17.BÖLÜM / BELA MIKNATISI

325 96 251
                                    

Canım okurlarım lütfen yorum yapın da:(((((

Yorum yapmak bu kadar zor değildir bence:((

Beğendiniz mi? Beğenmediniz mi?Merak ediyorum bölümleri

Lütfen, kırmayın beni:(((((


Bugün tam iki ay olmuştu kendi dünyamdan kopup büyü dünyasıyla tanışalı. Son iki ayda yaşadıklarım akıl alır şey değildi doğrusu. Son zamanlarda içimde hissettiğim koca boşluk dolmaya başladı. Kendime itiraf edemesemde sebebi belliydi.

Ormandaki kulübeden iki gün önce dönmüştük okula. Alek Saray işleri için buralarda olamayacağını kısa süreliğine gideceğini en başta bildirdi.
Tabi ki bu uyarı niteliğindeki konuşma onu çarpmam için az kamçılamıştı beni hani.

"Gidişimi fırsat görerek sakın bir iş çevirme. Gözüm üstünde! En ufak hatanda mahsendeki yerini alırsın."
Son sözüde bu olmuştu. Beni mahsene tıkmakla tehdit ediyor birde!

İnsan sevgilisini niye tehdit eder ki!

Evet! O benim sevgilim... İki gün önce oldu yani... Bunu bizzat kendisi söyledi. Senden hoşlanıyorum ve artık aramızda bir şeyler olması lazım dedi.

Karnımda uçuşan kelebekler, güne gün artıyordu. Onunla olmak kaf dağına tırmanıp, en zirveye çıkmak gibiydi. Henüz sevgili potansiyeline giremedik ama birbirimizi gördüğümüz an, onunda üstesinden geleceğimize eminim. İki gündür yoktu burda. Galiba burayı çekilir kılan en büyük detay Alekti. Onu özlemiştim...

Avcılık için girdiğim derse elimdeki ok ve yayı kullanarak başladım çalışmaya. En azından bu sefer ok hedefe doğru ilerlemekte mızıkçılık yapmıyordu.

"Bakıyorum öğrenmişsin." Yanıma gelen gölgeye döndüğümde, sarı kıvırcık saçları ve mavi gözleriyle kulüpte beni kurtaran kahramandı. Evet o gün başımızı büyük beledan kurtarmış ve kahramanım olmuştu. Asilden sonra tabi.

"Sina, nasılsın?"

Elindeki yayı gerip bıraktı ve bakışlarını bana çevirdi.
"Seni gördüm daha iyi oldum." Göz kırparak verdiği cevap beni kıkırdattı.
"Eee nasıl gidiyor avcılık işi? " Diye devam etti sonrasında.

"Aslında pek gitmiyor. Kendimi savaşçı gibi hissetmiyorum. Aksine bu tam savaşçı ruhunu taşıyan bir alet."
Bu söylediğime küçük bir kahkaha attı.

"Alışırsın. Sende dişi savaşçı görüyorum ben."

Sesi dalga geçer gibi değilde, daha çok gerçekçiydi. Bana inanması ilginç geldi. Ama üstünde durup kuruntuya girmedim.

"Sonraki dersin ne?" Bende onun gibi yayı gerip bıraktığımda, onun kadar olmasada idare ederdi atışım.

"Büyü dünyası!"  Dedim vurduğum hedefin gururunu yaşayıp göğsüm kabarınca.

"Hım, karma büyücü olaraktan girdiğin ilk ders demek?"
Bu sözü beni şaşırttı. Ormandayken Alekte aynısını söyledi. Karma büyücü...

"Sen nerden biliyorsun?" Diye bir soru attım ortaya. Bakışlarını hedef tahtasından alıp bir süre üzerimde gezdirdi. Söyleyip söylememekte kararsızdı. Sonra nefesini dışarı üfleyerek devam etti.

"O gün gökyüzündeki tüm ışıklar yeryüzüne inmiş gibiydi. Bunu birtek karma büyücüler yapar ve senin bir karma olduğunu düşünüyorum."

Vay be havam da var artık Zahranda.

Emin ama cevabı benden duymak istiyordu belli ki.

"Benim olduğumu düşündüren sebep ne?" Yayını gerdi ama bırakmadı. Sonra atmaktan vazgeçip indirdi kolunu.

MÜHÜR +18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin