"Yüz kırk lira yapıyor."
Arka cebimden cüzdanımı çıkarttım ve bir tane iki yüzlük uzattım Adem abiye. Kafeyi kapatmıştık ve eve gitmeden evdeki eksikleri alayım demiştim.
Adem abi para üstünü uzatınca alıp cebime soktum ve poşeti elime aldım.
"Hadi sana kolay gelsin abi," diyerek elimi kaldırdım. "Hayırlı işler, hayırlı geceler."
"Sağ olasın Ömer'im, sana da hayırlı geceler."
Gülümseyerek çıktım marketten. Artık bir ay olmuştu sanırım kafenin açılışını yapalı, iyice alışmıştım mahalleye. Ev alışverişimi bile buradan yapıyordum.
Bir elimle poşeti tutarken, diğer elimi de cebime soktum üşüdüğü için. Kafam yere eğik bir şekilde yavaş yavaş yürürken arkamdan birinin bağırdığını duydum.
"Ömer!"
Duraksayarak arkamı döndüm, sokağın ucundan bana seslenen Mustafaydı.
O bana doğru hızlı hızlı yürürken, ben bu saatte neden bana seslendiğini merak ediyordum.
"İyisin inşallah," dediğinde 'nasılsın' demek istediğini anlayarak güldüm.
"İyiyim, sen?"
"Çok şükür, iyiyim ben de." Elimdeki poşete kısa bir bakış atıp eliyle geldiği tarafı gösterdi. "Bizim arkadaşlarla arada toplanırız öyle takılmak dertleşmek için, ben de oraya gidiyordum şimdi. İstersen sen de gel, mahalleli oldun artık."
Beni davet etmesi beni çok mutlu etmişti doğrusu, ama tanımadığım insanlarla ne dertleşecektim ki ben?
Ama geri çevirmek de istemiyordum.
"Olur," dedim kafamı sallayarak. "Ama çok kalamam."
"Tamam, tamam. Hadi gel."
Kolunu omzuma atarak beni yanına çekti ve birlikte yürümeye başladık. İlk defa bu ortama gireceğim için heyecanlıydım doğrusu.
"Siz çalışmıyor musunuz yarın?" Saat baya geç olmuştu, dertleşme partileri bu saatte başlıyorsa kim bilir ne zaman bitecekti.
"Çalışıyoruz da bizi uykusuzluk bozmaz, alışığız." Ben hiç alışık değildim ama.
Kahvehanenin içine girdiğimizde baya sesli bir şekilde çalan türkü sesi duyuldu. Arka tarafa, yani dışarı tarafına geçtiğimizde gülüşmeler duyduk. Dört kişi oturuyorlardı, biz de Mustafayla birlikte altı kişi oluyorduk sanırım. Kenan ve Harun tavla oynarken Samet ve adını hatırlamadığım diğer adam sigara içiyorlardı.
"Olamaz böyle bir şans, zar tutuyorsun değil mi lan şerefsiz?"
"He Harun he, kıskanma."
"Selâmün aleyküm gençler," diye bağıran Mustafa kolunu omzumdan çekmeden taburelerin olduğu yere doğru ilerletti beni.
"Ooo, aleyküm selam. Hoş geldin Ömer kardeş," diyerek elini kaldıran Harun'a gülümsedim.
"Hoş buldum," diye cevapladım onu. Diğerleri de kafa selamı vermişti bana.
"Çakmağı uzatsana Batu," diyerek masanın üzerindeki paketten bir sigara daha çıkarttı Samet. Adını unuttuğum adamın ismini de öğrenmiş oldum böylelikle.
Samet'le Batu'nun yanındaki boş taburelerden birini çekerek oturdum.
"Yeter lan, beş oldu peş peşe içtiğin." Kenan yüzünü buruşturarak konuşunca Samet elini sallayarak umursamadığını belli etti. Kenan sigara içmiyordu sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ MAHALLE -BXB
Novela Juvenil!Tamamlandı! Yıllardır işlettiği kafeyi, hiç tanımadığı bir mahalleye taşımıştı Ömer.