12.BÖLÜM/ ZAHRAN

357 93 236
                                    


Medya: Alin

Şeytanın dostluğu olur muydu?

Cehennemi kendine ev edinmiş birisinin dostluğu, ne kadar güvenli olabilirdi yada?

Ateşin hakim olduğu bir ev, şeytanın ise ateşe hakim olduğu bir dünya... Hangisi daha az ürkütücü! Kırmızı irislerinin içinde yanan ateşin, birden çok rengi, tıpkı ayna gibi yansıyordu titrek göz bebeklerime.

Biliyorum, bir gün şeytanla dost olacağımı... Biliyorum.

Cehennemin ateşini, kendime yuva yapacağımı biliyorum.

Ateşten yapılmış prangaların, ayak bileğime gömülüp, etimi parçalayacak kadar acı çektireceğini biliyorum.

Bildiğim halde... Koşarak gidiyorum ateşin sahibine...

"Ne demek görün müyoruz?" Kolundan tutup sorduğum soruyla, mahçup bakışını anında bana çevirdi.
"Rahat ol Alin. Bir şey olmayacak. Güven bana. " Omzundaki elimi teselli edercesine okşadı.

Derler ya içimde bir sıkıntı var. Şu an aynı şeyi yaşıyorum. Tarif edilemez bir şekilde hemde. Yanlış yapıyormuşuz gibi. Sanki doğru olan buymuş, ama yaparsak ağır bedeli olacakmış gibi... Arada kaldım. Bir yanım gitmek istemiyor, diğer yanım o herife inat git diyor.

Bunun sebebi Armina korkum mu?

Kendime sorduğum sorunun cevabını aslında bilmiyordum. Ondan saklanarak yaşayamam bunu da biliyordum. Peki ölen ben olursam.

Herkesin kaderini etkilemeyecek mi bu?

"Alin iyi misin? Biliyorum daha önce söylemeliydim. Üzgünüm. Söz veriyorum hiçbir şey olmayacak."
Asel'in bu kadar istekli hali karşısında ne diyebilirim ki. Diğer tarafta Yazgı'nın rica eden bakışları vardı. İkilimde kalmaktan nefret ediyorum!

"İyi peki. Ama çok kalmayacağız." Şart koşmam onları gülümsetti. Beraber arabaya doğru ilerledik. Umarım bu gece felaket getirmezdi. Araba'nın arka kapısını açtığımda Arya ile buluştu gözlerimiz. Arka koltuğa oturmuş, ilk kez gerçekten gülümsüyordu. Üzerindeki yeşil mini elbisesi fazlasıyla cesurdu. En azından Yazgı ve benden daha cesurdu. Gerçek şu ki Alkan kızları işlerini biliyorlar.

Ama bu durum Aryaya olan nefretimi zerre etkilemiyordu.

Anında çatılan kaşlarımla, açtığım kapıyı Arya'nın suratına kapattım. Tabiki onun yanına oturmayacağım.

Arkamı döner dönmez, Asel'in şaşkın bakışlarına maruz kaldım.

"Ön boştu." Dedim. Tepkisine bakmadan ön kapıyı açtım ve koltuğa oturdum.

Sürücü koltuğuna geçen Asel kemerini bağladı ve arkadaki kızlara aynadan kısa bir bakış attı.

"Hazır mısınız?" dedi Asel.

"Heyecandan gebereceğim" dedi Yazgı.

"Alek bizi öldürecek biliyorsun değil mi?" Dedi Arya. Az önceki hareketimi pekte takmışa benzemiyordu.

Arabada yankılanan kahkalara yüz buruşturdum. Bu durum da en son gülen kesinlikle biz olacağız.

Yarım saattir gittiğimiz yolda ağaçtan başka birşeye rastlamadım. Etrafımı incelemek benim için hem ürkütücü hem de heycan vericiydi. Çünkü bu acayip şehirde her şeyle karşılaşabilirdim. Diğerleri bu duruma alışkın olduklarından rahatlardı, benim aksime. İçimde ki bilmediğim sıkıntı yine kalbime oturdu. Neden vicdan azabı gibi çöktü üzerime anlamadım.

Uzaktan gelen ışıklar dikkatimi çektiğinde, merakla yapıştım cama. Ki, o anda tüm vicdanım yerini hayranlığa bıraktı. Şehre girdiğimizde ağzımı açık bırakacak şekilde ki gökdelenler, şekilli ve bir o kadarda yükseklerdi. Sanki Dubai de gibiydim. Evet evet! Kendi dünyamda birşeye benzetecek olsaydım bu kesinlikle Dubai olurdu.

MÜHÜR +18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin