Forelsket: "Aşık olmaya başlayınca hissedilen coşku."
Yarım saattir gecenin bir köründe arabanın içinde oturmuş, boş sokağı izliyorduk. Burayı biliyordum, sabahları geçerdim hep ama hiç akşam vaktinde buraya gelmemiştim.
Eski bir altgeçit vardı hemen kenarda, eski dememin sebebi bir yük aracının tabanının, altgeçitin tavanını delmesinden dolayıydı. Devlet buradan araba geçişlerini durdurmuştu.
Ama evine kısa yoldan varmak isteyenlerin ve içkicilerin daimi mekanı olmuştu. Gece buradan geçmek için çok önemli bir sebebinin olması gerekiyordu. Çünkü başına her an bir şey gelebilirdi.
Çakmak sesini duyduğumda yanımda ikinci sigarasını yakmış olan bedene döndüm. Sessizce oturmuştu, bir şey bekliyordu ama bana bir şey demiyordu.
"Çizgi filmim yarıda kaldı." ruhsuz sesim arabanın içinde yankılanınca kafasını bana çevirdi. Dudaklarındaki sigarayı parmaklarının ucuna alıp sigarasından derin bir soluk çekti.
"Merak etme bebeğim, eve döndüğümüzde hemen açacağım." dedi sesindeki yumuşak ton ile.
Birkaç saniye ona baktım. Deri ceket giyinmişti ve kafasında her zaman olduğu gibi şapka vardı. Eğer böyle giyiniyorsa, mutlaka biri ölüyordu.
Bu durum beni korkutmuyordu artık. Beni korkutan şey buna alışmamdı. Alışıyordum.
"Neden bekliyoruz burada?" önüme döndüğümde caddenin ışıltısı yine kalbimi acıtmıştı. Ben biraz normal hissetmek için çizgi filmlere tutulmuşken, benim haricimde herkes normalmiş gibi geliyordu.
"Sanırım bunun cevabı buraya doğru yaklaşıyor." kaşlarımı çatıp ona döndüğümde onun gözlerini kısmış bir yere baktığını gördüm. Gözlerini takip edip ruhsuz bakışlarının hedefi olan kişiyi gördüm.
Üzerindeki hiç çıkarmadığı siyah kot ceketi ve altında bir mavi kot pantolon ile yanındaki iki arkadaşı ile altgeçite doğru yürüyen Tolga Akyazı.
Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatıldı. Hatırlamak istemediğim kötü anıların sahibi olan çocuk. Okul günlerimi sırf kendileri gibi değilim diye zindana çeviren o çocuk.
"Ne kadar mutlu görüyor musun?" dişlerimi sıktım. Gözlerimi Tolga'dan ayırmıyordum.
"Hatırlıyor musun? Bence gayet iyi hatırlıyorsun. Tuvalette seni sıkıştırıp döven insanı unutman mümkün değil elbette." dedikleri ile yutkunurken, hayalimde yüzüme inen o yumruk görüntüsü gözlerimi saniyelik olarak sıkıca kapatmama sebep olmuştu.
Sanki yeniden o anın içindeymiş gibi hissediyordum. Kin ve nefret ile boyanmış suratı gözlerimin önündeydi. Hızlı hızlı nefesler alıp veriyordu. Bir diğer yumruk atmak için elini kaldırdı.
"Onu öldürmeni istiyorum." Pusat'ın sesiyle hayalimdeki korkunç görüntü bir sis gibi dağılırken gözlerimi korkuyla açıp kafamı ona çevirdim. O da bana bakıyordu.
"Ne?" gayri ihtiyari bir şekilde tepki vermiştim.
"Onun yaptıklarının bedelini ödetmeni istiyorum." afallayarak yüzüne baktım. Yorgun gözlerimi Tolga'ya çevirdim.
Altgeçitin girişinde arkadaşları ile duvara yaslanmış, elindeki ucuz içkisini yudumlarken gülerek sohbet ediyordu. Ondan nefret ediyordum.
"Yapmayacağım." dedim nefret ettiğim surata bakıp. Gözlerimi zorlukla çekip Pusat'a döndüm, kaşlarım çatıktı. "Ben onun gibi ya da senin gibi olmayacağım. Ölüm sandığın kadar kolay bir şey değil. Zorbalık yaptı diye onu öldürme hakkına sahip değilim. Onun cezası başka."