3 günlük ilişki 3 sene olursa . .

80 3 0
                                    

Hasan'ım , Böcükü'm , Nohut Kafa'm .
En önemlisi "KÜÇÜK BEY'İM"
      Zaman. Evet evet zaman bu kadar hızlı akıp gidiyor. Daha düne kadar olmayacak bir hayalin peşinde koşarken şimdi o hayalimle birlikte 3. yılımızı kutluyoruz . .
Her zaman olduğu gibi Hasan yine sürpriz hazırlama peşindeydi. Bunu ister istermez anlıyordum. Bana yalan söylemeyi beceremeyen bir sevgilim olması kadar güzel birşey olamazdı. Yıl dönümümüzü unutması zaten imkansızdı. Hasan'a doğum günümü , yıl dönümümüzü sorsak anında söyler. Tereddüt etmez. Direk 17 Haziran sevdamın doğum günü 1 Ağustos da yıl dönümümüz dediğini duyar gibiyim.
    Telefonumun çalmasıyla kendi kendimle konuşmam yarı da kaldı.
"Efendim sıpa"
"Aşkıımmm , hayatımmmm"
"Eyy Hasan "
"Hayatımın tek aşkı , sevdamm"
"Tamam çocuk tamam anladık. İlla söyletecen ya. Söyle hayatım "
"Hele şükür aşkım. Yarın sabah erkenden uyanıyoruz akşama kadar  birlikteyiz Fadime anneciğimden izin al damadıyla birlikte olcağını söyle tamam mı herbişeyim"
"Yine planlar yapılmış Küçük Bey benim de bi evet demem kalmış"
"Ya aşkım hadi hadi hemen erkenden uyuyayım ki erken kalk yoksa uyanmazsın. Seni çok seviyorum sevdam. Tatlı rüyalar , iyi uykular herşeyim. Muuuaaah. Sabah görüşürüz"
Ve benim de "Bende , sende , tamam " dememle her akşam klasik konuşmamızı yaptıktan sonra uyku moduna giriyoruz.                                                Sabahın 7'sin de arayan Hasan'a sövmemek elde değil ki. Bu kadar erkende aranmaz. Uf bi de her zaman olduğu gibi dolu mesaj atmış. Şarjım da bitmek üzere. Neyse hemen şarj aletini alıp çıkayım. Kapının önünde ağaç olmuştur der demez. Dağınık bir topuzumla , yine taytlarımdan ödün vermeyen ben ve salaş tişörtümle Hasan'ın yanına gidiyorum. Yazık çocuğuma bu hallerime nasıl alıştı bilmiyorum. Ayakkabımı giyerken araması da yok mu anlam veremiyorum.
  Neyse açmadan hemen yanına gidiyim. Şu bağcıklarım yüzünden birgün düşüp kafamı gözümü yaracam da hadi bakalım ne zaman çok merak ediyorum. Vay vaaay bu yakışıklı çocukta kim böyle. Allah'ım nasıl da tatlı olmuş sıpa.
"Öhüm öhüm bileydim bende gelinliğimi giyer gelirdim Küçük Bey. Bu ne şıklık böyle hayrola" der demez. O şımarık , çocuksu halleriyle ayaklarını vurarak yanına gelmesi yok mu Allah'ım beni benden alıyor. Her sabah olduğu gibi yanıma bi öpücük kondurup " günaydın hayatım benim haydi ya vakit gidiyor dalgaya alma da gidelim" der demez arabaya binmemle inmem bir oldu.
    Hasangilin evinin önündeyiz. Sabahın köründe ne işimiz var onların orda. Hay Allah'ım ya ne yapıyor bu çocuk yine. Ellerimi sıkı sıkı tutmasından belli yine benim kızacağım birşey yaptı ki kaçmamı istemiyor. Hep bunu yapardı Hasan. Beni kızdırcak birşey yapsa hemen elimi sıkıca tutardı uyuz çocuk.
    Bismillah. Evlerine doğru gidiyoruz. Acaba bu çocuk beni eve mi atıcak ? Yok artık Asiye 3 sene olmuş. Öyle birşey olsa neden 3 sene beklesin. Saçmaladın yine bi sus. Peki o zaman biz niye evlerine gidiyoruz ya. Uff. Soramıyorum da.
      Zile bastı. Demek ki evde ailesi var.  Yoksa beni ailesiyle mi tanıştırcak. Yok artık daha neler. Olmaz öyle şey ya. Ben bunu 1. yılımızda da söylemiştim daha erken olmaz diye. Sürekli ailesiyle tanıştırmak istemesini anlamıyorum bir türlü. Uf ya bu tipimle mi beni görcekler. Ah Hasan ah. Kapıyı bi kız açtı.
"Asiye abla hoşgeldin." diyen güzel ve sevimli bir kız karşıladı beni. Hasanla hala el eleyiz ve elimi bırakmıyor. Ardından genç ve güzel bir bayan geldi. Hasan'ın ablası yoktu ama kim ki bu bayan der demez.
"Kızım hoşgeldin. Niye kapı da kaldınız oğlum gelsenize" diyen kişi Hasan'ın annesiydi. Evet evet bu kadar genç ve güzel bayan annesiydi. Resmen dilim tutulmuştu. Heycandan konuşamıyordum bile. Uzaktan annesini görmeme rağmen bir an tanıyamadım. Direk mutfağa geçerken masada oturan beyefendi babası ve diğer ufaklık sarılı da kardeşi olmalıydı. Hepsini tanıyor , görmüş olsam da hiç bu kadar yakın olmamıştık. Babasını görür görmez elimi bi hışımla Hasan'ın elinden ayırdım. Kıpkırmızı olmam kimsenin gözünden kaçmamıştı ve çok utanıyorum. Konuşamıyorum , bakamıyorum resmen mala bağladım. Hasan'a sövmelerim kat kat yükselirken annesi Aliye abla "Sonunda oğlumuzu bu kadar değiştiren ve oğlumun aşık olduğu kızla tanışabildik" demesi gülümseme sebep olmuştu. Kibar olması bir yana çok iyi birine benzediği belliydi. Konuşamıyordum. Resmen utancımdan yemek masasına yapışıp kaldım. Ailesi beni daha fazla utandırmamak için kahvaltıya geçtik. Kahvaltıyı Hasan hazırlamıştı. Hem de benim için. Aliye abla yani annesi masa da hep bunu söyledi. Sabahtan kalktığını , herşeyi ayarladığını ve yıl dönümümüzü kutlamayı da unutmadı. Babası Fevzi abi çok efendi biriydi. Sarı ufaklık Hakan tam fırlamaydı. Ortamı neşelendiren o ve küçük şirin kız Melikeydi. Sohbetleri bir o kadar güzel olmasına rağmen hala utangaçlığımı üstümden atamıyordum.
    Herkes farkında ve bu yüzden hep birlikte evden yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Belli ki beni daha fazla sıkmak istemediler. Çok düşenceli bir ailesi vardı. Babası ve Hakan işe , annesi ve Melike de dışarıya dolaşmaya çıkarken annesi beni çok sevdiğini ve tekrardan evlerine beklediğini söyledi.
    Kendi ev sahiplerini ben el kızı olarak  uğurladıktan sonra Hasanla didişme sırasına gelirken beyefendi hemen gözlerimi kapatarak beni odasına doğru götürürken yerlerde birşeyler vardı ve çorabıma yapışıyordu. Bir an da gözlerimi açtı ve her yer güllerle doluydu. Her yerde güller vardı. Ve ufak notları da unutmamıştı ve tabi ki mumları da. Karşı da kocaman birşey vardı. Koca bir paket. Hem de boyum kadardı. Hemen koşarak onu açmaya gittim. Ve içinden kocaman bir ayı çıktı. Öyle büyüktü ki resmen ayı beni kucağına almış gibi gözüküyordu. Ve Hasan'ın arkamdan sımsıkı sarılarak kulağıma "3. Yılımız kutlu olsun hayatım. Nice 33333333 yıllara. Seni çok seviyorum " demesiyle arkamı döndüm. Ona sarılcakken bir an da ayağıma doğru eğildi. Elinde bir kırmızı kutu ve içinde  . . .
2 tane yüzük onlar ? Ne bu ? Allah'ım onlar yüzük mü ? Hangi şoku atlatıyım derken üst üste şok yaşıyordum. Elimi tutup yüzük parmağıma yüzüğü yerleşti. Ve cuk diye oturdu yüzük. Sonra kendi parmağına taktı ve asla çıkarmayacağına dair söz verdi. Galiba sarılcam evet evet bu kez tutamicam kendimi sarılcam sımsıkı demeye kalmadan Hasan öyle bi kollarının arasına aldı ki beni zaman dursun ve biz hep böyle kalalım dedim . .

Küçük BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin