Yoongi'yi yolcu ettikten sonra Busan'a evine, dönerken yolda, onun hakkında düşünmeye başladı Jimin. Hyungu oldukça yakışıklıydı; simsiyah saçları, kar gibi teni, minicik gözleri, muhteşem bir gülümsemesi vardı, o, harika birisiydi. Arka koltuktan, önde oturan Jin hyungunun boynuna sarıldı ve "teşekkür ederim hyung, eğer, sen olmasaydın, ben asla, Yoongi hyungu yolcu etmeye gidemezdim, o da bana kırgın ayrılırdı ülkeden. Sen, harika bir hyungsun" diyerek yanaklarını sıktı. "Hyung, Yoongi hyungum çok tatlıydı dimi, sence o, benim hakkımda ne düşünmüştür, beni sevmiş midir?" "Elbette,Jimini,sen harika birisisin."
Busan'a döndüklerinde rutin hayatina dönmüştü Jimin; okula gidiyor, dersleri dinleyip notlar alıyor, arkadaşlarıyla sohbet ediyor, bazen onlala beraber oyunlar oynuyor ama ne yaparsa yapsın biricik hyungunu aklından çıkaramıyordu. Eskiden olduğu gibi mektuplasamiyorlardi, peki ondan nasıl haber alacaktı. Kara kara düşünüyordu Jimin, bir yolu olmalı diyordu. "Keske, hyungun telefon numarasını alsaydım, oradan ulaşabilirdim." diye geçirdi içinden.
Yine, okulda oldukları bir gün, Tae, "yeter artık Jim, somurtmayı bırakmalısın." "Elimde değil, onu çok merak ediyorum, sağlığı nasıl, tedavisi nasıl gidiyor, hiçbir şeyi bilmiyorum." "Neden numarasını almadın?" "Uçağa yetişmesi gerekiyordu ve ben ne haldeydim, bilmiyor gibi konuşma." "Of Jim, tamam kızma, bir yolunu buluruz." Bir süre düşündükten sonra, "buldum" diye bağırdı Tae. "Nasıl?" "Siz, sınıf öğretmenimiz sayesinde yazışmaya başlamadınız mı? Ayrıca, onun öğretmeni ile öğretmenimiz arkadaş. Yoongi hyungun öğretmeninden ona ulaşabileceğimiz bir numara alabiliriz." "Woow, bu harika bir fikir." "Tabi, harika bir fikir, çünkü, ben ultra zeki mükemmel Tae'yim." "Evet, süper zeka Tae bey, gidip, öğretmenimizi bulalım."
Büyük ısrarlar sonunda, Yoongi' bin öğretmeninden, Yoongi'nin annesinin telefon numarasını almışlardı. Jimin, çok heyecanlıydı, hemen Yoongi hyungunun sesini duymak, ondan iyi haberler almak istiyordu. Daha küçük oldukları için ikisinin de telefonu yoktu. Bu yüzden hemen Jin hyungunu bulmaya karar verdi Jimin. Önce hyungunun sınıfına gitti ama Jin, sınıfta değildi. Okulun koridorlarında, okul bahçesinde, koşar adımlarla hyungunu aradı. Ümidini kaybetmişti ki, "benimi arıyorsun minik civciv" diye seslenen hyunguna doğru koştu. Durumu Jin'e anlattı ve Yoongi'nin annesini aramaya karar verdiler. Arayacakları sırada Tae' de yanlarına ulaştı.
Birkaç defa çaldıktan sonra, telefonun karşı tarafından Yoongi'nin annesinin sesi duyuldu.
"Alo"
"Merhaba efendim ben Jin, Yoongi'nin mektup arkadaşı Jimin' in abisiyim."
"Jinah, aramana çok sevindim. Yoongi'de Jimin'i sorup duruyordu. Jimin nerede peki."
" Yanımda efendim ama heyecandan ilk benim konuşmamı istedi. Yoongi nasıl acaba, eğer uygunsa Jimin, hyungunun sesini duymak istiyor"
"Ah tatlım, oğlum, biraz önce kemoterapi tedavisinin ikincisini aldı. Çok ağrısı olduğundan uyudu. Uyandığında, mesaj atarım, sizde derste falan olmazsanız konuşurlar."
"Peki efendim sizden haber bekliyoruz."
"İstediğiniz zaman arayabilirsiniz tatlım ve Jimin' e de teşekkür ederim. Oğluma umut oldu. Yoongi, kardeşine onu yalnız bırakmayacağı ve Jimin'e de uzun yıllar yazısacagiz diye söz verdiğinden iyileşmek için elinden gelenin fazlasını yapıyor." Hıçkırık sesleri eşliğinde teşekkür ederek kapadı telefonu Bayan Min.
"Hyung, ne oldu şimdi, neden kapattın telefonu." "Yoongi, kemoterapi tedavisinin ikincisi için ilaç almış ve bitkin düştüğü için uyumuş Jimin." "Hyung, kötü bir şey yok dimi" diyerek gözyaşları içinde çaresizce hyunguna baktı Jimin. "Kötü bir şey yok Jimin. Yoongi uyandığında annesi mesajla bize haber verecek ve bizde onu arayacağız." "Hyung, telefonun bende kalsa olmaz mı? Mesaj gelir gelmez ararım ben hyungumu." " Olmaz Jimin, hem daha yeni uyumuş Yoongi, hemen uyanmaz. Hem 2 saat sonra okuldan çıkacağız. Sen şimdi gidip güzelce derslerini dinle." "Of hyung ya, iyi ki bir telefonun var. Bende babamdan bana telefon almasını isteyeceğim. Böylelikle, Yoongi hyung ile rahat rahat konuşurum." söylenerek arkasını dönüp giden kardeşinin gidişini gülümseyerek izledi Jin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters that cannot be sent/Yoonmin
RomanceJimin, Busanlıydı ve ailesi ile birlikte Busan'da yaşıyordu. Jimin'in sınıf öğretmeni, sosyal medyanın ilişkileri yozlaştırdığından şikayetçiydi. Bir gün öğrencilerine, kendisinin küçükken bir mektup arkadaşı olduğundan ve kendisiyle hala görüştüğün...