Please don't be mad at me

77 8 0
                                    

Nihayet mektup arkadaşından ilk mektubunu alabilmişti Park Jimin. Min Yoongi, sürekli bu ismi tekrar edip duruyordu. Elinde tuttuğu zarfı açmak istiyordu ama elleri titriyordu heyecandan. Neden bu kadar heyecanlandığını kendisi de anlayamamıştı. Zarfı açtı ve okumaya koyuldu.

.............................................................................................

Merhaba Jimin,

Sen mektubunda beni tanımadığın için, ismimle hitap etmemiştin ama ben sana ismini yazarak merhaba demek istedim. Mektubunda yazdıklarına göre çok sevimli ve tatlı bir aileye sahipsin, bu yüzden çok şanslısın. 

Böyle yazınca kötü bir ailem olduğunu düşünmeni istemem. Tabi ki benimde ailem, neşeli ve çok tatlı insanlar :) Babam, Daegu'nun en ünlü avukatlarından birisi ve büyük bir hukuk bürosu var ve annem de aile şirketinin başında. Çok meşguller, demek istediğim, bir arada olduğumuz kısıtlı zamanlarda, çok güzel vakit geçiriyoruz ama bilirsin kısıtlı zamanlar. Benimle ve erkek kardeşimle çok güzel ilgileniyorlar. bizler daha çocuğuz, yetişkin dünyasını anlamak çok zor değil mi? Kardeşim, benim her şeyim Jimin. Ailemiz genel de işleriyle meşgul olduğundan birbirimiz kenetlendik. 

Kendimden bahsetmeyi unuttum, kusura bakma. Ben, Min Yoongi, 13 yaşındayım, abinle yaşıtım ama onun gibi gıcık bir abi değilimdir umarım:) 9. sınıftayım. Bu demek oluyor ki bana hyung diyebilirsin, mektubunda yazdığın gibi bana içini dökebilirsin, her ne olursa paylaş benimle Jimin. Biliyorum, sen daha küçüksün ama bazen boğulacak gibi hissettiğim zamanlar oluyor ve kendimi birilerine açmak istiyorum. Sende böyle hissettiğinde bana yaz olur mu? Seni yargılamam, sana kızmam, sadece, kabul edersen eğer fikir vererek sana yardımcı olmaya çalışırım. 

Neden geç cevap verdiğime gelirsek, tamamıyla üşengeçlikten ve ne yazacağımı bilemediğim den. Umarım, uzun yıllar bu tembel mektup arkadaşına katlanabilirsin Park. Çok uzattım dimi, şimdilik bu kadar, kendine dikkat et, güzel isimli mektup arkadaşım.

Hoşçakal.

Min Yoongi.

.................................................................................

Jimin çok mutluydu. Mektubu defalarca okudu. Mektup arkadaşını, üşengeç Yoongi hyungunu daha tanımadan çok sevmeye başlamıştı ve de merak etmeye. Nasıl birisiydi acaba, dış görünüşü nasıldı? nasıl gülümserdi? neleri sever neler den hoşlanmazdı ve en önemlisi Jimin'i tanısa sever miydi?

Mektubunu okul çantasına koydu. Yarın okul arkadaşlarına hava atacaktı. Nihayet mektubu gelmişti, mektubu okumasına rağmen hala çok heyecanlıydı. mektup arkadaşına düşünerek uykuya daldı. 

Sabah alarm sesiyle uyandı, okul vakti gelmişti. Annesi kahvaltı için omlet yapmış, masadaki enfes görünümdeki reçeller, peynir zeytin derken, hyungu da  kendisi de tıka basa doymuştu. Hyungu, "Eee Jimin, okudun mu mektubu kimmiş bu Min Yoongi?" Jimin hyunguna bir ters bakış atıp kahvaltısına döndü, sessizce "sana ne hyung" diye söylendi. Onu neden ilgilendiriyordu ki, Yoongi, onun mektup arkadaşıydı. "Hey sana sordum Jimin, cevap versene" "Mektuplarımdan sana bahsedecek değilim hyung, mektuplar kişilere özeldir. Sende kendine bir mektup arkadaşı bul  ve beni rahat bırak."

Kahvaltıdan sonra aceleyle evden çıktı, kendisini sitenin dışında bekleyen arkadaşı Taehyung    ile buluştu ve okula doğru gitmek üzere bisikletlerine bindiler. Okula vardıklarında dersin başlamasına 20 dakika vardı. kantine gidip oturdular, tabi onları gören meraklı Hoseok, yanlarına koştu. "Hey Jimin, keyifli görünüyorsun, yoksa mektup arkadaşından mektup mu geldi. Jimin hınzırca gülümseyerek, çantasından mektubu çıkarıp sallamaya başladı. O sırada yanlarından geçen, okulun en sinir bozucu öğrencisi Sehun, mektubu Jimin'in elinden kaptı ve okumaya başladı. Jimin, "ya bıraksana mektubumu" diye bağırmaya başladı. Sehun, Jimin'i sinirlendirmek için sinsice gülmeye başladı ve mektubu Jimin ve arkadaşlarının gözü önünde parçalara ayırdı. Jimin, sinirden deliye döndü ve ağlamaya ve Sehun'u yumruklamaya başladı. "Çekil üzerimden pis fare" diyerek Jimin'i yere itti Sehun. Tae ve Hoseok, Sehun'un üzerine yürüdüler. Ama, Sehun, ikisinin de bileklerinden tutarak ittirdi. Jimin, yerde bacaklarını kendine çekip kafasını bacaklarının arasına almış, iç çekerek ağlarken, Jin kantine girdi ve Sehun'a bir yumruk atıp, yakasına yapıştı ve "seni geberteceğim pislik" diye bağırdı. Sehun'un burnu kanıyordu, yanındakiler, onu kolundan tutup revire götürmek üzere oradan uzaklaştırdılar. Bu arada, Seokjin kardeşinin yanına yere oturup, minik ellerini tuttu ve ağlamaması için kendine doğru çekip sarıldı. 

Letters that cannot be sent/YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin