Kayıt işlemleri tamamlanmış, Jimin ve Yoongi, Jin ve Tae ile beraber okul yolunda güle oynaya ilerliyordu. Jimin, o kadar mutluydu ki, biricik hyungu ile aynı okula gidecek, onu daha sık görebilecek, artık başı her sıkıştığında hyunguna koşabilecekti.
Okula vardıklarında, Yoongi, okula yeni gelen transfer öğrenci olduğu için herkesin bakışları ona yöneldi. Jimin, fısıltılara kulak kabartıyordu, herkes yeni öğrencinin; kömür karası saçları, kar gibi bembeyaz teni ile ne kadar yakışıklı olduğundan bahsediyordu. Jimin, söylenenleri duydukça daha fazla sinirleniyor, herkesin karşısına geçip,
"o benim hyungum." diye bağırmak istiyordu. Evet, delice bir kıskançlık içine girmişti.Yoongi, diğerlerinin yanından ayrıldıktan sonra Jin ile beraber yeni sınıfına geçti. Jin, ona beraber oturabileceklerini söylediğinde, onun yanına geçecekti ama sınıfın en güzel kızı Suzy tarafından bileğinden tutularak durduruldu. "Benim yanımda boş birlikte oturabiliriz Yoongishie." "Nezaketinizden dolayı teşekkür ederim ama ben Jin ile oturacağım." diyerek Jin'in yanına geçti Yoongi.
Bu sırada, Jimin, sınıfında sırasına oturmuş sessizce etrafı izliyordu. Bir yandan da hyungunu düşünüyordu. Acaba hyungu şu anda ne yapıyordu, yeni sınıfına yeni arkadaşlarına alışmış mıydı ve Jimin'den daha fazla seveceği bir arkadaşı olmuş muydu. Derslere bu düşüncelerle girip çıkıyor ve biran evvel öğle arası gelsinde hyungunu görsün istiyordu.
Nihayet, öğle arasını haber veren zil sesi duyulmuştu. Hemen, Tae ve Hoseok' uda kollarından çekiştirerek yemekhaneye doğru koşturdu. Yemekhaneye girer girmez gözleri biricik hyungunu görmek umuduyla etrafta gezindi. Evet, oradaydı, Jin hyungu ile bir masaya yerleşmişlerdi. O da nesi bir kız gelip, Yoongi'nin yanına oturdu ve koluna girdi. Bu kız, resmen hyunguna yapışmıştı. Jimin, bu manzara karşısında çok sinirlendi. O esnada, Jimin'in nerde kaldığını merak eden Yoongi, hem Suzy'den kurtulmaya çalışıyor hemde Jimin'i geldi mi acaba diye bakınıyordu. O sırada, ikilinin gözleri kesişti ama bir sorun vardı, Jimin yerinden kımıldamıyor, dolu gözlerle biricik hyunguna bakıyordu. Olanlardan Tae ve Hoseok'da birşey anlamamıştı. Arkadaşları, koştura koştura yemekhaneye gelmiş şimdi olduğu yerde kıpırdamadan duruyordu. Yoongi, durumu anlayınca hemen onun yanına gitmek üzere yürümeye başladı. Ama, o yaklaştıkça, Jimin minik gözlerinde yaşlarla koşmaya başlamış ve kendini yemekhanenin dışında bulmuştu. Bu sırada Yoongi de ona yetişebilmek için koşuyordu ancak birdenbire öksürmeye başladı. Bunu farkeden Jimin hemen ağlayarak hyunguna doğru koşmaya başladı, yanına varırvarmaz sımsıkı sarıldi biricik hyunguna ve özür dilemeye başladı. Yoongi'nin öksürüğü dahada artamaya başladı. Jin ve diğerleri de hatta Suzi de onların yanına gelip, Yoongi'yi kaldırmaya çalışıyorlardı. Onlar yardım etmeye çalışırken, Yoongi birden bire yer yığıldı. Jimin şok içinde ona bakıyordu. Jin, kendisinden küçük olan bedeni kucağına alıp, revire götürmek üzere hareketlendi. Tae' de arkadaşının kolunu sarsıp onu kendine getirmeye çalıştı. Kendine gelen Jimin daha sesli bir şekilde ağlamaya başladı. Onların bu halini gören tüm öğrenciler şaşırmıştı. Kimse ne olduğunu anlamamıştı.
Revirin önüne gelen Jimin, içeri girmeye cesaret edemiyordu. Jin içerden çıkıp, sessizce ağlayan kardeşinin yanına gelip ona sarıldı. "Jimin, merak etme, o iyi olacak. Biliyorsun, hastalıktan yeni çıktı, etkileri sürüyor, dikkat etmesi ve kendini yormamasi gerekiyor." "Benim yüzümden oldu hyung, ben sebep oldum. Benim yüzümden koşup yordu kendini. Ona birşey olursa yaşayamam."
"Büyük saçmaladın şu anda, senin ne suçun var, böyle olacağını bilemezdin. Hem bak ders saati geldi, hiçbir şey de yemedin, Yoongi, bir süre uyuyacak, o sırada bizde kantine gidelim birşeyler alayım sana olmaz mı?" "Hyung, ben burada beklemek istiyorum. Yoongi hyung uyanınca birşeyler alırım beraber yeriz o da öğle yemeği yemedi." "Ama bak meleğim, o hemen uyanmaz ki en az iki saat uyur dedi doktor ilaçların etkisiyle. Senin dersinde başlayacak. Hadi dediğimi yapalım." "Olmaz diyorum sana hyung, ya aniden uyanır ve beni görmek isterse. Göremeyince üzülmez mi? O, uyanana kadar burada onu bekleyeceğim, derse de girmeyeceğim." "Pekala, ama şimdi kantine gidip sana birşeylwr alıp geleceğim, sende beklerken onları yiyeceksin, söz ver bana tamam mı?" "Tamam hyungniem." "Aferin benim meleğime."Jimin, hyungunun sözünü dinleyip, Yoongi'nin uyanmasını beklerken birşeyler atıştırdı. 2 saatin sonunda Yoongi'nin uyandığını öğrenir öğrenmez beklemeden odaya girdi. Hyungu, dolu gözlerle ona bakıyordu ama Jimin, kıpırdamıyor, Yoongi'nin yanına gitmeye çekiniyordu. Yoongi ise, heyecanla miniğini bekliyordu.
Yoongi: "Jimin, neden yanıma gelmiyorsun meleğim."
Jimin: "Hyung, ben utanıyorum, sen benim yüzümden hastalandın. Ben, sana iyi gelmiyorum."
Yoongi: "Olur mu öyle şey. Sen bana en iyi gelen kişisin. Sen benim en değerlimsin. Daha önce de söylediğim gibi sen benim hayata tutunma sebebimsin, sen benim hayatımsın. Lütfen, şimdi yanıma gel, hem neden ağladığını anlat bana, gözyaşlarının sebebini anlat bana. Bende ağlamana sebep olduğum için, çok üzüldüm."
Hyungunun ağladığını gören Jimin, yanına koşup, kollarını boynuna doladı.
Jimin: "Hyung, nolur ağlama.Ben aptalın tekiyim biliyorsun, olur olmaz herşeye ağlıyorum. Sen ağladığında benim canım daha çok yanıyor."
Yoongi: "Sende ağlama o zaman meleğim. Hem söyle bakalım, yemekhanedeyken neden yanımıza gelmek yerine ağlayarak uzaklaştın.?"
Jimin: "Bir kız senin koluna yapışmıştı. Onu seveceksin, onu benden daha çok sevip beni unutacaksın diye korktum."
Yoongi: "Birini senden daha fazla sevmem mümkün mü? Sen, benim en değerlimsin, en yakınımsın meleğim. O kızı tanımıyorum. Sınıftayken de kendisinin yanına oturmami istedi ama ben Jin hyungunun yanına oturdum. Onun yada başkasının yanıma yaklaşmasına izin vermem, senin üzüleceğini bile bile böyle bir şeyi asla yapmam sakın unutma."
Jimin: "Yanlış anladın hyung, tabi ki arkadaşların olacak ama ben öyle yılışık insanların sana yaklaşmasını istemiyorum. Bir de.."
Yoongi: "Bir de ne?"
Jimin: "En çok beni sev istiyorumÇünkü, ben seni canımdan bile fazla seviyorum."
Yoongi: "Ben zaten kimseyi senin kadar sevemem. Böyle birşey mümkün değil Jimine. Seni çok seviyorum ve daima en çok seni seveceğim,en değerlim benim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters that cannot be sent/Yoonmin
RomanceJimin, Busanlıydı ve ailesi ile birlikte Busan'da yaşıyordu. Jimin'in sınıf öğretmeni, sosyal medyanın ilişkileri yozlaştırdığından şikayetçiydi. Bir gün öğrencilerine, kendisinin küçükken bir mektup arkadaşı olduğundan ve kendisiyle hala görüştüğün...