Bölüm 12

533 95 6
                                    

Multimedia Berkcan :))

Hani hep hikayelerinin kahraman kızların yanında çok değer verdiği güvendiği sevdiği derdini anlatabildiği bir erkek arkadaşı olur ya.. Abisi yerine koyduğu. Onun kanatlarının altında kendini güvende hissettiği... Acaba ben de bu güvenle güvenebilir miydim Tuna'ya?

Karanlık sokakta yürüyordum bir başıma. Tuna'ya sorduğum sorudan sonra cümlelerimi toparlayamayıp hızla indim arabadan. Karanlık sokakta yürümeye başladım. Yüzüme çarpan o serin hava içimi rahatlatıyordu.

Ne kadar yürüdüm bilmiyorum. Evden baya uzaklaşmıştım. Kimsesiz boş sokaklarda yürümek beni biraz korkutsa da yalnız kalmak iyi gelmişti bana. Kimsenin beni bu acınası halde çaresiz görmesini istemiyordum. Gizem için ne yapacağımı da bilmiyorum. Tek bildiğim şey ona yardım etmem gerektiğiydi.

Cengiz... Benden neden Gizem'e yardım etmemi istemişti ki. Bence o Gizem'i rahatlıkla bulabilecek bir insandı. Neden benim gibi aciz bir insandan yardım istemişti. Ben kendi canımın derdine düştüğümü bilmiyor muydu? Sahi ben peşimdeki o adamlardan nasıl kurtulup Gizem'e yardım edecektim... İşin gizemli yani Gizem'i nerden nasıl bulacaktık. Kim bilir Ne yapıyordur şimdi.. Özlemiş midir abisini... Ya Cengiz çaresiz eli kolu bağlı nasıl hissediyordur acaba... Kardeşi... Kardeş..

Kim bilir belki bir kardeşim olsaydı ona bütün dertlerimi anlatır bu zor zamanlarımın üstesinden gelmeme bana yardım ederdi. Yeri gelir annem yeri gelir babam yerine koyardım belki onu. Ben de ona destek olurdum beraber tutunurduk hayata beraber gelirdik bu kötü günlerin üstesinden. Ahh annem.. Ahh babam neden beni bu hayatta böyle yalnız bir başıma bıraktınız ki. Benim de hayat sınavım bu muydu? Bu sınavdan yüksek not alamayacağım kesin annem... Ben daha başlamadan yoruldum. Başlamadan pes ettim bu sınavda. Cesaretim yok ki babam.. Boş bıraktığım sorulardan ziyade bu boş kağıttaki soruların izlerini arıyorum. Bu sınav adil değil ki. Bana çok zor sordular. Çalışmadığım yerler burası nasıl çözeceğimi bilmiyorum annem..

Ardı arkası kesilmeyen göz yaşlarım yanağıma değiyordu. Esen rüzgarla birlikte kuruyup kalıyordu yüzümde. Geriye yüzüme bıraktığı serinlik kalıyordu. Buğulanan gözlerim sayesinde önümü göremiyordum. Yine de yürümeye devam ettim. Taki kafamı elektrik direğine vurup yere kapaklanana kadar.

"Vur anasını satayım sen de vur " diyip elimi alnıma koydum. Elime bulaşan sıvıya kanadığını anlamam uzun sürmedi. Başım dönüyordu. Daha fazla dayanamayacağım düşünerek gözlerimi o karanlığa telim ettim.

**

Gözlerimi açtığımda bilmediğim bir yerde yatıyordum. Başımın zonklamasıyla ne olup bittiğini hatırlaya çalıştım. En son elektrik direğine çarptığımı hatırlıyorum. Peki ya burası kimin eviydi? Yine mi başa döndük. Korkmaya başladım. Bana bişey olacak diye değil Gizem'e verdiğim sözü tutamayacağım diye...

Kapının açılma sesiyle başımı o yönde çevirdim. İçeri uzun boylu yakışıklı yüz hatları belirgin olan bir adam girdi. Ben ona korkak gözlerle bakarken onun gözlerinde sanki şefkat vardı. Ne olduğunu anlayamıyordum artık.

Yavaşça yatağın kenarına oturarak "Korkma" diye fısıldadı. Ne demek korkma yaa. Benle dalga geçiyor heralde. Ben yatağın ucuna kayarak ondan uzaklaşmaya çalıştım.

-Kimsin sen benden ne istiyorsun? " kalbim sanki ağzımda atıyordu.

-Korkma benden sana zarar vermeyeceğim. Sadece sokak ortasında bayılmışsın. Ben de alıp evime getirdim seni." elini başıma doğru uzatıp devam etti.

-Başın kanıyordu bende pansuman yaptım. O kadar " Sesi sanki kırılgan bir çocukla konuşuyormuş gibi yumuşaktı.

-Şimdi daha iyi misin Gülce?" Gülce mi? Adımı nerden biliyordu? Kafayı yememe ramak kaldı. Kocaman gözlerle elindeki nüfus cüzdanına baktım. Benim olmalı.

-Nüfus cüzdanını düşünmüşsün adını ordan biliyorum. " neyseki bu o beni öldürmeye çalışan adamlardan değil sadece tesadüf... Ben yine konuşamazken sessizliği o bozdu.

-Adım Berkcan, sadece o sokaktan geçiyordum yardım etmek istedim hepsi bu kadar korkmana gerek yok artık sakin ol." derin bir nefes aldım. Korkulacak birşey yok Gülce sadece yardım etmiş işte.

-Kusura bakmayın ben sandım ki..."cümlemi tamamlayamayıp sustum. Ne diyecektim ki beni öldüren adamlar var seni onlardan sandım mı diyecektim. Fazla paranoyak oldum bu aralar.

-Biliyorum.. "diye fısıldadı. Neyi biliyordu? Ne bilebilirdi ki. Gözlerimi açarak ona baktım.

-Yani şey... Sana birşey yapmamamdan korktuğunu biliyorum."diye kendini savundu. Kekemesi gözümden kaçmamıştı. Ama yine de üstlemedim. Burdan gitmenin vakti geldi sanırım Demet canıma okuyacak hele Büşra... Hızla ayağa kalktım. Başımın dönmesiyle tam düşecektim ki Berkcan tuttu beni ve sarıldı. Evet evet sarıldı. Derin bir nefes aldı sanki kokumu içine hapsetmek istercesine... Neler oluyor ömrümde ilk defa gördüğüm adam bana yardım ediyor. Hadi o insanlık görevi onu anladım da sarılıp kokumu içine çekmesi ne demek sanki tanışıyoruz da yıllardır görüşmemişiz gibi bir hali vardı. Bu kadar şefkatli olmasının sebebi acaba içindeki vicdan mı?

Hemen durumu daha da ileriye gitmemesi adına ondan ayrıldım. Sanki ayrılmak istemiyormuş gibi bir hali vardı. Ona ölümcül bakışlarımı yollayıp tamamiyle benden uzaklaşmasını sağladım. Saate baktığımda sabahın 6sıydı. Önce eve uğrayıp sonra Yılmaz amcanın yanına gitmem gerekiyordu.

Telefonumu ve kimliğimi alıp evden çıkmak için kapıya yöneldim. Kapının kolundan tutup topuklarımın üzerinden Berkcan'a döndüm.

-Herşey için çok teşekkür ederim. "diyip hızla arkamı dönüp kapıdan çıktım. Telefonumdaki cevapsız arama ve mesajlara bakmaya gerek yoktu hepsi ya Demetten ya da yine Demettendi.. Zaten başka merak edip arayacak kimsem yoktu.

Yoldan geçen bir taksiyi durdurup evin adresini verdim. Başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Çevremdeki insanlar iyice tuhaflaşmıştı. Gelen mesaj sesiyle telefonumu elime aldım.

-Nerdesin
-Niye eve gelmedin
-Saat kaç oldu kızım nerde kaldın
-Baksana şu telefona!

Bla bla Demet yine annem gibi konuşmaya başladı sanki keyfimden cevap vermedim. Bunun gibi bir kaç mesajı da okuduktan sonra diğer mesajlara bakamadan eve geldiğimizi anlamıştım. Diğer mesajlar da aynı olacağı için gerek yok diye düşünüp taksiye ücreti ödedikten sonra arabadan indim. Beni bu adamlar öldürmese Demet kesinlikle öldürecekti. Elif de her zamanki gibi umursamaz davranıp gerekli yerlerde yorum yapardı.

Anne terliği gibiydi Demetin sözleri. Bir o kadar kızgın bir o kadar da samimi. Uzun süre görüşmesek de beni anlayıp aramıza buzlu dağlar koymadı. Ailemi kaybettiğimde yanımda olmadığı için de kendini suçladı. Aslında suçlanacak bir durum yoktu ortada insanlardan onların mutluluklarından kahkahalarından bana açırmış gibi bakışlarından ben kurtulmak istedim kendi köşeme çekilip acımı kendi içimde yaşadım. Bu süreçte Yılmaz amca bana çok yardım etti
Babam yerine koyup sevdim onu. Keşke Yılmaz amca da sevdiği kadınla birlikte bir ömür geçirebilseydi. Onun da hayat sınavı belki de böyleydi.

"insan hayatta yalnız bir kere aşık olur kızım."

Acaba bende o aşık olacağım kişi bulabilecek miyim? Ya da benim de sonum Yılmaz amca gibi mi olacak onun gibi mutsuz mu olacağım sevdiğim aşık olduğum adamdan uzak onun gelmesini mi bekleyecektim? Ya da yılmaz amca gibi onun resimlerini çizip yüz hatlarının hafızamdan silinmesine mi engel olacaktım.

Aman be Gülce düşündüğün şeylere bak acaba bir aşkı yaşayacak vaktim var mı ki de bunları düşünüyorum. Şimdi düşünmem gereken tek şey Demetin azarı...

GÜLCENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin