Bir gün, sadece bir gün bile normal geçmiyordu artık.
Geldiğimiz soğuk otoparka göz gezdirdim. Yanımda Pusat oturuyordu, arka koltukta ise Efkan. Otoparkın üstünde bir gece kulübü vardı ve onlarda bir iş için gelmişlerdi.
"Çağan Bey yine ne haltlar yemişte bu işi halletmemizi istiyor?" dedi Pusat silahına susturucu takarken. Her zaman olduğu gibi kapşonlusunu giyinmişti.
"Senin geleceğinden haberi yok, aslında hiçbir işe gideceğinden haberi yok. Sen neden geliyorsun ki?" diye sordu Efkan kendi silahına aynı işlemi uygularken. Pusat'a göz ucuyla baktığımda gözlerini devirdiğini gördüm.
"İşime karışma." dediğinde saniyesinde bana döndü ve bakışlarımı yakaladı. Ben gözlerimi çevirmek istesemde yine de yüzüne bakmaya devam ettim.
"Burada bir adamla beraber kalacaksın, sakın bir yere ayrılma." dediğinde Efkan sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bir de bu erkek orospusunu başımıza bela ettin." dediğinde Pusat ona göz ucuyla baktı. Gözlerinden bir sinir dalgası gelip geçerken, hafifçe gülümsedi.
"Kıskanma abisi, sen de büyüyünce Ozan olursun." Efkan ona garip bakışlar atarken o hiç aldırmadan bana son kez bakıp arabadan çıktı.
"Amına koduğumun delisi." Efkan mırıldanırken arka kapıyı büyük bir sinirle açıp indi ve sert bir şekilde kapattı.
Pusat arabadan uzaklaşırken iki takım giyinmiş adam hızla arabaya doğru yaklaştı. Pusat beni işaret edince biri kafasını saygı ile sallayıp yanıma gelirken diğeri Pusat'ın peşine takılmıştı.
Onlar gözden kaybolurken ben arabanın içinde sıkıntı ile önüme döndüm. O garsonun ölümünün üzerinden tam tamına üç gün geçmişti ama hatırladığım yüzü gözümün önünden gitmiyordu.
Benim yüzümden hayatından olmuştu, ne olursa olsun benim suçumdu. Bu durum artık vicdanımı ve kalbimi darmadağın ediyordu.
İlk zamanların aksine eskisi kadar ağlayıp sızlanmıyordum. Artık ruhsuzlaşmış gibiydim ama bunun daha kötü olduğunu biliyordum. Bu duruşumu en ufak şey bile yıkabilirdi.
Etrafıma bakındığımda takım elbiseli adamın arabanın hemen yanında her duruma karşı tetikte beklediğini gördüm. Bir an için ondan yardım dilenmek düşüncesi aklıma doldu ama garsonun yüzü aklıma gelince anında vazgeçtim.
O adamı atlatıp buradan kaçsam, polislere sığınsam Pusat'ın acımasızlığının en sınırını gördüğüm için daha ben evime ulaşmadan ailemi katledeceğini biliyordum.
Onun dediğine göre benim babamın onun ailesini katlettiği gibi. Belki de bu yüzden bu kadar vicdansız olmuştu. Ama düşünüyordum benim ailem böyle bir şeye kurban gitse, ben masum insanların hayatı ile oynayıp, canilik yapmazdım.
O gerçek anlamda acımasızdı ve insan kılığına bürünmüş bir şeytandı.
Yukarıdan bazı çığlıklar gelirken, gözlerimi korkuyla açtım. Yine birileri ölüyordu ve ben buna şahit oluyordum.
Ayak sesleri gelirken kafamı arkaya çevirdim. İki kişi otoparkın çıkışına doğru hızla koşuyordu. Pusat'ın yanımda bıraktığı takım elbiseli adam yerinden kıpırdanıp silahını çıkardığında irkildim.
"Durun." diye bağırdı, adamlar silahın çekildiğini görünce anında kendi silahlarını da çektiler. Ateş sesleri kulağıma geldiği anda arabanın camı kırılmıştı. Vücudumu eğip ellerimi kulaklarıma bastırdım.
Takım elbiseli adam bana bir bakış atıp hızla arabanın önünden dolaştı ve sürücü koltuğunu açtı. Bakışlarımı ona çevirdiğimde o kurşunlardan kurtulmaya çalışıyordu.