Gece yarısı gelen bildirimden dolayı üzgünüm😔 ama telfai etmek için bomba gibi bir bölümle karşınızdayım😇 yazarken en çok eğlendiğim bölüm olabilir. Hem aksiyon hem de romantizm tarafı beni benden alıp götürdü😌 gece bir yarısı aklımı basan ilham perilerinden dolayı kusura bakmayın😖 en azından sözümü tuttum ve perşembeye kadar yayınladım. Neyse sizi fazla tutmicam çünkü ben de okumak için sabırsızlanıyorum😜 iyi okumalar, yorum yapamyı ve beğenmeyi unutmayın😘
1
Orman derin bir gök gürültüsüyle inledi. Genç adam ıslanmaktan muzdarip değildi. Şu an en büyük endişesi bu bile değildi. Naruto'yla kesişen yolları, bir şekilde tekrar ayrıldıktan sonra, Sakura'yla minik bir köyde konaklamak zorunda kalmışlardı. Sakura, ona bebeğin kız olduğunu söyledikten sonra tekrar bir adı bilinmeyen bir köyde duraksamak zorunda kalmışlardı. Sasuke'nin bu köy hakkında şüpheleri olduğu bariz belliydi. Bu yüzden, köyü araştırmak adına biraz etrafa sormaya karar verdi. Öğleden sonra çıktığı bu minik yolculuktan sonra, bazı köylere ve tüccarlara danıştı. Köy hakkında edindiği bilgiler korkunçtu.
Söylenenlere göre, o köye girmek çok da kolay değildi. Çünkü yılın belirsiz zamanlarında, her zaman köy bir anda ortadan kaybolurmuş. Köyün bulunduğu arazide ise gölden başka bir şey bulunmazmış. Bu yüzden uzun bir süredir kimse oraya girmeye cesaret edememişti. Yerli köy halkının, bunun şeytanın bir ini olduğuna dair bir inanç vardı.
Sasuke, şeytan ya da tanrı, her kim olursa olsun, buradan hiç hoşnut kalmamıştı ve bir an önce karısını o yerden çıkarması gerekiyordu.
Bunun için, olabilecek en hızlı şekilde köye varmış olsa da köy halkının dediği gibi, köyün yerini çoktan koca bir göl almıştı bile. Sasuke, zaman kaybetmemek için Susanno'suyla her yeri talan etmiş olsa da, ne Sakura'ya dair bir iz bulabilmişti, ne de Sakura'nın varlığına dair bir kanıt.
Sanki o hiç var olmamış gibiydi. Korktuğu şey başına gelmeden bir an önce harekete geçmeliydi.
Birkaç gün boyunca, gölün etrafında konakladı ve tüm çakrasını onun çakrasına ulaşabilmek için harcadı. Bir süre sonra bunun etkili olmadığını fark ettiğinde kalan son çakrasıyla Susanno'sunu canlandırdı ve gölü bir de yukardan araştırdı.
Tüm bu uğraşları sonuçsuz kaldığında çoktan akşam olmuştu. Dinlenmek için bir yer bulmaya karar verdi.
Gölden çok da uzaklaşmadan bir yer aramaya başlayalı çok olmamıştı.
"Burada yeni olmalısın, seni daha önce görmedim." dedi bir anda, arkasından gelen yaşlı bir ses. Sasuke, irkilse de belli etmedi. Nasıl olur da yanına gelene kadar onun varlığını fark etmezdi ki?
Arkasını döndüğünde, üstü kir içinde, saçlarına aklar düşmüş dilenci bir adamla karşılaşmıştı. Adamın suratını görmese, düzgün konuşmasından onun bilge bir adam olduğunu söylerdi.
Ayrıca bir de dibine girene kadar hissetmemişti çakrasını. Şu anda bile çakrası belli belirsiz hissedilebiliyordu anca. Ya da çok yorgun olduğu için artık çakraları doğru düzgün hissedemez olmuştu.
"Burada bir köy arıyorum." dedi Sasuke ifadesini soyutlarken. "Gölün olduğu yerde."
Dilenci, çirkin bir ifadeyle güldü.
"Sebebi nedir?"
Sasuke, bu adama bilgi vermek istemese de, şansını denemek istedi. Bu adam, uzun zamandır burada kalıyora benziyordu.
"Karım orada. Onu bulmaya çalışıyorum."
Adam elinde bulunan tahta sopayı görünürde bir yere çıkardı ve yerde duran büyük bir kütüğün üzerine oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
旅 | Journey
FanfictionSasuke ve Sakura'nın çıktıkları yolculuğu ve Sarada'nın doğumunu anlatan kısa romandır. Bu bir Hayran Kurgusudur. Canon uyumlu Hayran Kurgu olsa da kurgu ve karakterler tamamen yazarın hayal gücünün bir ürünüdür. | Tabi |