Banyoda zor bela üstümü giyinip dışarı çıktım, burada soyunup giyiniyordum ona yakalanmayayım diye ve bu çok zor oluyordu benim için.
Salona baktığımda Pusat'ın açık olan televizyonda bir şeyler izlediği gördüm. Dikkatini oraya vermişti. Daha sonra göz ucuyla bana baktı.
"Yanıma gel." dedi sert bir sesle.
Geçen gün odama gelip bana sarhoşken bir şeyler söylemişti. Sabah kalktığımda onu yanımda bulamamıştım, diğer gün de akşama kadar eve gelmemişti. Tabi her yeri kitleyerek gitmişti. Sanki kaçabilme imkanım varmış gibi.
Çıplak ayaklarım onun oturduğu koltuğa doğru ilerledim. Ben gidene kadar bakmamıştı bile yüzüme. Biraz önünde durunca birden bileğimi tutup beni yanına çekti. Yine bana bir şey yapacak diye düşünürken, o telefonunu çıkardı.
"Şimdi sana bir şey dinleteceğim." dedi telefondan ses kaydı yerini açarken. Kaslarım çatık bir şekilde onu izledim.
Beni belimden tutup kendine çekti ve ses kaydı yerini açtı. İlk başta Pusat'ın sesini duydum. Babama bir şey söylüyordu.
"Nasıl yani, günlüğünü mü buldun şimdi Ozan'ın?" diye sorduğunda kaşlarım çatılarak ona döndüm. O ekrana bakıyordu.
"Söylemeyecektin.." dediğimde çenesinin ucuyla telefonu gösterdi.
"Dinle." kalbim acırken, babamın söyleyeceklerinden korkuyordum.
"Evet, amına koduğumun çocuğu ibneymiş." gozlerimi yumdum, duymak istemiyordum.
"Neyse, bir bulunsun da olayın aslı astarı nedir öğrenirsin." Pusat'ın sesi normal çıkıyordu.
"Ne bulunması? İnşallah kaçıran kişi onu öldürmüştür de bir daha geri dönemez. Geri dönüp oğlanlar ile sikişmesini mi izleyeceğim..." dedi ve ardından durdu. "Tövbe estağfurullah... Kusura bakma."
Şuan normalde ne hissedilir bilmiyordum. Acı, üzüntü, öfke? Ama bunların hiçbiri bende yoktu. Hissettiğim tek şey, büyük bir sinirdi. Dişlerimi sıkıp ellerimi yumruk yaptım.
"Ben de onun için burada kendimi derbeder ettim." annemin sesi, nefret dolu çıkıyordu.
"Aslında hep senin yüzünden hanım. Ben sana o çocuğun hareketleri normal değil, karı gibi davranıyor diyordum sen beni susturuyordun. Bak gördün mü şimdi? Bizi elaleme rezil rüsva edecek."
"Yeter dinlemek istemiyorum." dedim fısıltı ile. Onun kolundan kurtulmaya çalıştım ama izin vermedi.
"Dinle." dedi yeniden sert bir sesle.
"İstemiyorum!" bağırarak ona döndüğümde şeytani gözleriyle gözlerimin içine baktı. Telefondaki ses kaydını durdurdu ve tamamen bana döndü.
"Sen onlar için burada bu işkencelere katlanırken onların düşündüğü şeylere bak." dedi kafasını biraz bana yanaştırıp. Nefesim hızlanmıştı. Haykırmak istiyordum.
"Sen..." dedim tükürür gibi. "Söylemeyeceğim demiştin."
Güldü, keyifsiz bir gülüştü.
"Bana neden inanıyorsun?" benimle dalga geçer gibi söylemişti. Yüzümü buruşturdum. Artık her şey çok fazla geliyordu.
"Bana neden bunu yapıyorsun?" diye sorduğumda güldü.
"Neden bir suçum olmadığı halde bana bunları yapıyorsun?" diye bağırdım kendimi ondan çekip ayağa kalktım. O da saniyeler sonra ayağa kalktı.
"Seni ilk gördüğümde..." diye başladı tehlikeli bir sesle. "Dünyaları ben yarattım havasındaydın. Baban desem ondan nefret ediyordum."
Gözlerimi bile kırpmadan onu izliyordum. Sanki günlerdir içinde tuttuğu şeyleri anlatıyordu.
"Babanı uzun bir aradan sonra ilk defa bir mekanda görünce, o an öldürme isteği doğdu içime. Ama yapamazdım. Evine geldim, tek amacım büyük bir katliamdı. Ama seni gördüm..." dediğinde yüz ifadesi aşırı tehlikeli bir hal aldı.
"Sende... daha önce kimsede görmediğim bir şey vardı. İçindeki şeytanı gördüm. Yemek masasında, gözlerimin içine baktığında herkesin tanıdığı Pusat ile göz göze gelmedin, şeytanı hissettin. Bunu biliyorum."
Üzerime gelmeye başladığında korkuyla adımlarımı geriye doğru atmaya başladım.
"O an yıllardır babamın, tanıdıklarımın beklediği şeyi bulduğumu anladım." yutkunup yüzüne baktım. Yüzünde hafif bir şeytani gülümseme vardı.
"Daha sonra günlüğünü buldum ve daha çok emin oldum." beni kendine çektiğinde çırpınmaya başladım ama o belimden sıkıca tutup hareketlerimi kısıtladı. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.
"Ben, Lilith'in doğurduğu çocuklardan biriyim." dediğinde söylediği isim ile kaşlarım çatıldı. Korkutucu bir şekilde fısıldıyordu.
"Seni buldum, çünkü sende onlardan birisin." dediği hiçbir şeyi anlamıyordum.
Lilith efsanesini düşündüm. Zamanında internette denk geldiğim o sitedeki cümleler beynime doluştu.
Lilith ilk yaratılan kadındır ve Tanrı'ya karşı çıkmıştır.
Dünyada bu kadar kötülüğün olma sebebi Lilith'in doğurduğu bu çocuklardan dolayıdır. Tanrı, üç melek ile Lilith'e evine dön çağrısı yapar, ama o bunu reddederek asla geri dönmeyeceğini söyler. Bunun üzerine melekler tarafından her gün bir çocuğunun öldürüleceğini dair tehdit edilir. Ve her gün onlarca çocuğu öldürülür.
Gözlerini benden almazken, ben sadece gözlerindeki bana parlayan şeytana bakıyordum.