Tanıtım

721 57 31
                                    



Canlarım iyi okumalar <3


"İncinmiş duygular asılı kaldı kaburga aralarında."


07.11

Korku

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Korku.

Vücudunu ele geçiren, boğazına yumru oturtan bu beş harfli kelimeydi.

Portakalı soydum.

Ses annesine aitti. Küçük kızın annesinin sesini duyduğunda korkmaması gerekiyordu. Ama melodik ses koridorlarda yankılanmaya başladığı an dizlerinin bağı çözülmüş, saklanacak bir yer aramıştı. Minik ellerini birbirine kenetledi, dolabının yanındaki boşluğa dizlerini kendine çekerek oturdu. Ağlamıyordu. Ağlamak istiyordu.

Baş ucuma koydum.

Annesi kendisini mi arıyordu emin değildi. Öyle olmamasını diledi. Annesinin sesine bayılırdı küçük kız ama bu tekerlemeyi ürkütücü bir sesle söylemeye başladığı zamanlarda değişmişti. Karanlıktan nasıl korkuyorsa annesinden de öyle korkmaya başlamıştı.

Ben bir yalan uydurdum.

"Anne.." diye fısıldadı. Annesine neden böyle davrandığını sorduğunda annesi işaret parmağını havaya kaldırıp küçük kızına doğrultmuştu. Annesinin kendisine doğrulttuğu parmağına şaşkın gözlerle bakakalmıştı bir süre küçük kız. Annesinin kendisini gösteren parmağına bir süre anlam veremeyen gözlerle baksa da sonunda anlamış, kafasını önüne eğmişti. İstemeyerek de olsa farklı doğmuştu. Bunu yaşıtlarının yanına gittiği ilk gün fark etmişti. O günden sonra hiç dışarıya çıkamaz oldu.

En sevdiği çalar saatin tik tak sesi annesinin tekerleme söyleyen sesinin arkasına yerleşmişti. Yine de annesinin sesini bastıramıyordu. Dolabın yanındaki kız yaklaşan adım seslerinin ses çıkarmadan dinledi. Adım seslerini sonunda nefes uzaklığına yaklaştığında annesinin soluk yüzünü gördü. Kadının tanrının kusursuz yarattığı yüzünde tek bir kusur yoktu. Fakat karanlıkta ayın yüzü kadar parlak pamuk teninde kızın görebildiği bir kusur denizin ortasındaki dağ kadar çıplaktı. Annesinin tek zayıflığı küçük kızdı.

Kadın kızı görmemişti. Görse bile bir şey değişmeyecekti onun için. Kadın elindeki ince parlak pembe simli ip atlama ipinin havaya kaldırarak düğüm yaptı. Küçük kız atlamak için kullandığı ipi annesinin elinde gördüğü zaman dayanamayacağını hissetmişti. Ağlamamak için derince yutkundu. Sabırla bekledi annesinin ne yapacağını. Belki de annesi ip atlamaya çağıracaktı onu. Kadın düğüm yaptığı ipi odanın kenarında duran kırmızı rengi sandalyeyi yerde gıcırtı sesleri çıkartarak oda boyunca sürükledi. Gıcırtılar, sandalye avizenin altına geldiğinde sonlanmıştı. Annesi elinden destek alarak ilk önce sağ ayağını koydu sandalyenin üzerine sonra sol ayağını koyarak sandalyenin üzerine çıktı. Demir avizenin gövdesine bağladı ipi. Küçük kız aşağı sarkan ipin ucunu göz yaşına benzetti. Annesinin ona gösteri hazırladığını düşündü.

Kırmızı mum.

Kadın göz yaşından geçirdi kafasını. Nefes verdi , nefes aldı, son nefesini verdiğinde kırmızı sandalye ayaklarının altından kaydı.

Kızıl dolunay oldu ruhun bedene gölgesi, yaşamaktı kızın son dileği.

KABURGA ARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin