Multimedia Mete
Cengiz'den
Bir hafta geçti. Hergün onun evinin önüne gidip bir haber var mı yok mu diye öğrenmeye çalışıyordum. Fakat hiç bir haber yok. Evi iyice aradılar ama yok dediler. O eve girerken ben onu görmüştüm. Nasıl olur? Çalan telefonumun sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp telefonu açtım.
-Ne var İsmail?
-Abi şirketin yakınlarında satılık bir dükkan var
-Eee İsmail..."bir kerede hemen sadede gelseler ne iyi olurdu.
-Hem şirkete yakın hemde büyük bir dükkan görmeye gel diyecektim. "aklımdakilerden kurtulmak isteyip kendimi işlerime vermeliyim. Ailemi kaybettiğimde de böyle ayakta kalabildim.
-Adresi mesaj at geliyorum." diyip telefonu kapattım.Arabayı sürerken aklıma Gülce'm geldi. Neden etrafımdaki değer verdiğim insanlar tek tek ölüyor. Annem ve babamın gözlerimin önünde bulundukları arabayı patlatmışlardı. Yine gözlerimin önünde aşık olduğum kadını elimden aldılar. Tek fark Gülce'nin bulunamamasıydı. Merak etme annem, babam, Gülce'm size bunları yapanın yanına bırakmayacağım.
Ismailin dediği adrese geldiğimi fark ettiğimde arabadan inip hızla dükkanın önüne geldim. İsmail ve Mete beni bekliyorlardı. Görevliden anahtarı alıp içeri girdim. Geniş ve ferah bir yerdi. Burayı intikamım için düzenleyecektim. İsmaile dönüp 'sahibini arayın alıyoruz burayı.' dedikten sonra İsmail camdaki numarayı aradı. Konuşmasını bitirip yanıma geldi.
-Yarım saate gelebileceğini söyledi.
Başımla onaylayıp banklardan birine oturdum. Oturduğumda düşünceler yine aklımı ele geçirdi. Gülce içeri girdi fakat cesedi bulunmadı. Ceset.. Bu kelime sana hiç yakışmıyor Gülce.
-Dükkan için mi gelmiştiniz. " bu ses yok artık daha neler. Ağır hareketlerle oturduğum yerden kalktım. Mete ve İsmail şaşkın bir şekilde arkamdaki kişiye bakıyorlardı. Arkamı döndüğümde kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Bir haftadır ondan haber alamadığım kız şans eseri karşımdaydı.
Gözlerindeki korku her haliyle belliydi. Ben ona doğru adım attığımda geri geri gitmeye başladı.
-Dur konuşalım, ben yapmadım." diyince arkasını dönüp koşmaya başladı. Ona gerçekleri anlatmalıydım. Beni yanlış tanımıştı.
-İsmail, Mete yakalayın. " diye bağırdığımda koşmaya başladık. Onu tekrar bulmuşken kaybedemem. Şu ana kadar onca kızla sevgili olmuştum ama hiç biri bu kadar özel olmamıştı. Onunla konuşup beni anlamasını sağlamalıydım.
Yolun kenarında durup arkasına baktı. Koştuğumuzu görünce kendini yolun ortasına attı. Karşıdan gelen korna sesiyle olduğum yerde kaldım. Benim yüzümden.
**
-2 saat oldu Mete neden çıkmadılar hala?" kalbimdeki sızının sebebi ne? Suçluluk duygusu mu yoksa onu tekrar kaybetme korkusu mu? Onu ilk gördüğümde baygındı. Telaşa kapılmıştım canım acımıştı. Nedenine anlam veremediğim acıydı bu.
Patlayan bir evin içine girmiş ama yara almadan kurtulmuştu. Şimdi ise benim yüzümden içerde can çekişiyor.
Sevdiklerim tek tek elimden kayıp gitmek zorunda mı? Beni bu acımasız dünyada yanlız bırakmak zorunda mı? Kötüyüm ama sevdiklerime daha fazla zarar gelmesin diye kötüyüm. Bir kez daha kaybetmeye dayanamadığım için kötüyüm.
Bu olay olmadan önce derdimi anlatsam beni belki affederdi, anlardı ama şimdi ben bile kendimi affedemezken ondan beni affetmesini nasıl beklerim?
Ameliyathanenin kapısı açılıp içerden doktor çıktı. Hemen yakasına yapışıp
-Söyle nasıl durumu, iyi mi birşey söyle? Susma konuş! "Mete ellerimden tutarak beni doktordan ayırdı. Kötü bakışlarımı doktora yollarken konuşmaya başladı.
-Durumu kritik değil, sadece kolu çıkmış ve bir kaç yerinde çatlak var bir aya kalmaz kendini toparlar."dediğinde derin bir oh çektim. Ama bu yine de benim suçsuz olduğum anlamına gelmezdi. Benim yüzümden canı yanmıştı.
-Peki onu ne zaman görebilirim. " onu görmeyi tekrar o maviş gözlerine bakmayı çok istiyordum. Ama o beni görürse ne yapacağımı bilmiyorum.
-Birazdan odaya alırlar ozaman görebilirsiniz fazla yormayın." diyerek gitti. Mete elini omzuma koyup 'geçti ' dedi. Aslında geçmemişti herşey yeniden başlıyordu.
**
3 saat sonra Gülce'yi odaya aldılar. Dört gözle uyanmasını bekliyordum. O mavi gözlerinin derinliklerinde kaybolmak istiyordum. Peki ya gözlerini açtığında ona ne diyecektim?
-Su." dediği an kafamı kaldırıp ona baktım. Gözlerini aralamış bana bakıyordu. Masanın üzerindeki bardağı alıp ona su içirdim.
-Neden?" diye inledi. Canının çok yandığı her halinden belliydi. Onun canı yandıkça benim canım daha çok yanıyordu.
-Tamam konuşma şimdi dinlen. "dedim mavi gözlerine bakarak. Kafasını iki yana salladı.
-Demet nerde? Onu istiyorum. Ara gelsin." Sesi zar zor çıkmıştı.
-Tamam şimdi sen uyu, uyandığında Demet burda olacak tamam mı? " sıkıca gözlerini yumup uykuya daldı.
Bende İsmaile Gülce'nin eşyalarını alıp telefonundan Demet'i aramasını söyledim.**
Başım ellerimin arasında dururken iki kadın kafamda dikildi. Kafamı kaldırıp onlara 'ne var' anlamında kas göz yaptım.
-Ben Demet bu da Elif Gülce'nin arkadaşlarıyız. "
Olayı anlattım. Tabi onlarda Gülce gibi cinayeti benim yaptığımı sanmasınlar diye orayı atladım.
Elif denen o kız Gülce'ye benim yüzümden araba çarptığını öğrenince bir dövmediği kalmıştı. Etmedik hakaret kalmamış gidip gelip laf sokuyordu.
Aslında haklı Gülce şuan benim yüzümden o halde ona ben zarar vermiştim.
**
2 gündür hastanede Gülce'yi bekliyordum. Durumu gün geçtikçe daha iyiye gidiyordu. Doktor bugün öğleden sonra taburcu olabileceğini söyledi. Peki ya sonrası, sonrasında ne olacaktı?
Başımı kaldırıp karşıya baktığımda Mete bana doğru yaklaşıp elini saçlarının arasından geçirdi. Bir sıkıntı olduğu kesindi.
-Ne oldu Mete, sorun ne?
-Hakan senin yokluğundan istifade edip şirkete saldırdı.
-Ne diyorsun lan sen! Nasıl cesaret eder buna! Çabuk İsmaile haber ver gidiyoruz. " bana bakan Demete dönüp
-Biz gelene kadar bir yere ayrılmayın." diye bağırdıktan sonra Mete ile şirkete gitmek için hastaneden çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLCEN
ChickLit-Ne istiyorsun benden, ben birşey görmedim bırak beni gideyim, kimseye birşey söylemem söz veriyorum. " kalbim göğüs kafesimi delercesine atıyordu. Ben ona yalvaran gözlerle bakarken onun gözlerinde sanki şaşkınlık vardı. -Ne olur bırak söz veriyor...