5- ÖLÜ

19.1K 1.3K 405
                                    

Açık olan televizyona boş bakışlar atarken, sabahtan beri aynı yerde oturup yerimden kıpırdamamıştı. Pusat biraz evrak getirip onlara baktıktan sonra mutfağa gitmişti. Sanırım yemek hazırlıyordu çünkü güzel kokular gelmeye başlamıştı.

"Acıktın mı çocuk?" diye sordu mutfağın tezgahına yaslanırken, hiçbir şey demeden sadece gözlerinin içine baktım.

"Yüzümde bir şey mi var? Neden bakıyorsun öyle?" dedi alayla, ve yüzüne dokundu. Sadece dalga geçiyordu benle.

"Acıktıysan mutfakta kendine bir şeyler hazırlayabilirsin. Sana kendi yaptığım yemekten vereceğimi düşünme sakın." dedi sonlara doğru yalancı bir kızgınlıkla.

Yine cevap vermedim, tam ağzını açmıştı ki zil çalınca geri kapattı ve kapıya yöneldi. Mercekten bakıp kapıyı açar açmaz umursamaz bir ifade ile arkasını döndü ve mutfağa geçti.

"Neredesin sen iki gündür?" kapıdan giren deri ceketli, boyu uzun adamı görünce koltuğa biraz daha yapıştım. Gözlerim irileşmiş bir şekilde yüzüne bakarken o kapıyı kapatıp içeri girdi.

"Evdeyim." sert sesiyle konuştuğunda genç gözüken adam deri ceketini çıkardı.

"Çağan bey seni mera-" dediğinde salona doğru baktığında beni görünce gözlerini sonuna kadar açtı, o da benden korkmuş gibiydi.

"Ananı sikim o ne!" diye korkuyla sesini yükselttiğinde bacaklarımı biraz daha kendime çekip göz ucuyla şok olmuş adama baktım.

"Neden hortlak görmüş gibi davranıyorsun?" dedi Pusat mutfaktan sigarası ile beraber çıkıp salona yürürken. Adam bir ona bir de bana baktı. Ağzı hâlâ aralıktı.

"Ulan hortlak görsem şaşırmam zaten, bu neden yaşıyor?" dedi şokla. Ölmem ona daha normal gelmişti, bu beni daha fazla ürküttü.

"Öldürsem neden öldürdün, öldürmüyorum neden öldürmedin..." dedi yalandan sızlanarak.

"Canım istedi öldürmedim." dedi ardından sigarasını içerken. O yayvan bir şekilde oturmuştu, ben kendimi kasıyordum.

"Sen iyi misin?" diye sordu deri ceketini masanın sandalyesine atıp karşımdaki koltuğa geçti. Bakışları umursamazca sigara içen Pusat'ın üzerindeydi.

"Kötü olduğumu söylerler." bu adam hiç ciddi konuşmaz mıydı? Yoksa bir şeyler söylemekten mi kaçıyordu.

"Pusat.." dedi adam, Pusat tek kaşını kaldırarak ona döndü.

"Efkan." uyarır bir şekilde konuşunca,   adının Efkan olduğunu öğrendiğim adam anında irkildi ve bakışlarını çevirdi. Kafasını eğip derin bir nefes aldı ve bu sefer kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

Beni inceliyordu, yüzündeki şok ifadesi Pusat kızdığı an yok olmuştu. Şimdi o da olaya uyum sağlamış gibi görünüyordu. Geriye yaslanıp bir süre süzdü.

"Kaç yaşında bu çocuk?" dediğinde Pusat bana döndü. Ben korkak bir şekilde ona bakıyordum.

"Cevap versene abiye, sözcün müyüm ben senin?" dediğinde yutkundum, Efkan denilen adama baktığımda gayet evlendiğini gördüm.

"On s-sekiz." dedim titreyen sesimle. Dudaklarının kenarı kıvrıldı.

"Bebek lan bu.." dediğinde gözleri dudaklarıma kaydı. Alt dudağını dişlerinin arasına alırken, değişik bir şekilde bakmaya başladı.

"Hoşuna mı gitti?" diye sordu Pusat rahat bir ifadeyle. Efkan'a bakıp gözlerini kısarak sigarasından bir duman daha çekti.

"Yani..." dedi kafasını sallayarak. "Erkek olması pek önemli değil, acayip güzel bu." dedi ve Pusat'a döndü sırıtarak.

"Bence değişimli kullanabiliriz."

Gözlerimi sonuna kadar açmış yüzüne bakarken kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Ne diyordu bu adam? Buğulanmaya başlayan gözlerimle Pusat'a baktım. O sakin bir şekilde arkadaşına bakıyordu.

"Bakarız." dediğinde ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. İkisinin de gözü bana döndü. Pusat gözlerimin içine baktı.

"Bir şey mi demek istiyorsun?" diye sorduğunda kafamı eğip bacaklarıma gömdüm ve ağlamaya devam ettim.

"Ben de öyle düşünmüştüm." dedi derin bir nefes alıp.

Ben ağlamaya devam ederken, onlar konuşmaya başlamıştı. Ama benimle alakalı bir şey söylemiyorlardı. Daha sonra yemek yemeye başlarken, ben artık ağlamaktan bayılacak seviyeye gelmiştim.

ŞEYTAN RUHLU ADAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin