IV. "MAHZENDEKİ ÖLÜM FISILTISI"

268 20 8
                                    


KA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






KA.

IV. "MAHZENDEKİ ÖLÜM FISILTISI"


The Irrepressibles- In this shirt

Son Feci Bisiklet-Uyku

25 Kasım 2019

Şeytanın ateşi dokunana bulaşır, acı gider izi kalır.

Ortadaki ceset etrafında onlarca nefessiz beden. Gecenin uğurladığı güneşin son kırıntısı çekildiğinde, dipsiz kuyuydu yol. Göğüs kafesinden sızan ağrıydı zehrin. Şafağın ışığında çekilen gölgeler karanlıktan kaçmayı beceremedi. Aydınlanmayan gece bilinmezliklere gebeydi.

Ölümlerin arkalarında birden fazla ceset bırakma gibi bir huyları vardı. Çünkü ölüm düştüğünde bir yere hayattaki insanların canını yakıyor, hayatı boyunca taşıyacağı izler bırakıyordu. Hatıralar işte o zaman işkence gibi sürekli gözünüzün önüne geliyordu.

Bir uzvunuzu kaybettiğinizdeki acıyla eş değerdi bir yakınınızı kaybetmek. Bunu küçükken öğrenmiştim, daha başka şeyler öğrenmem gereken yaşta, ölümün yasıyla üç gün aynı evde kalmıştım tek başıma. Yas nasıl tutulur öğrenmiştim.

Şimdi, canım yanıyordu. Göğsümün ortasında kocaman bir ateş vardı. Saniyeler elleriyle odun atıp harlıyordu  ateşimi. Zihnim beni öldürmeye yemin etmişçesine düşünceleri hançer misali sokuyordu her defasında nefessiz kalışımı umursamadan. Damarlarımda sinsice gezinen sızı göz pınarlarıma da bulaşmıştı. İçimdeki kor alevlerin iç organlarıma yayıldığını beni yavaşça bitirdiğini hissediyordum.

Kader, zifiri gecenin ortasında asılı kalan saatin akrebinin son vuruşunda yine hatırlattı kendi. Ruhumun uyuşmamış yaraların üstünden geçti ucu keskin bıçağıyla. Sızan kanlar temizlediğim sayfaları tekrar kırmızıya boyadı.

O beyaz sayfaların üstündeki kırmızılıklardı göz bebeğimden yansıyan. Uzunca baktığım sayfalar düzelemeyecek hayatımı anlatan yazının son satırıydı.

Her hücreme işlenen acı, hareketlerimi de uyuşturmuştu. Yüzüm heykel gibi dümdüzdü. Verdiğim her solukta titreyen omuzlarım dışında kaskatıydım. Kulağımın arkasında esen rüzgar saçlarımı okşuyordu. Önüme gelen saçları gözümün önünden çekecek mecalim bile yoktu.

Göğsümde yakılan ağıtların tiz çığlıkları kulaklarımda çınlarken ağaçların yeşil yapraklarına bakıyordum. Simay kolumdan tutuyordu beni.

"Canım?" dedi yarım saatin sonunda. Boş bakışlarımdan endişe duyduğunu belli edercesine çıkmıştı sesi. Tek eliyle omzumu okşarken saçlarımı gözlerimin önünden çekti. "Gidelim mi?"

KABURGA ARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin