"Gerizekalı," diye mırıldandım kendi kendime. Önlüğü takarak bir yığın olmuş bulaşıkları yıkamaya başladım. Sinirlendiğim için tabakları kırmaktan korkmuştum. "Adamın desteğe en çok ihtiyacı olduğu zamanda tavır alarak gidersen böyle için içini yer işte."
Hastaneye nişanlısı Zehra ve ailesi gelince sebepsiz yere sinirim bozulmuştu. Zehra'nın koşarak Kenan'a sarıldığını, ama Kenan'ın kıpırdamadan öylece beklediğini görmek ise beni adeta delirtmişti.
Neye sinirlendiğimi tam olarak ben de anlamamıştım, Zehra'nın sarılmasıyla ellerimiz ayrıldığı için mi, yoksa Zehra'nın destek olma çabalarına Kenan karşılık vermediği için miydi bilmiyordum.
Beni ilgilendirmeyen bir konu için sinirlendiğim yetmiyormuş gibi Kenan'ın acısını umursamadan çocukça trip atarak gitmem gerektiğini söyleyip gitmiştim.
Deli gibi pişmandım.
Aslında biraz da kendimi fazlalık gibi hissetmiştim. Benim orada ne işim vardı ki, ailecek bekliyorlardı işte. Hem, Ece'nin durumu hakkında güzel haberleri almıştık. Doktor'u, tümörün iyi huylu bir tümör olduğunu, organlara yayılmadığını ve ameliyatla çok kolay bir şekilde alınabileceğini söylemişti. Bu tümör çok yavaş bir şekilde büyüyormuş.
Bu yüzden daha fazla kalabalık yapmak istememiştim, ve kafeye gitmem gerektiğini söyleyerek hastaneden gitmiştim.
Ama şimdi çok merak ediyordum. Ece'ye bu haberi nasıl verdiklerini, Sevim teyzenin uyanıp uyanmadığını, en çok da Kenan'ın nasıl olduğunu..
"Mesaj mı atsam acaba?" Bulaşıkların bitmemiş olmasını umursamayarak ellerimi yıkadım ve kurulayarak masanın üzerine bıraktığım telefonu elime aldım. "Yok, mesajıma cevap verene kada ohoo. Ben en iyisi arayayım."
Kendi kendime konuştuğumun farkında bile değildim. Allah'tan Ayşe içeride müşterilerle ilgileniyordu da beni duymamıştı. Eğer duymuş olsaydı dilinden kurtulamazdım.
Kenan'ın ismine dokunup telefonu kulağıma yaklaştırdım. Birkaç kez çaldıktan sonra bir hışırtı sesi duyuldu ve sonra kalın sesini duydum.
"Efendim," diye cevap verdiğinde arkadan gürültülü sesler geliyordu. Sanırım kalabalık yerdeydi.
"Kenan," deyip ne söylemem gerektiğini unutarak duraksadım. Ee, ne soracaktım şimdi ben? Nasılsın mı?
"Hm," diye mırıldandı iç çekerek. İçim bir tuhaf olmuştu yine.
"Kusura bakma gitmem gerekti," diye açıklama yaptım ilk. Malum, giderken adamın suratına bile bakmamıştım. "Ben sizi merak ettim, iyi misiniz?"
"Çok şükür." Kalabalık ortamdan çıkmıştı çünkü artık arkadan ses gelmiyordu. "Ece'nin yanındaydım, biz ona destek olalım diye yanına girdik o bize destek oldu."
"O zaman Ece iyi?"
"Duyunca korktu tabi o da, şok oldu ama ne bileyim. Bizi korkutmamak için umursamıyor gibi davranıyor her halde. Annemle babam bile Ece'nin rahatlığını görünce rahatladılar."
Ece'ye hayran kalmadan edemedim.
İç çekişleri dışında ikimizden de çıt çıkmadı. Ne diyeceğimizi bilemiyor gibi öylece bekledik.
"Kapatıyorum o zaman," dedi sorarca.
"Sen peki?" Kapatmasına izin vermedim. En çok onu merak ediyordum.
"Ben ne?" dedi anlamayarak. Şaşırmıştı da.
"Sen nasılsın diye soruyorum," diye mırıldandım. "İşten geldin, çok yorgunsun ve saatlerdir bir şey yemedin. Aç kalarak Ece'ye hiçbir faydan dokunmaz, açlıktan bayılıp kalacaksın bir de seninle uğraşacaklar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ MAHALLE -BXB
Novela Juvenil!Tamamlandı! Yıllardır işlettiği kafeyi, hiç tanımadığı bir mahalleye taşımıştı Ömer.