Bölüm 13

466 94 7
                                    

Multimedia Gülce :))

Gülce'nin annesi Hazal hanım yirmi sekiz sene önce Vedat beyle evlenmişti ve dünyanın en mutlu kadınıydı. Vedat bey Hazal hanıma ne kadar yoğun bir sevgiyle bağlıysa Hazal hanım da kocasına aynı yoğunlukta bağlıydı. Birbirlerini izlemeye bayılırlardı. Çünkü çoğu zaman yan yanayken konuşmanın gürültüden başka birşey olmadığını düşünürlerdi.

Bir yıl sonra Vedat bey iş için üç günlüğüne şehir dışına çıkmak zorunda kalmıştı. Karısını yanlız bırakmak istemiyordu fakat gitmeliydi.

Karısı çok sevdiği, aşık olduğu adamı uğurlarken gözlerindeki üzüntüyü görebiliyordu. Vedat bey gitme vaktinin geldiğini anlayıp Hazal hanımı alnından öpüp evden ayrıldı. Hazal hanım bir süre arkasından baktıktan sonra yavaşça kapıyı kapatıp içeri girdi.

Önce işlerini halledip kahvesini aldıktan sonra televizyonun karşısına oturdu. Bir saat bile dolmadan kocasına duyduğu özlem baş göstermişti. Hayatının geri kalanını geçireceği adamın yanından bir dakika bile ayrılmak istemiyordu.

Bir gün sonra akşam saatlerinde Hazal hanımın kapısı çalmıştı. Kapıyı açtığında kocasının yakın arkadaşı olan Taner beyi gördü. İçine tarif edemediği bir korku oturmuştu. Kocasını düşündü. Ona birşey olmuş ihtimalinden endişelenerek

-Taner Bey "dedi sesi titremişti genç kadının korkuyordu.

-Merhaba" dedi Taner Bey. Ne amaçla geldiğini anlamaya çalışıyordu Hazal hanım fakat adamın suratı put gibi ifadesizdi. Anlayamıyordu.

-Birşey mi oldu? " Taner Bey hiç bir şey demeden genç kadını iterek kapıyı kapattı. Hazal hanım daha çok endişelenmeye başlamıştı. İstemsizce içeriye doğru yürüyecekken adam onu duvarla kendi arasına almıştı.

Genç kadının korkudan nefesi düzensizleşmiş göğsü hızla inip kalkıyordu. Adamın kollarından kurtulmaya ve ona vurmaya çalışmıştı. İşe yaramayınca bağırmaya başladı. Kendinden geçmiş olan adam Hazal hanımın ağzını kapattı.

Genç kadın ne kadar dirense de artık olan olmuştu.

Genç kadın her zaman çocuğu olsun istemişti. Çocuğunun babası tabiki de çok sevdiği kocası olması dileğiyle. Ne yazık ki öyle olmamıştı. Kötü gecenin ardından hamile kalmıştı zavallı kadın. Direnememişti.

Kocası olayı öğrendiği zaman Taner denen o şerefsizi iyice dövmüştü. Çok sevdiği karısının ellerinden tutup ona destek olmuştu her zaman. Doğacak olan çocukları sahiplenmişti. Evet çocukları çünkü ikizdiler. Biri kız biri erkek...

Çocuklar henüz iki yaşındayken Hazal hanım onları yurt dışına iyi bir eğitim almaları için orda bulunan yurtlara yerleştirmişti.

Genç kadın çocuklarından kopamasa da biraz olsun o geceyi unutmak istemişti.

Çocukları yurt dışına yerleştirdikten bir yıl sonra Hazal hanımın çok sevildiği mutlu haber gelmişti doktordan. Hamileydi. Vedat'ından hamile...

O geceden sonra ilk defa genç kadının yüzünde güller açmıştı. Vedat beyde karısını bu denli mutlu görünce minik kızına Gülce ismini vermişti.

Gülce'den

Gizem için Cengizlerin evine gitmeye karar verdim. Tuna'yla birlikte yola çıkmıştık. Eve yaklaştıkça anlamadığım bir heyecan içime işliyordu. Fakat sonuna kadar o eve gitmek ve orayı görmek istiyordum. Cengiz bana zarar vermemişti. Ama beni o evde zorla tutmuştu. Evin önüne geldiğimizde arabadan inip eve bir kaç dakika hareketsiz bir şekilde baktım. Tuna'nın sesiyle kendime geldim. Bahçe kapısını aşıp evin kapısına ulaştığımızda Tuna kapıyı çaldı. Nevcan kapıyı garip bir yüz ifadesiyle açmıştı. Nevcan'a başımla birlikte selam verip Tuna'yla birlikte salona doğru ilerledik. Büyük kapıdan girdiğimde masanın başında olan Cengiz görüş alanıma girdi. Kalbimin sesini kulaklarımda duyabiliyordum. Daha sonra korumasını gördüm. Mete de oradaydı. Daha önce gördüğüm fakat isimlerini bilmediğim bir kaç adamı daha...

GÜLCENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin