"KABURGAYA ASILAN ÇENTİK."
Adele-Lovesong
Ait olmak. Bir yere, bir şeye veya birine. Eksikliğini hissedeceğiniz, yokluğunda eksik hissettiğiniz. Hayatımın hiçbir zamanında gerçek anlamda bir şeye veya birine ait hissetmedim. Bir yere bile ait hissedemedim. Kendime ait odam küçükken vardı fakat annemin korkuları sinmişti dört bir yanına. Kendi odam gibi hissedememiştim. Nova Tanzert böyleydi. Ait değildi ve hiçbir zaman olamayacağını biliyordu. Ait olma hissini tatmadan nasıl bir şey olduğunu bilmeden içimdeki boşluğun bu kadar derin olmasına şaşıyordum bazen. İnsan bilmediği bir şeyin boşluğuna düşer mi? Hiç deneyimlemediği bir şeyi özler mi? Bilmiyorum. Bilmiyordum. Bildiğim tek şey bu boşluğun hiçbir zaman uyuşmayacağıydı.
Kadem'e ait değildim, oradan kurtuluyor olmam üzücü değildi ama anılar. Zihnimde dönecek, göğsüme ağırlık yapıp nefesime kilit vuracak anılardı. Arkadaşlarımı çok özleyecektim. Saven'in iğrenç çorbalarını bile. Veda etmeden, son kez sarılamadan siktir olup giderken göğsüm sıkışıyordu. Bir sarılmayı bile çok görmüştü hayat. Beni o evde bulup ölümün kıyısından kurtaran Saven'e olan vedamı acımazsızca çalmıştı. Dostlarıma bir vedayı bahşetmeyecek kadar zalimdi.
Karşımdaki gözlere bakarken söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Efgen ne demeye çalışmıştı? Gözleri bir farklı gri bakmış, sesi hiç duymadığım bir tını da mıydı? Yoksa kendi beynimin bana oynadığı kurnazca bir oyun muydu? Dün tuttuğu elimdeki karıncalanma koluma yayılırken elimi yumruk yapıp arkama doğru sürükledim.
"Geçer." dedim duraksadım. Saçma bir şey mi söylemiştim? Evet Nova. Saçmalıyordum.
"İz geçmez. Yaranın izi geçmez." dediğinde gövdesi bana dönük olmasa da yüzünü tamamen bana döndürmüştü. Aramızdaki anlamsız hava boğucu bir hal alırken ikimizde buna direnircesine ses çıkarmadık. Bana baktı, gözlerimi kaçırdım. Ağlamam falan gerekiyordu. Nasıl olsa arkadaşlarımdan, doğup büyüdüğüm yerden sürülüyordum. Efgen bunu düşünüyordu buna emindim. Çünkü şaşırmıştı, böyle bir tepki beklemiyordu. O çatık kaşlarının sebebi zihninde yankılanan soru işaretleriydi.
Zeki bir adamdı. Dün vurulmuş, sabahına beni buradan kaçırma planı yapmıştı. Fakat şu an aklını karıştıran bir şeylerin olduğu belliydi. Belki bunun sebebi biraz önce kulak misafiri olduğum telefon konuşmasıydı. Bilmiyordum. O da söylemeye niyetli değildi.
"Kaya ne zamana burada olur?" dedim en sonunda. "Ben hazırlanmaya başlayım."
"Bilmiyorum." dedi sadece.
Simay'a Efgen'i önceden tanıdığımı söylememiş; vicdan azabı çekerken, şimdi yalanlardan oluşan bir duvar örmüştüm. Ve o duvar yıkıldığında altında kalmaktan korkuyordum. Yalanlar gecenin üçünde kabusunda, uyuyamadığında nefesinin boğazında.
Simay bunu öğrenirse eskisi gibi olmazdık, olamazdık. Çünkü bu zamana kadar arkadaştan öte olmuştuk. Eksik yanlarımızı birbirimizle doldurmuş, kimsesizliğimize yara bandı olmuştuk. Şimdi öyle bir noktadaydım ki söylersem Simay'la eskisi gibi olmazdık, söylemezsem vicdanımın sesi susmayacaktı.
"Teşekkür ederim."
"Teşekkür etmene gerek yok. "
"Yine de teşekkür ederim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABURGA ARASI
Teen FictionKimse gözlerine bağladığın güvene değmez demişti bana, çünkü en güvendiğin, yeri gelir intihar ipini satın alır sana. Yakın olan ırak, dost olan düşman olur hiç beklemediğin zaman. Hıçkırıkların terazide ağır bastığında feryatlarına, geçmişin mahkem...