15.BÖLÜM/ HİS

326 92 226
                                    

Kendimi özel hissettiğim anlar kısıtlıydı.
Annemin her doğum günümde senin özel güçlerin var demesi bunlardan ilkiydi. Bugüne kadar dilime vurmayıp, inkar etsemde özel olduğum gerçeği hep yüzüme çarptı tokat gibi. Her şeyi biliyordum. Buraya geleceğimi, peşimdeki yaratığı ve onun annemin kız kardeşi olduğunu... Güçlerim ne zaman ortaya çıkar, nasıl çıkar bilmiyorum. Ama gerçek şu ki; bunları bilmeme rağmen normal davranmak, normal değildi!

18 yaşıma kadar kendimi normal bir genç kız sanarken, farklı olduğumu öğrendim. Son üç senedir hiçbir şey yolunda değildi. Belki de artık kabullenmem lazımdı bazı şeyleri. Gücümün farkına varıp, ona hükmetmeyi...

Tüm ışıklar yanıp, herkesi tek tek gördüğümde, artık o cesur kadın gitmiş, yerine utanmaktan kasılan kız gelmişti.

Az önce duyduğum her cümle, her söz gerçek miydi?

Kalbim dur durak bilmeden atıyor, az önceki yakın temasımızı düşündükçe kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu.

Bana neler oluyor?

Şu an karşımda ki adamı deli gibi öpme fikri çık aklımdan. Hayır! Bugün ona yaklaşırsam iyi şeyler olmayacak..

Belimde hissettiğim sıcak dokunuşla hafif irkilsemde ona dönüp bakmadım. Ama onun gözleri heryerimdeydi... Bunu hissedebiliyordum. Ben etkisi altında eriyip biterken, o nasıl rahattı bu kadar? İçimde oluşan batma hissi yüreğimi ele geçirmeye başladı. O his çok farklıydı. Çok güzeldi. Benim için özeldi. Öteki yandan hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordum. Burası normal değil, içinde yaşayan hiçbir canlıda öyle.

Beraber bize ait olan yere geçtiğimizde bir çift mavi gözün izlenimindeydik.
Sarayın ormanına nasıl girdiği belli olmayan ruhlar hedef olarak Ladini seçmemişti. Ama Ladin kurtlar sofrasına yem olmuştu bilmeden. Yara almamıştı benim aksime. Bedeninde küçük birkaç morluk dışında bir şeyi yoktu. Beni buldukları an ise gözlerinde kibirden eser yoktu. Kötü biri değildi. Ama beni sevmiyordu. Bu gerçek bir varsayımdı benim adıma. O ruhları saraya kadar kim soktu, henüz bilinmiyordu. Ama gerçek hedef bendim. Armina beni kaçırmaları için peşime takmıştı onları. Bunu daha önce söylemişti Alek. Peki başarılı olsalardı ne olacaktı? Bunu düşünmek bile başlı başına kâbus gibiydi. Peki Mehsan? Neden bana yardım etti? Alek o şişeyi neden verdi? Aklımda oluşan binbir soruya tek cevap koca bir hiçti. Bunların cevabını bugün alacaktım. Bu karmaşa bilinmezlik mahvediyordu beni.

Ladin'in ölümcül bakışları kalbimi hedef almış gibi sızı bıraktığında elim istemsizce göğsüme gitti. İğneler saplanıyor gibiydi. Nefes aldığım an canım yanıyordu. Kesik kesik aldığım nefeslerle başımı eğdim ve yüzüm acıdan buruştu. Ladin büyü yapmış olamazdı değil mi?

"İyi misin?" Alek ters giden bir şey olduğunu sezdiği an dirseğimden tuttu ona dönmem için. Bu soruya cevap vermeden başımı kaldırdım ve Ladini aradım acıdan baygınlaşan gözlerimle. Ama yerinde yoktu. Çıkışa çevirdiğim gözlerimi onu bahçeye ilerlerken yakaladı. Nedense gitmesi onu suçlu duruma sokuyordu benim gözümde.

Arkamdan seslenen kimseyi duymadan ilerledim. Bahçeye doğru hızlı adımlarla gittiğimde göğsümdeki inanılmaz acı büyüdü. Ağzımdan kaçan küçük inleme beni dizlerimin üzerine çöktürtmek için uğraş verip amacına adım adım yaklaşmaktaydı.

Hızlı nefes alış verişlerim gözlerimin sulanmasına sebep oluyordu. Başım dönüyor, kusmak istiyordum. Bir adım daha atamadan bileğimden yakalayan elle hızlıca beni çeken kişiye döndüğümde, göğsüne sertçe çarptım ve arkadan gelen alkış sesiyle bir anlık afallama yaşadım.

MÜHÜR +18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin