Jimin, duştan çıktıktan sonra üzerine bir tişört ve eşofman giymiş, saçlarını kurulayıp, Yoongi'ye tatlı bir şekilde hesap sormak için odasına dönmüştü ki onun odada olmadığını gördü ve hızlı adımlarla odadan çıkarak diğer odalara ve mutfağa baktı. Yoongi'yi aradığı esnada başının tatlı belası Jin hyungu ile de karşılaştı ve onunda Yoongi'yi görmediğini söylemesi üzerine, dışarıya çıkmadan önce hava biraz estiği için hırka almak üzere odasına gittiği anda Yoongi'nin sesini duydu. Evet, Yoongi, balkondaydı ve hararetli bir şekilde telefon görüşmesi yapıyordu. Onun yanına gitmek için hareketlendiğinde, Yoongi'nin telefonda kendisini dinleyene "Jimin kızar, gelemezsin dediğini işitti ve "neye kızarmışım Yoongisii" diyerek balkona biricik hyungunun pardon biricik aşkının yanına gitti. Yoongi, Jimin'i duyar duymaz telefonu karşısındakinin yüzüne kapatıp Jimin'e dönerek cevap vermeye çalıştı.
Yoongi: "Jimin şey?
Jimin: "Ne Yoongi ne? Aylar sonra görüyorum seni. Daha üstünden bir saat geçmeden başkasıyla telefonla konuşuyorsun. Ya beni hiç mi düşün müyorsun? Kimdi o Yoongi? Dur tahmin edeyim, Win di değil mi o? O da mı geldi Yoongi. O yüzsüzden kurtulamayacak mıyım ya? Amerika da yedi yirmi dört birarada olduğunuz yetmiyor mu? buraya da peşinden gelmiş. Şu kadarcik zamanımızdan çalıyor ve sen seve seve buna göz yumuyorsun. Yoruldum ben, özlemekten, beklemekten, kavuşamamaktan..."
Yoongi: "Bak Jimin, yanlış anlıyorsun? O, burada değil, Kore'yi merak ettiği için gelmek istiyor. O yüzden aramış beni de"
Jimin: "Kore'yi mi yoksa Kore'ye gelen beyaz peri diye peşinden koştuğu sevgilimi, benim sevgilimi özlediği için mu gelmek istiyor acaba. Kore'yi merak ediyorsa, başkalarına sorsun, Amerika dayken konuşsaydiniz. Of kime anlatiyorsam"
Yoongi: "Jimin'im, aşkım, birtanem, güzel gözlü canımdan çok sevdiğim minik sevgilim. Sen, konuşmanın tamamını duymadın. Ben, ona gelmesini istemediğimi, buradaki tüm zamanımı seninle geçirmek istediğimi, senin dışında hiç kimseye bir dakikamı bile ayırmayacağımı söyledim. Bak, daha önce de söyledim, onunla görüşmeyi bırakabilir, gerekirse arkadaşlığımızı bitirebilirim. Senin bir saniye bile üzülmene dayanamam meleğim."
Jimin: "Her seferinde aynı sözler. Üzüleceğimi bile bile ona taviz veriyorsun. O da senin yumuşak damarını biliyor ve o yüzden böyle davranıyor. Aylardır sana kavuşmayı bekledim. Böyle mi olması gerekiyordu ha. Sana doyasıya sarılmayı, öpmeyi hayal ederken yaşadıklarıma bak."
Yoongi: "Meleğim, gerçekten boşuna üzülüyorsun. Kim gelirse gelsin senin yerini tutar mı hiç? Deli gibi özledim seni. N'olur birlikte olduğumuz kısıtlı zamanı böyle boş işlerle harcamayalım."
Jimin: "Öyle olsun Yoongisii"
Yoongi: "Yoongisii?"
Jimin: "Evet Yoongiisii. Aaa yoksa beyaz peri mi demeliydim o sinsi gibi."
Jimin: "Of tamam büzme o gül rengi dudaklarını hemen, cantanem, meleğim, biriciğim. Yoksa öpmem için mi uzatıyorsun. Çok aşığım sana, deli gibi aşığım Yoongi. Çok özlüyorum, çok kıskanıyorum seni." dedikten sonra Yoongi'nin dudaklarına kapandı Jimin.
Nefes nefes ayrıldı birbirini deli gibi özleyen iki sevgili.
Jimin: "Ne kadar kalacaksın burda aşkım?"
Yoongi: "İki hafta"
Jimin: "Şaka şaka dimi. İki hafta ne ya? Yani gerçekten sinirlenmeyeyim diyorum, dengemi alt üst ediyorsun. Senin okulun 2 ay ara vermedi mi? Ne 2 haftasından bahsediyorsun, dalga mı geçiyorsun benimle?"
Yoongi: "Aşkım, ben Amerika'da müzik bölümünde okuyorum biliyorsun. Bir şirketle anlaştım. Hem okuluma devam edip hemde müzik yapımcılığı yapacağım. Şarkılar besteliycem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters that cannot be sent/Yoonmin
RomanceJimin, Busanlıydı ve ailesi ile birlikte Busan'da yaşıyordu. Jimin'in sınıf öğretmeni, sosyal medyanın ilişkileri yozlaştırdığından şikayetçiydi. Bir gün öğrencilerine, kendisinin küçükken bir mektup arkadaşı olduğundan ve kendisiyle hala görüştüğün...