"Ee, şimdi ne olacak?"Samet'in sorusuyla herkes sessiz kalarak birbirine baktı, kimsenin bu soruya cevabı yoktu galiba.
Kenan'ın yattığı yatakta, yanında oturuyordum ama birbirimize temas etmiyorduk. Kucağımda birleştirdiğim ellerime bakarak sessizce onları dinliyordum sadece.
"Bir şey olmayacak," diyerek kucağımdaki ellerimi tuttu Kenan. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda, o da benim asık suratımı görüp gülümsedi. "Şimdiye kadar nasılsa öyle devam edecek, ben Ömer'le mutluyum." Bakışlarını onlara çevirdi ve özellikle Mustafa'nın olduğu tarafa doğru bakarak devam etti. "Ben mutluysam siz de mutlusunuz, öyle değil mi?"
Samet bu duruma baya çabuk adapte olmuş olsa da Mustafa geldiğinden beri tek kelime etmediği için Kenan onun fikrini öğrenmek istemişti, onu daha çok önemsediğini biliyordum.
"Mutluyuz tabi kardeşim," dedi Mustafa buruk bir gülümsemeyle. "Hiçbirimiz onaylamıyoruz ama hepimiz arkandayız."
Onaylamayacaklarını zaten ikimiz de çok iyi biliyorduk, ama yine de ağzından duymak galiba Kenan'ı üzmüştü. Güç almak ister gibi elimi sıkmasından anlamıştım bunu.
"Eyvallah," dedi o da burukça gülümseyerek.
"Hadi gençler," diyerek ayağa kalktı ve herkesi ayaklandırdı Harun. "Evli evine, köylü köyüne. Kenan'ın yanında kimi istediği belli, bize de müsade etmek düşüyor."
Diğerleri de ayaklanırken, ben de onlarla birlikte kalktım. "Hadi tekrar geçmiş olsun," dedi Mustafa.
"Sabah babanlar gelmeden geliriz biz geri," diye devam ettim Samet.
"Eyvallah, bu iyiliğinizi unutmayacağım."
Onlar odadan çıktıktan sonra kapıyı arkalarından kapattım ve sırtımı kapıya yaslayarak Kenan'a döndüm. Elini uzatarak bana çağırınca ikiletmeden yanına gidip oturdum.
"Üzülme sevgilim," diyerek sakalını okşadım. "Onların yerinde olsan sen de onaylamazdın. Arkamızda durmaları çok güzel bir şey ayrıca, en azından sırtlarını dönmediler bize."
"Orası öyle tabi," diye mırıldandı bana hak vererek. "Ama ne bileyim, bir an kendimi kötü hissettim işte."
İç çekip yanına iyice sokuldum ve burnumu yanağına sürtüp derin bir nefes aldım.
Gözlerim kapanırken, "Çok korktum Kenan," diye fısıldadım. "Sana bir şey olacak diye çok korktum."
Sadece birkaç saniye sonra geri çekilip alınlarımızı birleştirdiğinde, aynı anda dudaklarımız da birleştirmişti. İçimdeki özleme engel olamayarak iyice üzerine doğru eğildiğimde, kafasını geriye atarak ona daha fazla yaklaşmama izin verdi.
Bütün ağırlığımı dizlerime vererek üzerine çıktım ve yanaklarını kavrayarak doya doya öptüm dudaklarını.
Alt dudağını emmek için dudaklarını aralamasını sağladım, itiraz etmeden bana istediğimi verdiği için anında ısırarak emmeye başlamıştım bile.
Göğsümden yavaşça itince geri çekildim. Belimden tutarak kucağına oturmamı sağladığı için bacaklarının ağrımadığını düşünerek ona itiraz etmemiştim.
"Sen de beni korkutuyorsun," diye fısıldadı çenemi kavrayıp. "Bu hal ne Ömer, bana gerçekten bir şey olsaydı kendini bırakacak mıydın? Senin canının hiç mi kıymeti yok?"
Yine gözlerim dolmuştu. "Deme öyle," diye fısıldadım, duymak bile istemiyordum böyle bir şey. "Sana bir şey olmasın Kenan, lütfen olmasın."
"Yavrum seni üzmek için söylemiyorum ki," dedikten hemen sonra dayanamayarak beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. "Gözünden akan her yaşa kurban olurum ben."
"Sen benim her şeyimsin, sana bir şey olursa ne yaparım ki ben?" Saçlarımı okşarken sıkıntıyla nefes verdi.
"Tamam," dedi pes ederek. "Konuşmayalım bu konuyu." Saçlarımı öptü ama dudaklarını saçlarımdan geri çekmeden öylece beklemişti. "Sen ne çok sulu göz oldun bu aralar."
Benimle dalga geçmesini ciddiye bile almadım, şu an gülecek durumda değildim.
"Çok kötüydü," diye mırıldandım beline daha sıkı sarılırken. "Ağlayamamak, üzülememek çok kötüydü Kenan. Harun uyardı beni, söz verdirdi. 'Kimse anlamasın dikkat et' dedi, 'kendini kaybetme' dedi. Tuttum kendimi, kimse anlamasın diye sustum ama çok zordu. Bazen bayılacak gibi hissediyordum ama başka çarem olmadığı için, babanlar da anlamasınlar diye susmak zorunda kaldım." Dolu gözlerimi sımsıkı kapattım, o anlar aklıma geldikçe nefes alamıyormuş gibi hissediyorum. "Çok kötüydü Kenan," diye sayıkladım bir kez daha.
Ben konuşurken Kenan saçlarımı okşamayı bırakmıştı. Titrek bir nefes aldığını hissettim. "Şş, bir bana bak." Söylediğini uygulayarak geri çekildim, onun gözlerinin dolu dolu olduğunu görünce içim acımıştı. Yanaklarımı sıkıca kavrayıp yüzümü yüzüne yanaştırdı. "Adaletine sokayım lan dünyanın." O an yanağından bir damla yaşın aktığını gördüm. "Duydun mu? Seni ağlatan şu dünyanın adaletine sokayım."
🥺🥺🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ MAHALLE -BXB
أدب المراهقين!Tamamlandı! Yıllardır işlettiği kafeyi, hiç tanımadığı bir mahalleye taşımıştı Ömer.