Yoongi ile Jimin'in konuşmalarının üzerinden günler, haftalar değil aylar geçmişti. İkili, her gün görüntülü konuşuyor, birbirlerine bolca sevgi sözcükleri söylüyorlardı. Son bir haftadır, bir değişiklik vardı Yoongi'nin tavırlarında hatta son 2 gündür Yoongi'ye ulaşamamıştı Jimin. Yoongi'nin neden böyle davrandığını anlayamıyor, Yoongi'nin ondan uzaklaşmasından korkuyordu. En son konuşmalarında Yoongi, sınavlarının iyi geçtiğinden bahsetmişti. Bu sınavlar, final sınavları olduğu için 1 hafta sonra tatil başlayacaktı. Yoongi, artık üniversite 2. sınıf öğrencisi olacak ve Jimin'in yanına temelli dönmesi için 3 yılı daha kalacaktı. Yoongi, Amerika'ya giderken tüm tatillerde Jimin'in yanına geleceğini söylemiş ancak sözünü tutmamıştı. O yüzden Jimin, ona ulaşamadıkça daha tedirgin oluyor, üzüntüden eskiden olduğu gibi kimseyle konuşmak istemiyordu. Ailesi de bu durumu farketmiş, haline üzülmelerine rağmen yine de üzerine gitmemeye çalışıyorlardı.
Canı çok sıkılmıştı Jimin'in. Evde kaldıkça duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Bu yüzden kafa dağıtmak
için arkadaşlarıyla dışarı çıkmaya karar verdi. Tae ve Hobi ile bir bara gittiler. Tae ve Hoseok temkinli bir şekilde içkilerini yudumlarken Jimin, önüne gelen tüm içkileri silip süpürüyordu. O kadar içmişti ki, birdenbire kendini piste atıp dansetmeye başladı. Arkadaşları engel olmak isteselerde başarılı olamadılar. Tae ve Hobi sakince içkilerini yudumlarken Jimin'in bir kızla dansettiğini ve kızın onu öpmeye çalıştığını görüp hemen ikiliyi ayırmak için araya girdiler. Onlar, kızı uzaklaştırmaya çalışırken, Jimin, yere çökmüş ağlıyor ve birşeyler sayıklıyordu. "Yoongi, Yoongi beni affetmeyecek." "Jimin, ne affetmesi ne saçmalıyorsun sen?" "O kız dudaklarımı kirletti Tae. Beni Yoongi'mden başkası öpemez. Ben, şimdi onu aldattım mı? Duyarsa beni affetmez. Ama yine de söylerim ki ben ona." "O kız seni öpemeden,Hobi ve ben sizi ayırdık ya şapşal. Hadi yeter artık eve gidiyoruz." "Yoongi, beni affeder dimi Tae." "Affeder merak etme minik aptal"Saat çok geç olduğundan, Jimin'in ailesini uyandırmamak için, Jin'i aradı Tae ve durumu ona anlattı. Jin'de büyük bir sürprizle onları beklemeye başladı. Yarım saat kadar sonra araba sesi duyuldu. Jimin'i sessizce arabadan indirip, ses yapmaması konusunda uyararak eve taşımaya çalıştılar. Ama, Jimin, durmuyor, "Yoongi'mi istiyorum" diye söylenip duruyordu.
Jin, kapı zilini çalmamalarini istemişti. O yüzden hemen kapıyı açıp, kardeşini kucaklayıp, Tae ve Hobi ile beraber odasına taşımaya çalıştı. Odaya girdiklerinde Tae de Hobi de şok oldu. Jimin, yarı baygın bakışları yatakta kıvrılmış, beyaz tenli, kar tanesine baktı. Hyunguna dönüp, "Hyung, baksana o burda. Sarhoş olmak çok güzel dimi. Kilometrelerce uzağımda olan sevgilimi yatakta minik bir kedi gibi kıvrılmış olarak görüyorum. O, bana gelmiyorsa bende her akşam içer, bu şekilde görürüm onu. Jin, kafasına bir şaplak attı kardeşinin. "Ne her akşam içmesi şapşal kafayı yedin herhalde. Ağzına bir daha içki sür ne oluyor gör bakalım. Hemen, üstünü değiştirip zıbar Jimin. Bizde çıkalım çocuklar bu iki salak aşığı başbaşa bırakalım. Bakalım bizim aptal civciv onun gerçekten burda olduğunu farkedince ne yapacak?"
Jimin, hyungu ve arkadaşları odadan çıktığında, üzerini değiştirip, kartanesinin yanına uzandı ve dönüp onu izlemeye başladı. "Hiiim, Yoongi, neden bana dönmüyorsun. Seni öyle çok özlüyorum ki, özleminden deliyorum. Sen, Amerika'dasın ama bedenin şu anda yanımda duruyor. Bana verdiğin sözü neden tutmuyorsun. Ailen zengin senin. İstediğin zaman uçağa atlayıp gelebilirsin. Daha çok para kazanmak için alıp götürdüler seni benden. Bu yüzden paralarını kullanmaktan çekinmemeli sık sık Kore'ye, evine, bana gelmelisin ama sen buraya dönmek bir yana günlerdir telefonlarıma bile cevap vermiyorsun. Ne oldu bize Hyung." dedikten sonra küçüğünü dinleyen Yoongi, gözlerini açıp, Jimin'in nemli gözlerine baktı. Usulca ona yaklaşıp, yanaklarındaki yaşı sildikten sonra sırayla önce gözlerini, sonra yanaklarını en sonda dudaklarını minik minik öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters that cannot be sent/Yoonmin
RomanceJimin, Busanlıydı ve ailesi ile birlikte Busan'da yaşıyordu. Jimin'in sınıf öğretmeni, sosyal medyanın ilişkileri yozlaştırdığından şikayetçiydi. Bir gün öğrencilerine, kendisinin küçükken bir mektup arkadaşı olduğundan ve kendisiyle hala görüştüğün...