20.BÖLÜM/ SAVAŞ YAKLAŞIYOR

292 87 61
                                    

Arkadaşlar size benim adıma kötü bir haberim var.

Ben watpatt şifremi değiştirmiştim. Ama hatırlamıyorum. Eski şifre aklımda yenisi yok.

E postayla sıfırla dediğinizi duyar gibiyim. Ama malesefki değiştirdiğim diğer telefonumdaki Gmail adresimdi o. Telefon numaramda değişti için kurtaramadım. Ki onunda şifresini bilmiyorum.

Eğer watpatt şifresini bulabilirsem e postayı değistereceğim. Her şeyim ona bağlı. Dünden beri uğraşıyorum. Belki on tane denedim ama yok. Sinirden ağlamak üzereydim.

Hesabım kendi kendine çıkış yapıp tekrar girmemi isterse bunu yapamayacağım. Hikayem, her şeyim çöp olacak. Çünkü daha önce yapmıştı çıkış ben yapmadığım halde.

Bir fikri olan varsa verebilir.

Şimdilik bir sıkıntı yok girmemde. Eğer giremezsem hakkınızı helal edin.

Burda vakit geçirmek güzeldi.

Hikayemi başka hesaba taşıma fikride var tabi ama istemiyorum öyle yapmakta. Çünkü çok yorucu benim için. Morel bozucu.

Yani anlayacağınız gidipte dönmez isem malesef ki hesaba girememişimdir.

Çok üzgünüm bununla için.

Şimdi hikayeye geçebilirsiniz:)

Dilerim final yapana kadar bir sorun çıkmaz:(










Bedenim bir boşluğa savrulur gibi düştü hızlıca. Ayaklarım yerle temas ettiğinde, gözlerimi sisli ve soğuk bir ormanlık karşıladı. Gündüz vakti olduğundan bir adım ötemi görebiliyordum. Ama daha fazlası yoktu, çünkü sis çok yoğundu. Kendi etrafımda dönüp dururken bir çığlık doldurdu kulaklarımı.

Ben daha durumu kavrayamadan başka bir güç tarafından çekildi bedenim. Aynı ışık hüzmesi bu kez bulutların üzerine gönderdi beni.
Ve bulutların üzerindeki, siyah şatonun etrafında çakan şimşekler, görüntünün ürkütücülüğüyle geri geri gitme isteğimi arttırdı. Ama tam tersi ayaklarım beni o şatoya doğru götürüyordu benden izinsizce.

Şatonun önünde durduğumda, arkamı döndüm hızlıca. Görüntü sertçe yutkunmamı sağladı. Yeryüzende ki savaş tüm gerçekliğiyle gözlerimin önündeydi. Kan, vahşet, gözyaşı...

Dilim lâl olmuş gibiydi. Karşımdaki görüntünün korkunçluğuyla büyülüleniyordu sanki ruhum. Alnımdan akan terleri hissedebiliyordum.

"Çok korkunç değil mi?"

Ani hareketle sese döndüğümde daha önce yeryüzünde görmediğim güzellikteki bu adam birkez daha afallatıyor ruhumu. Beyaz teni o kadar pürüzsüz ki bu dahada çok korkutuyordu beni. Evet olduğum yeri unutturacak kadar güzeldi. O insan olamazdı.

"Nerdeyim ben?" Zorlukla konuşmayı başardığımda, mavi gözleri koyulaştı. Geceden daha karanlık olan gözlerinin değişimi, bir iki adım geri gitmemi sağladı.

" Merhaba Alyeska'nın lanetli kızı."

Üzerimizde çakan şimşekler sanki bir şeyleri anlatmak istiyor gibi kükreyerek saldırıyordu.

MÜHÜR +18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin