak yüzüne baktım.

Gülümseyerek burnumdan öptü. Eli pantolonumun düğmesine gidince ne istediğini anladım. Sesimi çıkarmadım. Pantolonumu ve baksırımı benim de yardımım ile çıkarıp kenara koydu. Arabanın içi sıcak olduğu için üşümüyordum.

Kendi düğmesini de açtı ve ardından aletini çıkardı. Eline tükürüp aletini sıvazladıktan sonra beni tamamen kendine yasladı. Bir daha tükürüp bu sefer deliğime sürdü. Birkaç kez parmaklayıp, daha sonra aletini konumlandırdı.

İçime yavaşça girdiğinde ben yine boynuna sarıldım. O birkaç kez içimde gelgit yaptı ama daha sonra arabayı çalıştırdı. Kafamı biraz daha eğdim etrafı net görsün diye ama zaten sıkıntı çekmiyordu.

İçimdeki doluluk dakikalarca beni tamamlanmış gibi hissettirirken o bir sigara yaktı. Harbiden keyifli görünüyordu şu an.

"Ben acıktım, yemek söyleyelim." dedim boğuklaşmış sesimle. Dumanı üflerken kafasını salladı.

"Tamam bebeğim." dediğinde gözlerimi kapattım.

Eve gidene kadar aleti içimde durdu. Eve varınca ise arabayı durdurdu ve kucağında ben varken dışarı çıktı. Altım çıplak olduğu için üşümeye başlamıştım. Ama içimdeki aleti beni diğer yandanda sıcak tutuyordu.

Kalçamın arasını okşayarak eve yürüdü. Kapıyı açıp içeri girdiğimizde beni anında koltuğa yatırdı. Yüzümü öpücüklere boğarak içimde gelgit yapmaya başladı.

Uzun süredir sertleşmiş aleti sayesinde dakikalar sonra içime boşaldı. İçime boşalıp çıktığında büyük bir boşluk hissettim.

"Pizza söylüyorum bebeğim." dediğinde kafamı salladım.

"Tamam."

O aletini baksırının içine sokup pantolonunu düzeltirken ben ayağa kalktım. Yürürken hafifçe canım yanıyordu ama umursamadan odaya gittim. Dolabı açıp onun uzun kazaklarından birini giyindim.

Altıma canım acıdığı için bir şey giyinmeyecektim. Komodinin üzerinde duran ıslak mendili alıp bacaklarımın arasına kadar yayılan meniyi temizledim. İki tane peçete harcarken, sonunda temizlenince diz kapağımın biraz üstüne doğru biten kazağı ile beraber içeri geçtim.

Beni görünce gülümseyip kucağına aldı.

Pizzacı geldiğinde onu öldürmeyeceğine kendim üzerine söz verdirince morali bozuk bir şekilde pizzayı alıp koltuklara ilerledi.

"Sen çok fena oldun." dediğinde umursamadım.

Pizzalarımızı çizgi film izleyerek yedikten sonra yorgun olduğumuz için yatağa gittik direkt. O üzerini çıkarıp yanıma geldi.

Ben onun üstüne uzanıp kafamı göğsüne gömdüm ve baş parmağını sıkıca tuttum. O da kazağı biraz yukarı çekip boşta kalan eliyle çıplak kalçamı okşamaya başladı. Ama daha sonra eli sırtıma çıktı.

Bana en sevdiğim, onun bana ilk söylediği ninniyi mırıldanırken, yavaş yavaş uykuya daldım.

ŞEYTAN RUHLU ADAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin