"1 Ağustos 2oo9 bizim çıkma tarihimiz hayatım. İlk defa seni bu tarihte gördüm ve aşık oldum. Seni çok seviyorum sultanım"
Çirkin yazısıyla beni ilk günden nasıl da mutlu eder keretaya bak ya. Romantik Hasan he. Dışardan hiçte öyle gözükmüyorsun artist ne arar la Asiye'nin yanında. Bu notu hemen saklamalıydım. Güzel bir kutunun içine koyuyum bari. Bana yazılan ilk not her zaman için değerli ve özeldi. Peki bu pakette ne vardı acep ? Ne almış bana bakalım. Mavi renginde tişörtle , ceket mi o ? Ben mi yanlış görüyorum ya. Hem de mavi renkte. Eşek sıpası ya. Nasıl da güzel bunlar hele kurban. Mesaj atıyım. Haketti bir teşekkür mesajını uyuz.
Konuşmalarında , mesajlarında hep " aşkım , hayatım , birtanem" gibi sözleri çok hoşuma gidiyor. Ama daha ilk günlerden bir hayli hızlı olması da korkutuyor beni. Acaba her kıza mı böyle davranıyordu ? Kaç sevgilisi olmuştu ki. En uzun ilişkisi ne kadar sürmüştü. Ben ilki olamazdım. Buna adım gibi emindim. Ama bunların hiçbirini ona soramazdım. Neyse zamanla öğrenirim ben bir şekilde.
*******
Zaman çok hızlı ilerliyordu. Daha düne kadar tedirgin olurken şimdi ise çoktan ona alışıp daha rahat olmuştum. Artık utanmıyordum. Gizlimiz saklımız yoktu. Ne olursa olsun birbirimize söylüyorduk. Hergün her saat birlikteydik. Sevgiliden ziyade benim en iyi dosttum olmuştu.
"Hyatma bnim muaah :* nasıl da dtlu uyur öyle amn alahm kurban olrum ben sana. Haydi uykcu prenses oqln oldu vaktmz qdiyr kalkma zamnı. Şimdi ararsm bana sowersn uyknu boldm die ama aricm kzma askina askısı" diye sıralanan bir dolu mesaj ve arayan "Nohut Kafa" ydı. Onu Nohut Kafa diye kaydetmiştim telefona. Öyle demeyi çok seviyorum. Uyku sersemi "Efendim Hasaaan.
" Hasan deme hayatım ya nerdeyse 6. ayımıza giricez bana hala bir kere bile olsun yüzüme karşı hiçbir güzel söz söylemedin. Çok ayıp edon ha aşkum. Neyse sonra kızarım. Hemen hazırlanıyorsun aşkısı seni bi yere götürcem haydi çok bekletme bak beni. Meyve vermeden hemen gel. Seni çok seviyorum muah muah" resmen herşeyi ayarlamış beyfendi benim de bi tamam demem kalmış. Uyuz ya hep böyle yapıyordu. Herşeyi ayarlayıp bir de bana emri vaki yapması yok muydu ? "Tamam" deyip telefonu kapattım. Dolabımın önüne oturdum. Acaba ne giysem ? Beni nereye götürcekti ki. "Hemen abiyeni giyip gel Asiye. Kesinlikle seni lüks bi yere götürcektir" diyen alaycı ses tonuyla ablamdı. Kapıya yaslanmış benim halime gülüyor. "Ben sen miyim kızım. Sevmiyorum işte öyle kafeydi , lokantaydı gibi yerleri. Daralıyorum. Hem boşa para. Ne gerek var öyle yerlere gidip kazıklanmaya. Annemin yaptığı çayı bana 1.5 liraya içirecek. Sonra yanına çerez merez ekleyerek 1o ya da 2o liraya bize hesabı sokacak. Bi gidele Yasemin ya ben gitmem öyle yerlere gerekte yok. Çayımızı alırım. Hasanla Meram da bi güzel içeriz. Ya dur dur Hasan'ın çayla pek arası yok en iyisi bakkaldan 2 tane kola bir de yanına çerez falan alırsak bugünü 5 lirayla kapatmış oluruz. " der demez ablam ;
"Kızım sen kime çektin böyle ya bizim evde de senden başka cimri de yok anlamadım gitti. Hadi onu bunu boşver. Sanki para senin cebinden çıkıyor. Şu zamana kadar Hasan bir kere bile olsun sana para ödettirmedi. Bırak eşek gibi ödesin. Erkek o. Ödüyecek tabi. Sana ne oluyor yahu" deyip oturma odasına gitti. Cimri mi dedi o bana ? Cimri falan değilim ben. Tutumlu bir kızım o kadar. Hem Hasan'a da yazık ya niye orda burda parasını boşa harcasın demi ya. Uf her neyse hemen aldıklarını üstüme geçirip evden çıkmıştım. Parkta beni bekliyordu. Sıpa ya nasıl da datlu olmuş. Kapımı da açarmış hele. Oy kurban olurum ben sana. Emniyet kemerlerimizi zorla takıyoruz. Beyfendi bir türlü alışamadı şu kemer olayına ya. Neyse içten söylenmelerime son verip "Nereye gidiyoruz"
"Sürpriz aşkım ya söyleyemem"
"Hasan ya uyuzlaşma söyle hadi nereye götürüyorsun. Yoksa ? Kaçırıyor musun çocuk beni. Aman Allah'ım hemen bohçamı alıp gelmeliyim. Durdur Hasan arabayı"
"Aşkımsın ya. Seni çok seviyorum. Yerim seni ben ya. Yok hayatım ne kaçırması Allah'ın izniyle seni evinden gelinliğinle çıkarken görmek istiyorum"
"Bak sen hele" derken bir an da ciddi ciddi yüzüme baktı. Hem de direksiyon başındayken bir hayli uzun bakarken az daha kaza yapıyorduk. Direksiyonu çevirmemle elimi tutması saniyeler içinde olmuştu. 6 aydır hiçbir zaman elimi tutturmamışken bu sefer elimi elinden kaçıramadım. Öyle sıkıca tuttuyordu ki elimi "Tamam Hasan kaçmıyorum burdayım. Elimi sıkmayı bırak lütfen" diyerek tatlı bir gülümse yüzümde oluşmuştu. Hep korkuyordu. Birgün beni kaybetcekmiş gibi sanki sıkı sıkı tutuyordu elimi. Bunu hergün fark ediyordum.
Hasan duygularını her zaman çok belli ediyordu. Deli gibi sevdiğini , korktuğunu , heycanını her duygusunu belli etmekten gocunmuyordu. Ama ben. Ben tam tersiydim. Bu zamana kadar hiç ona "aşkım , hayatım" gibi sözler diyemedim. Olmadı. O da beni öyle kabul etmişti. Seslenmiyordu ama içerlediğini görüyordum. Haklıydı lakin bende haklıydım. O benim ilklerimdi. Ben kendimi bildim bileli kimsenin yüzüne "hayatım , seni seviyorum " gibi sözler dememiştim. Hasan bunu hiç sorun etmemişti. Beni hep ben olduğum için seviyordu.
Arabayı yavaş yavaş sürdüğüne göre gelmiştik. Arabayı park edip inerken gözlerimi elleriyle kapatıyor ve bana yürümem için komutlar veriyordu.
"Sağ tarafa dön hayatım. Yavaşla çukur var aşkım önünde. Tamam şimdi ayağını kaldır. Hah biraz daha hayatım. Kaldırım var. Şimdi düz ilerliyoruz aşkısı" diye söylenirken bir hayli heycanlanıyordum. Bakalım aklından neler geçiriyordu. Gözlerimi 3'den geriye doğru sayıp açacağını söyledi. "Hazır mısın hayatım"
"Hadi Hasan yaa hazırım aç şu gözümü" diyince "Tamam aşkım açıyorum"
Üüüüüüç , ikiiiiiiiiiiii ve biiiiiiiiiir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bey
ChickLit2oo9'un Ağustos ayında başlayan bir hissin bu denli kuvvetli olucağını Asiye de bilemezdi ki. Sadece hislerini duyabilirken şimdi koca bir aşkın içinde yandığını görücek. Ve bu hissi yaşatan kendi benliğine bir hayli kızarken daha sonra . . ❤