The Fears

544 45 25
                                    

Biraz eğlenmekten zarar gelmez değil mi ?

○●○

Bara geldiğimizde, ilk geldiğim zamana kıyasla daha doludu. Ayrıca bu sefer barmaid de yerindeydi.

"Hadi bara geçelim,  eminim barmaid de bayılırsın." Dedim imayla ve kolundan çekiştirip taburelere sürüklerken.

Yerleştikten sonra öne eğilip Cami'ye bakındım ,barın diyer ucunda bir müşteriyle ilgileniyordu o yüzden daha beni farketmemişti.

Wade de benim baktığım yere baktı, bir süre sonra da dönüp benim suratımı inceledi ve gülmeye başladı. "Geleli sadece bir buçuk gün oldu ve kendine sinir olucak birilerini mi buldun ? Gerçekten sana inanamıyorum." Dedi kafasını iki yana sallıyıp gülerken.

"Ahh hiçte bile, benim kendini bir şey sanan saçları çamka sarışın olan, yeni yetme bir vampirle ne alıp veremediğim olabilir ki ?" Dedim masum bir şekilde dudaklarımı büzerek.

Bana her zamanki bir numaralı ,'öyle mi ?' bakışılarından birini attıktan sonra ikimizde büyük bir kahkaha kopardık.

Biz aramızda konuşup gülüşmeye devam ederken ,aniden bar tezgaının üstüne sert bir şekilde bardak koyuldu.
Wade ile olan muhabbetimi bölüp ,bu gereksiz dikkat çekici hareketi kimin yaptığına bakmak için yan durduğum tabureden bar kısmına doğru döndüm.

Tabii ki de bu gereksiz hareketi yapan Cami'di. " Burda ne arıyosun ukala." dedi dişlerinin arasından, sabahki kadar kendinden emin değildi ki anlaşılan kendini zaptetmek adına dişlerini sırakarak konuşuyordu.

Eminim şuan sabah ki haliyle aynı olsaydı kendini bu kadar frenlemezdi, sonuçta onunda bildiği üzere zararlı çıkan kendisi olucaktı.

Onun sert bir şekilde koyduğu bardağı elime aldım ve gözünün önünde sallayıp sanki sabah olanlar hiç olmamış gibi gülümsedim ve "İçki, iki Bourbon." Dedim.

Bardağı tekrar onun koyduğu yere koydup. "New Orleans da başka bar mı kalmadı, neden geri geldin?" Dedi bar tezgahının üzerindeki elini iyice yumruk yapıp sıkarken.

"Ah ne yalan söyliyim, burda çok eğlendim o yüzden bir de arkadaşımı alıp geliyim dedim. Hem sende baya eğleniyor gibiydin değil mi ?" Dedim kendimi gülmemek için zor tutarak, çünkü şuan sinirden o kadar kırmızı olmuştu ki bir de bana bakışlarını düşününce tam bir volkan gibi duruyordu. Hem de patlamaya hazırından bir tane.

Derin bir nefes aldı ve arkasını dönüp içkilerimizi gerimeden önce de bana kısa bir bakış atıp " Evet hem de çok, bir ara tekrarlayalım." Dedi bu dediklerine karşı sırıtışım genişledi, ah bir de bana ukala diyor, anlaşılan sevgili Cami'nin altından kalkamıyacağı laflar söyleme gibi bir alışkanlığı vardı.

"Tabi ki Cami, ne zaman istersen. Ama öncelikle biraz müsade et ki arkadaşımla içkilerimizi bitirelim, sonra istediğin zaman tekrarlamak için gelebilirsin" dedim -evet evet biliyorum bu hareketim çok Klaus'umsu ama, birini böyle sinir etmek gerçekten eğlencil. Özellikle gücünün sana yetmiceğini bildiğinde-  o içkilerimizi serçe önümüze koyup (yada çarpıp mı desem) gitmeden önce arkasından seslendim, sadece bir an duraksasa bile diyer müşterilerin yanına ilerledi.

Anlaşılan birileri onu benim hakkımda uyarmıştı, ilk başta yaptıği laubaliliğin aksine daha yerini bilir bir şekilde davranıyordu.

Cami'nin bulunduğu yere bakmayı kesip Wade döndüğümde, bana kaşlarını kaldırıp şaşkın bir yüzle bakıyodu. Ee tabi o da haklı canım, sonuçta bana karşı gelipte sonrasında böyle konuştuğum çok kişi olmuyodu, genelde benim gözümden kaçınırlardı yada en fazla Cami gibi sözel olarak diklenirlerdi ve ağızlarının payını alınca da bir daha gözüme gözükmezlerdi.

[Red Wolf]■[Kızıl Kurt]■Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin