Jimin, heyecan içerisinde biricik hyungunu, canından çok sevdiği adamı beklemeye koyuldu. Telefon görüşmelerinin üzerinden geçen yaklaşık 2 saatlik zaman diliminden sonra evin zili çaldı. Jimin, hemen kapıya koşturdu, (koşarken, yuvarlanmayı da ihmal etmedi.) Onun bu halini gören annesi ve hyungu gözlerini kocaman açmış ona bakıyorlardı. "Gerizekalı yavaş olsana, bir tarafını kıracaksın." diye çıkışan hyunguna dil çıkararak tepki gösterdi haylaz civciv. "Senin o dilini kopartırım saygısız velet" diyerek söylenen hyunguna aldırmadan, üstüne başına çeki düzen verdikten sonra kapıyı açtı. İşte orada, karşısında duruyordu, aşık olduğu minicik gözlü, süt kadar beyaz teni ile onu kendine aşık eden kar tanesi "neler oluyor" bakışı atıyordu ona.
Jimin: "Hoşgeldin Hyung"
Yoongi: "Hoşbuldum ama o gürültü de neydi, bir devrilme sesi geldi, sen iyi misin, bir şey mi oldu?"
Jin: "Olmaz olur mu Yoongisii, bu aptal kapıya yetişeyim derken merdivenlerden yuvarlandı."
Jimin: "Abart istersen Hyung! Alt tarafı merdivenlerin son basamağında ayaklarım birbirine dolandı ve düşmüş olabilirim. Ama ben gerçekten iyiyim Hyung, sen sakın benim için endişelenme."
Yoongi: "Neden dikkat etmiyorsun aptal, gittiğimde aklım hep sende mi kalsın istiyorsun?"
Jimin: "Gitme o zaman Hyung. Böylece aklın bende kalmaz. Çünkü, sen hep yanımda olur, beni tüm kötülüklerden, kendi sakarlıklarımdan bile korursun."
Yoongi: "Bunları konuştuk civciv, gitmek zorunda olduğumu biliyorsun."
Bayan Park: "Nereye gidiyorsun Yoongi?"
Yoongi: "Ailemle beraber Florida' ya taşınıyoruz efendim; annem orda bir bir hukuk firması ile anlaştı. Benim ve kardeşimin daha iyi şartlarda okuması içinde orada olmanın daha iyi olacağını düşünüyorlar. Benim için yaptıkları bunca şeyden sonra, büyüdüğüm topraklardan, sevdiklerimden, en çok sevdiğimden (Jimin ile göz göze geldiler) ayrılmak zorundayım. Ama sadece 4 yıl okul bitene kadar, sonra hemen döneceğim."
Bayan Park: "Ah oğlum, sana çok alıştık biz, yıllardır abilik yaptın minik civcivime. Zaman zaman Jin'den bile fazla ilgilendin onunla. O da en çok seni sevdi, en çok sana güvendi, yalnızca seni dinledi. Şimdi en çok sevdiği hyungundan ayrı kalması zor olacak ama biz ailesi olarak ona destek olacağız gözün arkada kalmasın."
Jin: "Ne zaman taşınıyorsunuz?"
Yoongi: "Biz haftaya.. Jimin, ne oldu neden ağlıyorsun şimdi?"
Jimin: "Gitme Hyung, beni bırakma, ben sensiz yaşayamam. N'olur gitme."
Jin: "Bir hafta daha yanında, bu zamanı ağlayarak ikinize de zehir etmek yerine neden birlikte vakit geçirerek değerlendir miyorsun şapşal."
Yoongi: "Hyungun haklı, hadi silelim güzel gözlerindeki inci tanelerini."
Bayan Park: "Yoongi, siz bu minik aptalla odasına geçin, bende size atıştırmalık birşeyler hazırlayıp getiririm."
Yoongi: "Efendim, boşuna zahmet etmeyin."
Jimin: "Evet anne bence de boşuna zahmet etmeyin ve lütfen hyungumla yalnız kalmamıza müsaade edin, onunla konuşmak istediğim şeyler var."
Jin: "Anne, bırak şu ergen veleti, biz seninle anne oğul dışarı çıkalım ne dersin?"
Bayan Park: "Ama oğlum, evde misafir varken gildilir mi?"
Jin: " Anneciğim, Yoongi yabancı mı? Sen değil misin oda evimizin bir oğlu diyen."
Bayan Park: "Ama..."
Jimin: "Evet, anne, o, yabancı değil, benim en yakınım."
Bayan Park: "Yoongi, oğlum kusura bakma, bu delilerle baş etmek zor görüyorsun."
Yoongi: "Sorun değil efendim, keyfinize bakın lütfen."
Jimin: "Hadi Hyung, sen gel onlar giderler birazdan."
Yoongi: "Neden çekiştirip duruyorsun beni Jimin?"
Odaya girdikten sonra kapıyı hızla kapayan Jimin, sımsıkı sarıldı hyunguna. "Çünkü seni çok özledim Hyung, kokunu duymadan sana sarılmadan nasıl yaşarım bilemiyorum." "Bende seni çok özledim canımın yarısı. Söylediklerinden sonra benden nefret ettiğini düşündüm, canım öyle yandı ki! Ya dedim, ben bunca zaman ona gerçekten yük mü oldum. Sonra, buna inanmak istemedim, kalbim inanmak istemedi ama yine de sana gelmeye cesaret edemedim." "Hyung, o aptalca lafların hepsini duygusal bir boşluğa düştüğümden söyledim. Sen, bana nasıl yük olabilirsin ki. Sen, benim her gün iyi ki karşıma çıktı, iyi ki tanıdım iyi ki sevdim dediğim insansın. Ben, seni kardeşinden çalışıyormuşum gibi hissettim. Bana giderken baktın ya Hyung, o bakışta ben ölüyorum sandım, yüreğime öyle bir kor düştü ki..." "Ağlama meleğim.."
"Ben o akşam güzelce özenerek hazırlandım Hyung, seninle birşeyler konuşmak, sana kalbimden geçenleri anlatmak istiyordum. Aslında, anlatmak konusunda kararsızdım ama madem gidiyorsun, bunları, bu duyguları içimde tutamam, yoksa pişman olurum ve bu pişmanlıkla yaşayamam." "Jimin..."
"N'olur sözümü kesme Hyung. Yoksa, birdaha kendimde bu cesareti bulamam. Hyung, sen benim hyungum oldun, en yakınım oldun, en sevdiğim oldun, seni herkeslerden kıskandım, önce basit bir kıskançlık diye düşündüm, küçükken Jin hyungumu arkadaşlarından kıskandığım türden. Zaman geçtikçe öyle olmadığını farkettim. Jin Hyungun arkadaşlarıyla zamanla bende arkadaş oluyor, kıskançlığım yok olup gidiyordu. Ama, senin etrafında birileri olduğunda, onlara gülümsediginde, yok olsunlar, dünya üzerinde yalnızca sen ve ben kalayım istedim. Yıllar geçtikçe sana olan duygularım da şekillendi, sensiz nefes alamaz oldum. Belki, bu söylediklerimden sonra şu kapıdan arkana bakmadan çekip gideceksin, çünkü kulağa çok saçma ve anlamsız gelebilir ama ben, ben sana sırılsıklam aşık oldum Hyung. Aşkın beni hayatta tutuyor, yokluğunun korkusu ise beni öldürüyor. Özür dilerim ama sana deliler gibi aşığım Hyung, canımdan çok seviyorum seni, canımın en içi."
"Jimin, ağlama meleğim, bunun için sana kızacağımı nasıl düşünürsün. İnsan, canına can olmuş, gecesine gündüz olmuş, ilk gördüğü andan beri deliler gibi sevdiği hayır hayır aşık olduğu birine küsebilir mi?"
"Hyung, doğru mu söylüyorsun yoksa beni mutlu etmek için mi söylüyorsun bunları."
"Hayır, meleğim sana yıllardir delice aşık olan adam olarak söylüyorum. Asıl sen duygularından emin misin? Gideceğim için böyle hissetmiş olabilirsin."
"Bu duyguları yeni farketmedim, aylar önce farkına vardım Hyung ama dillendirmeye cesaret edemedim, beni istemezsin diye korktum, sonuçta bu aşk herkes tarafından kabul edilebilecek bir aşk değil...."
"Park Jimin, aylardır hayalini kurduğum şeyi yapabilir miyim?"
"Sanırım aynı hayali kurduk, aylardır o pembe dudakları tatmak için çıldırıyorum." "O zaman!" "Beni öpmek için daha neyi bekliyorsun Hyung?"
![](https://img.wattpad.com/cover/285684315-288-k50198.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters that cannot be sent/Yoonmin
RomanceJimin, Busanlıydı ve ailesi ile birlikte Busan'da yaşıyordu. Jimin'in sınıf öğretmeni, sosyal medyanın ilişkileri yozlaştırdığından şikayetçiydi. Bir gün öğrencilerine, kendisinin küçükken bir mektup arkadaşı olduğundan ve kendisiyle hala görüştüğün...