Ehvenişer; Kötülerin arasında daha iyisi.
Uzandığım yatakta tek başıma olduğumu görünce gözlerimi korkuyla açtım. Çarşaf kırışmıştı ama yanımda kimse yoktu.
"Nerede.." diye fısıldadım kendi kendime. Neden kalbimin birden böyle acıdığını anlayamamıştım.
Çıplak ayaklarımı yataktan sallandırdım. Ellerimi yumruk yapıp gözlerimi ovup ayağa kalktım. Tek başıma olmak korkutucu gelmişti. Ahşap zeminde ses çıkarmadan yürürken ikinci evinin salonuna baktım, yoktu etrafta.
"Pusat.." dedim,sesim huysuz çıkıyordu.
Birkaç adım daha attığımda yan tarafta sesler gelince omzumun üzerinden kapıya baktım. Ruhsuz bir şekilde o kapıya yürüdüm ve açtım.
Kapıyı açtığım anda Pusat'ın bakışları bana dönmüştü. Birkaç kan damlası boynuna sıçramıştı. Eli ise kanlar içindeydi. Soğuk bakışlarımı yerde yatan adama çevirdim, tanıyamayınca kafamı biraz eğdim.
Dün gece eve gelirken uğradığı benzinciydi. Kolu kesilmişti ve çoktan bir şeye sarılmıştı. Sanırım onu parçaya ayıraraktı. Gözlerimi kırpıştırıp onun gözlerinin içine baktım.
"Efendim bebeğim." sakin sesiyle konuştu ve elindeki testereyi kenara bıraktı.
"Bir yere gittin sandım." uykulu konuşuyordum hâlâ. Ardından gözlerini kırpıştırıp yutkundum. "Çizgi film izleyelim."
Dediğim şeyle ilk başta kaşlarını çattı. Sanırım beklemiyordu. Sanırım bu ifadesinin kendisine yakışmadığının farkına varmıştı. Yüzünü ifadesiz tutmaya çalıştı. Daha sonra gülümsedi.
"İşimi halledeyim izleyelim." kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Ben şimdi istiyorum." evet bu tavrıma şok olmuştu.
Çıplak ayaklarım ile ona doğru yürüdüm, cesede bakmamaya çalışarak tam önüne geçtiğimde uzanıp kanlı elinden tuttum. Elime kan bulaşmıştı. Onu çektiğimde ayağa kalktı.
Kapıya dönüp yürümeye başladım. İlk zor olsa da daha rahat bir şekilde onu çektim. Çünkü bana ayak uyduruyordu. Ben ise her zaman uzandığımız koltuğa ilerledim.
Onun elini bırakıp koltuğun önünde öylece durdum. Yüzüme birkaç saniye bakıp koltuğa geçti ve uzandı. Uzandığı anda bende üzerine çıktım ve sol bacağımı bir kenara koyup karnının üzerinden de diğer bacağımı uzattım. Kafamı göğsüne koyduğumda tamamen üzerine uzanmıştım.
Kurumaya yüz tutmuş kanlı elinin baş parmağını tuttum. O da bir elini hafifçe havaya kalkmış kalçamın üzerine koydu.
"Hangisini açayım bebeğim?" sesi normaldi. Hatta mutlu gibiydi ya da duygularına perde örtmüştü.
"Hani geçen gün izlemiştik ya..." sesim yanağımı yaşlandığım için değişik çıkıyordu. "Kar yağıyordu, yılbaşıydı. Caddeler ışıl ışıldı. Onu istiyorum."
"Hep onu izliyorsun küçük aslan, sıkılmadın mı?" kafamı sağa sola salladım çok hafifçe. Ama yanağımı yasladığım için çok oynatamadım.
"Hayır, onu izlemek istiyorum ben." bugün huysuz günümdeydim.
"Tamam bebeğim." elini kalçamdan çekip saniyeler sonra bulduğu kumanda ile televizyonu açtı. Uzun zamandır sürekli izlediğim çizgi filmi açtığında gülümseyerek daha çok yerleştim üzerine.
İki tane kısa boylu çocuk ışıltılı sokakta dolanırken amaçları noel babayı bulmaktı. Ama bunun için bütün noel şakalarına, oyunlarına katlanıyorlardı.
Ama benim ilgimi çeken onlar değil, caddede eğlenerek gezen dertsiz tasasız insanlardı. Çizgi film karakteri olmaları işe daha çok hoşuma gidiyordu. Onlar farklı bir alemdeydiler.
Pusat kalçamı okşamaya başlamıştı. Onun çizgi filmi değil beni izlediğini biliyordum. Arada kurumuş dudağıma parmağının ucunu sürüyordu. Alt dudağıma narin bir şekilde baskı yaparak ağzımı ağzımı aralıyordu.
Yine o anlardan birindeyken çocuklar bir şenliğe katılıp etrafı birbirine karınca gülümsedim. Çok tatlılardı.
"Sen de gitmek ister misin böyle yerlere?" diye sordu, ben baş parmağını sıkı sıkı tuttum.
"Evet." diye mırıldandım. Uzanıp alnımdan öptü.
"Yakında bir yerlere çıkarız o zaman." sesi düşünceli geliyordu. Yutkundum ve kafamı salladım.
"Tamam." dediğimde beni tutup biraz daha kendine çekti. Bir süre daha sessizce izledik çizgi filmi.
Aynı çizgi filmin başka bir bölümünü izlerken uykum yeniden yavaş yavaş geldiği için gözlerim kapanmaya başlamıştı.
O beni okşamaya devam ederken uyuyacağımı anlayınca kafamı diğer yana çevirdim. Ona daha sıkı sarıldım.
İki elindende tutarken, biraz daha gömüldüm üzerine.
Ama onun sabaha kadar uyuyamayacağını biliyordum.