Bölüm 2

1.5K 129 2
                                    

Multimedia Cengiz

Hazır ormandayken kafama bir tane sıkıp buraya gömebilirlerdi. Neden bu kadar zahmete giriyor bunlar?

Ne diyorum ben ya. Beynim iyice sulandı. Belki kaçma fırsatım olur. Evet kesinlikle kaçabilirim.

Kolumdan tutup beni arabanın içine fırlattı.

- Çok kibarsınız(!) Bu kibarlıgınızı neye borçluyuz?" alaylı gözlerle dikiz aynasından yüzüne bakıyordum. Görünen o ki öküz burnundan soluyordu.

Ne de olsa, konuştuğu her kimse onun yanına gitmeden bana birşey yapamazdı. En azından dizilerden gördüğüm kadarıyla böyleydi.

Çok geçmeden büyük bir evin önünde durduk. Adam arabadan inip kolumu kavradı. Canım acıdı ama belli edip onu sevindirmeyeceğim. Yok yani bu kadar kaba olmak zorunda mıydı.

Nefesim daralmaya başladı ilaçlarımı içmemiş olmam etkisini gösteriyordu. Kapıda bir çok koruma vardı. Kaçamazdım şimdi. Zaten nefesim iyice kesilmişti. Kaçsam bile iki adım öteye gidemeden ya yakalanırım ya da yere yığılırdım.

Kapıya geldiğimizde derin derin nefes almaya çalışsam da başarabileceğimi sanmıyorum artık. Sonrası karanlık.
**
Gözlerimi açtığımda kendimi bir odanın içinde buldum. Kırmızı ve krem ağırlıklı eşyalar gerçekten harika görünüyordu.

Yine saçma duygular beynime hücum etti. Ne işim var burda? Ha doğru ya öldürülecektim. Hemen kaçmam gerekiyordu. Ağzımdaki hava maskesini kenara sıyırıp yataktan kalktım.

Kapıya kulağımı dayadığımda iki kişi konuşuyordu.

-İlaçlarını almamış olması krize girmesine neden oldu. Erken müdahale edilmeseydi daha kötüsü olabilirdi. Gereken ilaçları kağıda yazdım. Aksatmadan içmesi gerekir. Tekrar geçmiş olsun. İyi günler.

-İyi günler, İsmail buraya gel!
-Buyur Cengiz abi.
-Git bu ilaçları al!
Öldüreceklerdi zaten ne diye bu kadar uğraşıyorlardı. Hem kendi kendime ölsem daha mantıklı değil miydi? Günahı olmazdı.

Yatağa doğru yönelerek sol ayağımı yatağa koyup oturdum. Deliler gibi sallanmaya başladım. Neden burdayım, neden ölmeme izin vermediler, bunlar kim? Kafamdaki sorulara cevap aramaya çalışırken birden kapı açıldı. İstemsizce oturduğum yerden sıçradım. İçeriye uzun boylu iri yarı genç bir adam girdi.

-Ne istiyorsun benden, bırak beni gideyim. Neden buraya getirdiniz beni? Ne yapacaksınız bana? Ben size.. "
Cümlemi tamamlamadan lafa girdi.

-Sakin ol! Ne bu soru yağmuruna tuttun hangi birine cevap vereceğimi şaşırdım." ellerini ceplerine koyup yüzüme uzun bir süre baktı.

-Ne yani beni... "demeye kalmadan odaya biri daldı.

-Höst yavaş gel İsmail!
-Pardon abi. İlaçları aldım da ondan böyle girdim içeri.
-Tamam masaya bırak çık."hiç bir şey demeden ilaçları masaya bırakıp hızlı adımlarla dışarı çıktı.

İkimizinde gözleri onun çıkışını takip etti. O gittiğinde birbirimize ifadesizce bakmaya devam ettik.

-Ilaçlarını iç yarım saat sonra yemeğe gel." cevap bile vermemi beklemeden dışarı çıktı. Hödük.

Neyse ki ilaçlarım geldi. Hemen içip yatağın üzerine oturdum. Kaçma planlarına başlamalıydım. Yoksa bu evden cesedim çıkacak.

Kapının çalmasıyla ayağa kalktım. İçeriye genç bir bayan girdi.

-Cengiz bey sizi yemeğe bekliyor.
-Ya ben gelmek istemiyorsam. " hem öldürecek hem de beni yemeğe davet ediyor.
-Lütfen zorluk çıkarmayın bu evde Cengiz bey ne derse o olur. Ona karşı çıkanlara hiç acımaz." gözlerinde onun da korku vardı. Onu zor durumda bırakmamak adına başımı sallayıp önden yürümeye başladım.

GÜLCENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin