Yoongi, geceyi hastanede geçirdikten sonraki gün hastaneden taburcu olmuştu. Ancak, doktor, birkaç gün okula gitmemesini ve evde dinlenmesini tembihlemişti. Yoongi, evlerine dönerlerken, Jimin'in evine uğramak istemiş, Jimin'in okulda olacağını düşündükleri için doğrudan kendi evlerine gitmişlerdi. Evlerine ulaştıklarında Yoongi'yi 2 katlı müstakil evlerinin bahçesinde tatlı bir sürpriz bekliyordu.
Yoongi'nin biricik meleği okul üniforması ile bahçedeki salıncakta oturmuş kar tanesini bekliyordu. Yoongi, onu görür görmez ona doğru koşmak için hareketlendi ama minik kardeşinin koluna yapışması ile durmak zorunda kaldı. "Hyung, doktor, sana kendine dikkat etmeni söyledi ama sen yine rahat durmuyorsun. O, aptalı görür görmez, yine herşeyi unuttun. Bana ne söz verdin sen hyung, hani benim için, annem ve babam için sağlığına dikkat edecektin. Koşmaman kendini yormaman gerekiyor, neden onun için sağlığını hiçe sayıyorsun." "Sadece, onu çok özledim, o yüzden birden heyecanlandım, yoksa sözüm söz kardeşim, bir daha benim yüzümden üzülmene izin vermeyeceğim. Özür dilerim." "Of hyung ya sen böyle davranınca ben daha çok üzülüyorum, ama lütfen kendini suçlama.Hep o sarı kafa yüzünden. Okula gitmek yerine buraya gelmiş civciv kafalı aptal."
"Bebeğim, hyunguna kızma artık. Jimin de senin gibi onun minik kardeşi, özlemesi normal. Hadi biz içeri geçelim, onlar konuşsun." "Hyung, onu benden daha çok seviyor, biliyorum, o yüzden ondan hep nefret edeceğim." diyerek eve doğru koşan Jk'in arkasından bakakaldi anne, oğul. "Sen, ona aldırma birtanem, seni kimseyle paylaşamıyor, biliyorsun, yoksa kimseden nefret ettiği falan yok." "Biliyorum ama Jimin ile iyi anlaşsınlar istiyorum. Ben, ölene kadar Jimin, hayatımda olacak, buna alışsa iyi olur." "Ölüm falan nasıl sözler onlar, kızıyorum ama artık, ölüm lafı yok demedik mi. Sen, hastalığını yendin ve önünde upuzun bir ömür var. Beraber çok güzel zamanlarımız olacak bebeğim." "Lafın gelişi söyledim ben onu. Birlikte sağlıklı ve mutlu yıllarımız olacak anneciğim." Bayan Min, biricik yavrusunu kolları arasına alıp sımsıkı sarıldı ve saçlarına minik öpücükler kondurduktan sonra, "artık Jimin'i daha fazla bekletme, sanırım yanına gelmeye çekiniyor ama koşarak değil, kendini yormayacak şekilde yavaş adımlarla git tamam mı bebeğim." Yoongi, başını sallayarak onayladı annesini ve meleğinin yanına doğru ilerledi.
Jimin, hala salıncakta oturmaya devam ediyor ve yere bakıyordu. Yoongi, usulca yanına oturdu ve derin bir iç çekişten sonra, Jimin'e döndü.
"Bana küstün mü neden yüzüme bakmıyorsun Jimin, seni kıracak birşey mi yaptım?"
Jimin, bu sözleri duyar duymaz, kafasını kaldırıp biricik hyungunun gözlerinin içine baktı ve "hayır hyung, ben utandım. Okula başlayalı bir kaç hafta oldu ve ikinci defa benim yüzümden hastalandın ben sürekli sana zarar veriyorum. Seni asla dinlemiyor, kendi kafamda birşeyler uydurup bunlara inanıyorum. Ama elimde değil ki, seni herkesten çok seviyorum. Annem, babam ve Jin hyungum duymasın ama sanırım seni onlardan bile fazla seviyorum."
"Jimin ben..."
"Devam etmeme izin ver hyung. Ben, dün yine aptalca hareket ettim. Öğle arasından önceki teneffüs de sınıfına seni görmeye geldim ama seni tanımadığım çok güzel iki nuna ile konuşurken gördüm, birisi koluna girmiş ve sana gülümsüyordu ve sende ona gülümsüyordun. Ben o anda çok kıskandım hyung. Sadece bana öyle gülümse istedim. Sonra, koşarak oradan ayrıldım, derslere de girmedim ve eve gittim."
"Okuldan kaçtın yani!"
"Evet, seni başkalarıyla görmeye dayanamadım. Sonra, Jin hyungum eve geldi. Bana olanları anlattı, seni revire o taşımış."
"Hayal meyal hatırlıyorum, hyunguna bir teşekkür borçluyum."
"Hyung, bana senin beni arayarak etrafta koşuşturduğunu ve bulamayınca da ağladığını söyledi. Seni ağlattığım için bana kızdı. Sonra da bana ne halt ettin de Yoongi'yi yine hasta ettin diye sordu. Bende olanları anlattım. O bana yine kızdı ve Yoongi'nin başkalarına ilgi göstermesine başkalarıyla arkadaş olmasına karışamazsın. O da benim gibi, hyungun senin. Beni kıskanmadığın gibi onu da kıskanmaya hakkın yok, dedi. Ama, ben düşündüm hyung, evet o benim hyungum ve onu çok ama çok seviyorum ama seni onu sevdiğim gibi sevmiyorum ki. Sana duyduğum sevgi bambaşka. Başkaları ile değil sadece benimle ilgilen, benden bir adım öteye gitme istiyorum. Derslerde öğle arası olsun da Yoongi hyungumu göreyim diye dua ediyorum. Seni başkaları ile görünce onları sevip beni unutacaksın ve seni kaybedeceğim diye ödüm kopuyor. Tüm bunlar bana çok ağır geliyor ama elimde değil hyung. Ben bu duygularla nasıl baş edeceğimi bilmiyorum."
Yoongi, Jimin'i kendine doğru çekip, kolunu omzuna attı ve çenesinden tutarak kafasını kaldırıp kendisine bakmasını sağladı. "Benim de senden eksik kalır yok meleğim, bende seni bu evrendeki herşeyden herkesten çok seviyorum. Yanlış bir hareket yapıp da seni üzersem diye çok korkuyorum mesela ya da büyüdükçe başkaları ile tanışıp bana olan sevgin azalıp benden uzaklaşırsın diye de korkuyorum. Bu duyguların ne olduğunu bende bilmiyorum ve her geçen gün daha da derinleşiyorlar. Ama ben bundan yani seni sevmekten dolayı çok mutluyum. Her gece yatmadan önce şükrediyorum, seni tanıdığım için ve hasta bir çocuk olmama rağmen benden uzaklaşmadığın ve beni sevdiğin için."
"Sen, ne saçmalıyorsun hyung, sen hasta oldun diye neden senden uzaklaşacak mışım? Ayrıca, sen hastalığı yendin, kendine hasta çocuk demeyi bırak. Biz uzun upuzun yıllar birlikte olacağız. Seni hiç bırakmayacağım, sende beni bırakmayacaksın. Sende söz ver bana. Birbirimizi asla bırakmayacağız. Aramıza kimse giremeyecek."
"Söz güzelim, aramıza kimse giremeyecek ve sen benim ilk ve tek meleğim olarak sonsuza kadar yanımda olacaksın."
"Of hyung, yine duygusala bağladık. Bu arada hyung, sanırım jeonkook, benden nefret ediyor."
"Bunu da nereden çıkardın Jimin?"
"Bakışlarından hyung, bana beni öldürecekmiş gibi bakıyor. Haklı tabi biricik hyungu ikide bir benim yüzümden hastalanıyor."
"Meleğim, saçmalama artık. O, sadece beni senden kıskanıyor. Dünkü mevzuyu kapatalım artık hıım bak sağlıklıyım ve yanındayım."
"Haklısın hyung, sana söz veriyorum, Jk'inde beni sevmesini sağlayacağım
Senin ikimizin arasının iyi olmasını istediğini biliyorum.""Elbette zamanla anlaşacaksınız senin gibi tatlı birisini kim sevmez?"
"Hyung, benim artık gitmem lazım, ikinci derse yetisirim belki."
"Tamam meleğim, gitmeden önce hyunguna kocaman bir sarılma verki daha çabuk iyileşip çabucak okula dönsün."
"Memnuniyetle hyungniem." dedikten sonra uzunca bir süre sarıldılar ve Jimin, hyungunun yanağına minik buse bırakıp gerisinde, şaşkın ama mutlu bir Yoongi bırakarak, oradan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters that cannot be sent/Yoonmin
RomanceJimin, Busanlıydı ve ailesi ile birlikte Busan'da yaşıyordu. Jimin'in sınıf öğretmeni, sosyal medyanın ilişkileri yozlaştırdığından şikayetçiydi. Bir gün öğrencilerine, kendisinin küçükken bir mektup arkadaşı olduğundan ve kendisiyle hala görüştüğün...