The Winner Of The Game

46 5 0
                                    

Umarım bir an önce gelirler.

●●●

Kai'nin zihni

"Kai Saçmalamayı kes!" Dedim sinirli bir sesle. Aniden sanki vücudumdan oldukça yüklü bir elektrik akımı geçti ama çok kısa sürmüştü. Ve buna rağmen can acıtan bir durumdu.

Sinirle dişlerimi sıktım. Ellerimi açıp kapatarak o tuhaf hissin gitmesini sağladım.

"Kuralara göre oyna Clary'cik yoksa bunun bir cezası olur." Dedi Kai aniden ciddileşen sesi ile. "Ölmek istemediğini sanıyordum!?" Dedim evin mutfağı olduğunu düşündüğüm yere doğru yürürken . "Ah hayır. Biz ölmek istemiyoruz. Ama açıkçası bana pek de farketmez. Çok sıkılıyorum ve seninle eğlenebileceğimizi düşündüm. Yoksa o aptal Luke uyup ,senin yanına gelir miyim sanıyorsun ?" Dedi Kai aşağılayan bir sesle.

"Kai oyunlarını kendine sakla ,zihnine girerek. Buraya gelirken bir şeyler gördüm ve hissettim... senin gördüğün şeyleri." Dedim sandığı kadar saf olmadığımı kavranması için. Karşıdan bir tepki gelmeyince konuşmaya devam ettim. "Benim gücümü emebileceğini düşündün. Bunun seni toparlayabileceğini. Ama bir yandan da gerçekten yardım edip edemeyeceğimi düşünüyordun. Ve biliyor musun ben oldukça inatçı bir kadınımdır. Yani hadi oynayalım!" Dedim teklif ettiği rekabeti kabul ederek.

"Oo oo ooo! Demek senin de canın sıkıyor. O zaman kurallar açık. Luke bulan kazanır. Bulamayan kaybeder. Ve tek kural da kural olmaması!" Dedi kolumda ki tüylerimi diken diken eden bir kıkırdama ile.

Ona başka bir cevap verme gereği duymadan, gözlerimi kapadım ve seslere odaklandım. Ama hiç bir ses yoktu, yürürken çıkan adım sesimi bile duyamıyordum.
Tamam sonuçta burası onun zihni ,her ne kadar sosyopat olsa da zeki biri. Zihnini belli bir yere kadar kontrol edebiliyor olması bu kadar da tuhaf değil.

Mutfaktan bir şey elde edemeyince, bodrum kata inmeye kadar verdim.
O klişe, sinir bozucu tahta merdivenleri indikten sonra etrafa bakındım. Üzerine çarşaf atılmış bir kaç eşya dışında bir şey yoktu, birde eski bir çalışma masası.
"Luke umarım seni bir an önce bulurum ve tüy ürpertici zihinden defolup giderim." Dedim kendi kendime mırıldanarak. Ama bodrumdan ayrılmadan önce içimde kabaran merak duygusu ile üstü kapalı çarşaflalara yaklaşarak üzenlerin açtım.
Eski koltuk ve bir iki eşya dışında küçük bir kitaplıkta vardı.

Kitapları incelerken kitaplıkta, diğer kitapların yanında duran metal parçasını farkettim. Elime alıp incelediğimdeyse bir yükselen olduğunu anladım. Gemine meclisinin acımasız ve insanın aklını kaybetmesine neden olan o hapishanesi.

Kabul ediyorum oralara pek masum kişiler koymuyorlardı. Ama bu yaptıkları onları daha da delirten ve tehlikeli kılan birşeydi. Ne kadar Parker'in zihnin bir yansıması olduğunu bilsem bile, onu cebime attım. Belki onu kendi zihnime aktarabilirdim.

Kitaplardan birini elime almaya kaltığımdaysa, kitapla temas eden tenimden vücudumun geri kalanına inanılmaz bir acı dalgası yayıldı. "Siktir! Ah.." kendimi kitaplıktan uzaklaştırırken ,gözümün önüne çok hızlı bir şekilde bir iki görüntü geldi.

Bir adam kitaplardan birinin arasına bir parşömen parçası sıkıştırıyor. Ve tedirginlikle etrafa baktıktan sonra aniden buhar oluyor.
.......
....
Küçük bir oğlan raflardan bir kitap alamaya çalışıyor ama yanlışlıkla bir kaç kitabın üzerine yıkılmasına sebeb oluyor. Sonra bir adam aceleyle gelip çocuğa bağırıyor ve onu sarsıyor.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

[Red Wolf]■[Kızıl Kurt]■Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin