you will heal for us

58 7 5
                                    


Okuldan eve geldiğimde Jin hyung, elindeki mektubu bana uzatarak "sana mektup var, yine iyisin civciv." diyerek mektubu bana uzattı. Mektubu göndereli daha 3 gün olmuştu, hyungumun bu kadar hızlı cevap vermesini beklemiyordum. Hemen, odama geçip mektubumu açtım ve keyifle okumaya başladım.

Selam, benim tatlı Jimin'im,

Mektubunu alır almaz, hemen cevap vermek istedim. Öyle güzel şeyler yazmışsın ki, bu karanlık hayatıma ışık tutuyorsun. Zor bir dönemden geçiyorum Jimin ve senin mektupların bana iyi gelen tek şey. Sana, seninle iyi, kötü herşeyimi paylaşmaya söz verdim. O yüzden bilmen gerektiğini düşünüyorum. Geçen hafta, sana mektup gönderdiğim günün ertesinde, okuldan eve dönerken, kendimi çok halsiz hissettim, başım dönüyor, bacaklarım beni taşımakta güçlük çekiyordu adeta. Yolda, fenalaşıp, öylece yere düşmüşüm. Daha önce de halsizliğim olurdu ama, böylesini ilk defa yaşadım. Neyse, eve yakın bir yerde düştüğüm için, beni tanımışlar ve aileme haber vermeye çalışmışlar ve şaşırdık mı hayır, onlara ulaşamamışlar. Çünkü, benim ailem hep meşguldür. Sonra, benim masum tatlı bebeğim, Jeonkook, gelip beni eve taşıdı. Öyle halsizdim ki, o minicik bedeniyle eve tek başına sırtında taşıdı beni. Güvenlikler yardımcı olmak istese de kimseye izin vermedi. Demiştim ya, JK, benim tek dayanağım diye

Eve geldikten sonra, zorda olsa banyoya koştum ve kusmaya başladım. Jk, gözlerini kocaman açmış yanı başımda ağlıyordu. Dönüp, iyiyim dedim ama bana inanmadı, burnum kanadığı için. Beni salona taşıyıp, annemleri aradı ama ulaşamadı. Evdeki yardımcı da izinliydi. Kendince birşeyler getirip, önüme koydu ve "bunların hepsi yenecek hyung" dedikten sonra yanıma oturdu. Zorla da olsa yedim ama yarım saat geçmeden onları da çıkardım ve yine burnum kanadı ve yere yığılmışım. Jk, ağlayarak dayıma ulaşmış. Dayım gelip, beni hastaneye götürdü. Sonradan annem ve babama da ulaşmış ve bağırıp çağırmış bizimle ilgilenmiyorlar diye. 

Neyse, işte testler falan yapıldı. İki gündür, hastanedeyim, bu arada. Tetkik sonuçları dün belli oldu ve üzülmeni istemiyorum Jiminah, bu haberi bende sindirmeye çalışıyorum. Doktor, hastalığımın lösemi olduğunu söyledi. Duyunca, bende ailemde en çok da meleğim çok üzüldü. Boynuma sımsıkı sarılıp, dakikalarca "hyung nolur ölme" diye ağladı. Miniğim, bu hastalığı biliyor, çünkü en sevdiği arkadaşını bu hastalıktan kaybetti. Ölüm aklıma gelmemişti aslında daha çok küçüğüm Jiminah. Daha yeni beni çok seven tatlı bir mektup arkadaşım oldu. Burada olsaydın bana sımsıkı sarılırdın dimi; kollarımı açıp bana sarıldığını hayal ediyorum. Bende senin bana verdiğin kadar değer veriyorum sana. Seninle uzun yıllar yazışmak ve meleğime verdiğim sözü tutmak için ölmeyeceğim. Sakın üzülme benim için olur mu sadece bana inan.

Mektubun bana ilaç gibi geldi, çünkü, hastalığımı öğrendikten sonra ulaştı bana. Yazdıkların öyle güzel ki. Bana hep yazmaya devam et olur mu? Bende yaşadığım sürece, sana yazacağım. Benim tatlı, altın kalpli miniğim. Bende seni tanımadan çok sevdim ve bir gün yüz yüze görüşebilirsek, çok iyi anlaşacağımıza eminim. 

Senin seven hyungun Min Yoongi.

Jimin, mektubu defalarca gözyaşları içinde okudu. Biricik hyungu, bir kaç hafta da sevdiği bağlandığı hyungu hastaydı hemde lösemi. Hyungu onunla dalga geçmek için yanına girmişti ki, Jimin'i ağlarken buldu. "Hey, benim biricik civcivimi üzecek şeyler mi yazmış o serseri" Jimin, mektubu hyunguna uzattı. Jin'inde, mektubu okuyunca gözleri doldu ve kardeşini kendine çekip sımsıkı sarıldı. "Üzülme Jiminah, ölmeyecek, iyileşecek, sana ve kardeşine söz vermiş." "Ölmesin hyung ben dayanamam. Biliyorum, çok saçma, onu bir kere bile görmedim, sesini bir kere bile duymadım ama anlatamıyorum ama onu çok seviyorum." "Anlatmana gerek yok Jiminie, sen öyle güzel bir kalbe sahipsin ki orada herkese yer var." "Herkese değil hyung sadece ona sadece biricik Yoongi hyunguma yer var, Yüreğim, onu çok sevdi hyung." 

Jimin, hyungunun kollarında ağlayarak uyudu. Ertesi gün, yerinden kalkamadı o kadar çok üzüldü ki bitap düşüp, perişan halde tüm gün odasında sadece Yoongi'yi düşündü. Olamaz diyordu, hyungu daha küçücüktü, henüz 13 yaşındaydı. Bu hastalık onun minik bedenine yakışmıyordu. Birden odasının kapısı açıldı, Tae ve Hoseok, içeri girdi. Jimin, yatağında arkası onlara dönük bir şekilde yatıyordu. Tae, "aptal, bugün sınav vardı, neden okula gelmedin" diye söylenerek Jimin'i kendine doğru çevirdi. Jimin'in halini gördüklerinde ikisi de çok şaşırdı. Gözleri ağlamaktan şişmiş, göz bebekleri kıpkırmızıydı, yanaklarından yastığına yaşlar süzülüyordu. "Jimin, kardeşim iyi misin, neden ağlıyorsun" diye sordu Tae. Hoseok'da onun kadar şaşkındı. Jimin, cevap vermedi, sonra yerdeki mektubu gördüler. Mektup, Jimin'in gözyaşları ile biraz dağılmıştı ama mektubu okuduklarında ikisi de çok üzüldü. Jimin, mektubu ellerinden çekip, göğsünün üzerine bastırdı. "O, ölmeyecek, ölemez, bana söz verdi, uzun yıllar birbirimize yazacağız." "Jimin, tamam yaşı çok küçük, üzülmen normal, bizde üzüldük ama kendini harap etmeni anlamıyorum, daha ne kadar süredir tanıyorsun ki onu görmedin bile." Hoseok'da başıyla onayladı, Tae'nin söylediklerini.

Jimin yataktan fırladı ve kapıya doğru ulaştı ve kapıyı açarak "defolun odamdan" diye bağırmaya başladı. İkisi de çok şaşkındı. Hoseok, "Jimin!" diyecek oldu. Jimin, dizlerinin üzerine çöktü ve tekrar ağlamaya ve "Siz nasıl insanlarsınız, benden nasıl onu umursamamı beklersiniz, her şeyden önce o bir can, bunun için bile üzülmem normal değil mi?  O, küçücük bedeniyle böyle bir hastalıkla nasıl mücadele edecek. Siz, onun nasıl naif birisi olduğunu bilmiyorsunuz. Evet, onu tanıyalı çok olmadı ama ben onun kalbini hissediyorum." Jin, kapının dışında bekliyordu ve kardeşinin söylediklerini duyduktan sonra içeri geldi, kardeşini kucağına alıp, yatağına yerleştirdi ve çocuklara dönüp, "lütfen gidin ve eğer kardeşimi üzecekseniz bir daha buraya gelmeyin" dedikten sonra, kapıyı yüzlerine kapatıp, kardeşinin yanına oturup, Jimin'in başını göğsüne yasladı, saçlarını okşayarak "hyungun yanında Jiminah, sen benim canımsın, böyle üzülmen, benimde canımı yakıyor. İnan bana, Yoongi, iyileşecek, sen ona sevgi dolu mektuplar yazarak, bu savaşta onun daha güçlü olmasına yardım edeceksin." deyip kardeşini teselli etmeye çalıştı. Jimin, hyunguna bakıp, zorla da olsa gülümsedi ama yüreği yangın yeri gibi alev alevdi. Hyungunun dediği gibi, Yoongi'ye hergün mektup gönderecek, onu asla yalnız bırakmayacaktı. Aslında, onu görmek için deliriyordu ama birbirlerine mektup arkadaşı olarak yazışmak için söz vermişlerdi. 

İyileştiğinde hyung, iyileştiğinde, seni görmeye geleceğim. Bir sonraki mektubunda bunun müjdesini hyunguna yazacak ve bir an önce görüşmeleri için, onun hemen iyileşmesini isteyecekti. İçinden, iyileşeceksin ve kavuşacağız hyung, diye geçirdi.

 İçinden, iyileşeceksin ve kavuşacağız hyung, diye geçirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Letters that cannot be sent/YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin