Multimedia Gülce
Yarım saat boyunca Yılmaz amcayla eski anılarımızdan bahsettik. Kimine gözyaşı dökecek kadar gülerken kimine de gerçekten gözyaşı döktük. Uzun zaman oldu kendimi bu kadar mutlu hissetmemiştim. Yılmaz amcam bana geçmişimi unutturmuştu adeta.
Aileme duyduğum özlemi Yılmaz amca biraz olsun giderebilmisti. Yılmaz amca evlenmemisti. Sevdiği bir kadın vardı. Ama kavuşamadılar birbirlerine. Sevdiği kadını başkasıyla zorla evlendirmislerdi. Çok acı verici bir duyguydu. Aşkı daha önce hiç yaşamamıştım. Ama yine de belli ediyor acısının ne kadar büyük olduğunu.
Yılmaz amca sayesinde uzun zamandır bıraktığım çizim işine geri dönmüştüm. Yılmaz amca çoğu resimde içinden geçeni yani sevdiği aklında olan kadını onun gözlerini yüzünü burnunu dudaklarını en ince ayrıntısına kadar çizerdi.
Yine eline kalemi almış birşeyler karalıyordu. Tebessüm ederek kağıda baktığımda bu sefer farklı bir yüz çizmişti.
-Yılmaz amca bu kim."diye sorduğumda sadece tebessüm edip çizdiği resime devam etti. Onun bu tavrı aklımı karıştırmıştı. Başka birine mi aşık olmuştu acaba. Resmini bitirmesini bekledim. Belki o zaman onun kim olduğunu söylerdi. Çizdiği resime bakınca onun aşık olunmayacak kadar küçük olduğunu gördüm. Peki ya bu kimdi?
-Insan hayatında yalnızca bir kişiye aşık olur kızım."dedi. Sanki aklımdakileri okumuştu.
-Peki ya bu kim?"diye sordum.
-Aşık olduğumun aşkı dedi." bilmece gibi konuşmuştu hiç bir şey anlamamıştım. Anlamadığımı anlamış olacak ki tok bir kahkaha attı.
-Sevdiğim kadının kızı. "dedi. Ne kadar acı çektiği yüzünden belli oluyordu. Moralimizi bozmamak adına bu konuyu kapatmayı denedim.
-Ben yokken neler yaptın Yılmaz amca?"
-Sen de gidince kendimi dipsiz bir kuyuda gibi hissettim. Bir zamanlar onun yaptığı gibi sende beni bırakıp gittin. " ben bu konuyu kapatmaya çalıştıkça konu dönüp dolaşıp oraya geliyordu nedense.
O an telefonumun sesiyle irkildim. Mesajı açtığımda tanımadığım bir numaraydı.
-Nerde olduğunu çok iyi biliyorum. Kurtuldun sanma. Seninle işimiz bitmedi....
Sadece uygun zaman..Mesajı okuduğumda kulaklarımda ve sırtımda bir yanma hissettim. Yılmaz amcaya baktığımda o da bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamış olacak ki bunu yüzünde hiç sallamıyordu. Nefesim daralmaya başladı. Her şey sanki üzerime doğru geliyordu o an. Etraf bulanıklaşmaya başladı. Nefeslerim kesik kesik ve düzensizdi. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Boğazımda oluşan o yumru sayesinde yutkunamıyordum. Aldığım nefes bana yetmiyordu.
-Kızım, iyi misin? İlaçların nerede? " evden çıkarken yanıma aldığım küçük çantayı işaret ettim. Çantamı alıp içinden ilaçlarım çıkardı. Ellerimin titrediğini görünce ilaçları ağzıma koyup suyla birlikte aşağı gitmesini sağladı.
Nefes alışım yavaş yavaş düzene girerken kalbim hala deli gibi atıyordu. Yılmaz amca bana soru soran gözlerle bakmaya başladı.
-Şimdi iyi misin güzel kızım?"diyip saçlarımı okşamaya başladı. Bende dizine yattım. Annemle babamı kaybettiğimde de böyle sakinleştirirdi beni. O zamanlar yaptığı gibi yine sevdiğim masalları anlatmaya başladı.
Duyduğum o sakinleştirici masalın etkisiyle kendimi güzel bir uykunun kollarına bıraktım.
Gözlerimi yavaşça açtığımda bugün yaşadıklarım geldi gözümün önüne.
Önce hiç bir şey yokmuş gibi gülüyordum. Eski günlerde olduğu gibi ama sonra tek bir mesaj sadece bir mesaj yine beni alt üst etmişti.
-Uyanmışsın."Yılmaz amcanın sesini duyunca kafamı ona doğru çevirdim.
-Evet. " dedim yalandan bir gülümsemeyle. Herşeyi biliyordu ama yine de onu korkutmamam gerekirdi. Adımlarımı dikkatli atmalıyım bundan sonra. Hele kızlara bu durumdan bahsetmemeliyim. Çok geçmeden Yılmaz amcayla vedalaşıp taksiye binmek için ana caddeye doğru yürüdüm. Artık buraya sık sık gelecektim. Eskisi gibi...
Ertelediğim taşınma fikrini bir an önce gercekleştirmeliyim. Onları daha fazla tehlikeye atamam. Her adımımdan haberleri var. Çalan telefonumun sesiyle olduğum yerde sıçradım. Çalan telefondan bile korkmaya başladım artık. Neyseki arayan Demetti. Sesimdeki gerginliği bir kenara atarak telefona cevap verdim.
-Efendim Demet.
-Kızım saat kaç oldu nerdesin sen ya? Korktuk başına bir şey gelecek diye. " onlar da benim için endişeleniyordu. Ama onlara birşey olacak diye de benim içim yanıyordu. Benim yüzümden onlara birşey olursa kendimi asla affedemem.
-Gülce orda mısın?" telefonun açık olduğunu unutmuştum.
-Geliyorum Demet, Yılmaz amcamın yanındaydım.
-Tamam bekliyoruz. Sana güzel bir haberimiz var eve gelince söyleriz. "diyip telefonu yüzüme kapattı. Güzel haber ne olabilirdi ki? Gülmeye mutlu olmaya ihtiyacım vardı artık. Son zamanlarda o kadar şey yaşadım ki. Artık dayanacak mıyım bilemiyorum. Önce cinayet sonra Cengiz sonra kaçış evimin patlaması arabanın bana çarpması hepsi üst üste gelmişti sanki.
Eve gitmek için taksi beklemeye başladım. Neden arabamla gelmedim ki? Şimdi nerdeyse evde olmuştum. Ailemi evimi işimi mutluluğumu herşeyi çok özledim. Annem ve babamın acısı geçmişken sanki biri onlara tuz basıyordu. Gittikçe dayanılmaz bir hal alıyordu acılarım. Ben bu kadar kötü şeyleri hak edecek ne yaptı? Kime zarar verdim? Kimin canını yaktım?
Her genç kız gibi benim de hayallerim vardı. Okuyup meslek sahibi olacaktım. Sonra hayatımı adayabilceğim adama aşık olacaktım. Onunla evlenme planları kuracaktık. Bana harika bir evlenme teklifi edecekti. Babamın belime bağlayacağı kırmızı kuşakla çıkacaktım evimden. Babam sinirlenecekti sevdiğim adama kızımı elimden aldın diye. Ama yine ben üzülmeyeyim diye bana belli etmeyecekti.
Düşüncelerimden sıyrılıp bana doğru gelen taksiyi durdurup arka koltuğa bindim. Evin adresini vererek camdan dışarısını izlemeye başladım. Acaba bu güzel olan haber neydi? Mutlu olmaya ihtiyacım vardı. Ama son zamanlarda be zaman mutlu olsan dakikalar bile sürmüyordu.
Taksiden indiğimde Demet'in evine baktım. İki katlı müstakil bir evdi. Pembe boyasıyla çok tatlı duruyordu. Tam Demet'e yakışır bir ev.
Evin bahçesinde olan banka doğru yürüyüp oturdum. Acaba güzel haber duymaya hazır mıyım? Son zamanlarda yaşadıklarımı artık kaldıramaz oldum. Ne zaman kurtuldum desem ne zaman mutlu olmaya çalışsam hep bir şey benim mutluluğumu engelliyor. Huzur bulduğum yerde bile huzurumu kaçıracan bir şeyler oluyor. Keşke bunları hiç yaşamamış olsaydım. Keşke o ana tekrar dönüp cinayeti görmeseydim. Neden böyle olmak zorunda? Polise de gitmiyorum. Peki bu adamlar benden ne istiyorlar. Polisten korkmadıkları belli. Benle ne alıp veremedikleri var? Bunu öğrenmek için elimden geleni yapacağım. Öyle oturup mal gibi ölmeyi bekleyemem. Önce kendimi gizlemem lazım. Kendimi savunabilmek için bir kaç figür öğrensem fena olmaz. Biraz birikmiş olan paramla Demetin bodrum katını istila etsem sorun olmaz heralde. İyice psikopata bağladım. Bundan sonra o güçsüz Gülce olmayacak. Hey bir dakika ben zaten güçsüz değilim ki. Bu söylediklerime kahkaha atmaya başladım. Daha bir kaç saat önce salya sümük ağlıyordum.
Çalan telefonumu çantamdan çıkarıp arayan kişiye baktım. Bilinmeyen bir numara olması içime öküz oturmasına sebep oldu. Kendine gel Gülce az önce güçlü olmaktan bahsediyordun. Şimdi şu durumuna bak. Başımı dik tutarak telefonu kulağıma götürdüm.
-Alo. "her ne kadar güçlü olmaya yeni yeni alışsam da sesimin otoriter çıkmasına özen gösterdim.
-Gülce benim Gizem." duyduğum kelimeler karşısında afallasam da mutluluğum yüzüme çoktan yansımıştı. Hayatımı ona borçluydum. Ama sesinde anlam veremediğim bir tını vardı.
-Gizem sen iyi misin, ne oldu?
-Gülce ben bişey öğrendim çok çok kötü. Senin...." bağırma sesleriyle telefon kapandı. Ne öğrenmiş olabilir? Bu cümleler yüreğimde kör gibi büyürken artık daha fazlasına nasıl dayanacağımı bilmiyorum. Gizem'e ne oldu? Neden telefonu kapattı. Yoksa....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLCEN
Literatura Feminina-Ne istiyorsun benden, ben birşey görmedim bırak beni gideyim, kimseye birşey söylemem söz veriyorum. " kalbim göğüs kafesimi delercesine atıyordu. Ben ona yalvaran gözlerle bakarken onun gözlerinde sanki şaşkınlık vardı. -Ne olur bırak söz veriyor...