Söylenmelerim bir türlü bitmiyordu. Ardı ardına gelen hayal kırıklarım saç kırıklarımdan bir hayli daha fazlaydı. O benim 1 seneye yakın , uzaktan baktığım çocuktu. İsmini bile kabul edemediğim bir yabancıyla şimdi nasıl buluşurdum ki.
Kimdi o ?
Benim neyimdi ki ?
Kafamın içindeki sorular bitmek bilmiyordu. Adeta harflerin içinde kayboluyordu benliğim. A harfinin yakın olması birşeyi değiştirmiyordu ki bir o kadar uzak olan z harfine ne demeliydim. Tutamıyordum onları. Kafam da birleştirip kelime haline getiremiyordum.
Yatağıma uzandım. Ellerimi başımın altına koyup beyaz tavanımızın bir o kadar griye dönüştüğünü görüp babama içleniyorum. Işığı söndürmediğimi fark eden annem odaya giriyor. Gece lambamı yakıp ışığı söndürürken tekrar yanıma geliyordu. Hafifçe bana doğru eğilip ;
"Allah'ım rahatlık versin deli kızım" diyerek başıma ufak tebessümünü kondurup gidiyordu.
Kızına birşeyler olduğunu fark ediyordu. Ama dile getirmiyordu sanki. Uykuya aşık olan kızının bu saate kadar uyumadığı gözüne batmış olmalı ki hala odalarının ışığı yanıyordu. Babamla konuşuyordu buna adım gibi emindim ama dinlememek için kulaklığı takıp son ses müzik dinlemeyi tercih ediyordum.
Kulaklığımı biri asılıyordu. Asılıyordu ama kulaklığım resmen benimle bütünleşmişti. Tekini çıkarmaya başaran annemin sesiyle uyanıyordum.
"Şu uykuya verdiğin değeri bir de derslerine versen çok iyi olcak. Okuldan kağıt gelmiş yine. Devamsızlık her zaman olduğu gibi almış başını gitmiş Asiye Hanım" der demez başıma yorganı çekme hızım rekorlar kitabına girerdi. Hala birşeyler diyor hatta demekle kalmıyor azarlama yoluna girip terliğini çıkarmaya hazırlanıyordu. Ne ara uyumuştum. Ne ara sabah olmuştu farkında bile değildim.
Yorganı ayağımın yardımıyla üstümden atıp kahvaltıya oturuyordum. Babamın elinde devamsızlık kağıdımla beni bekliyordu. Yanına oturuyorum. Ve bana bakıyordu. Hissediyordum bunu. Gözleriyle resmen bana kızıyordu. Başımı dahi kaldıramıyordum. Annemin onca sözüne rağmen babamın bir bakışı bizi dize getirmeye yetiyordu. Suskunluğumu babamdan aldığım kesindi. Susuyordum. Ablamlarım gülmemek için kendilerini zor tutuyorken Yasemin ablam kaş göz işareti yapıyordu.
Belliydi. Yine o çocuk mesaj atmıştı. Kahvaltımı yapıp hemen bilgisayar başına oturuyorum. Ve ardı ardına gelen mesajları teker teker okuyorum.
"Asie orda mısn?
Cevap wersne bana. :D
Yarın blusalım tamm mı ? Tatlı kız iyi qceler , sabah qrüşürz. :P
qnaydın tatlı kızzzzzzzz. :D
Blsuyoruz demi ? :P
Çwrimdsı olmdıqını bliyrum cewp wersne. "
Bu kelimelerin sesli harflerine ne olmuş ya. Yarım saattir ne yazdığını okumaya çalışıyorum. Bu çocuktan iyice soğuyorum.
Uff . .
Cevap versem mi ? Hayır ya niye vercem ki. Vermemeliyim.
Ya da veriyim ya sonuçta ona karşı birşeyler hissediyorum.
Ya benimle birlikte onca kıza böyle şeyler yazıyorsa , ya sevgilisi varsa bende yedeksem. O zaman onun ağzını burnunu kırarım. Evet ilk defa bir oğlanı döverek madalya bile alabilirim belki. Uff . .
Şu kendi iç sesimle konuşmalarımdan ne zaman kurtulcam ben ya.
"Hasan İbişoğlu oturum açtı." evet birşeyler yazmalıydım ki yine o yazdı o anlamsız kelimeriyle . .
" Asieeee :D haydi bulsyrz hemn hazrlan :P srkli dibnde olan o sarsn kızı qtrme yannda yalnz bulaslm ha bu arada her zmn oturduqnz cimlrde seni bekliyrm. Muuuuuaaaah :*"
Neee ?
Neeee diyor bu çocuk ya.
Yanımda ki sarışın kız ?
Her zaman oturduğumuz çimler ?
Bu ne demek oluyordu. Bu çocukta herşeyin farkında mıydı ?
Hayır hayır.
Olamaz bu demi. Hayır ya olamaz tabi. Öyle birşey olsa biz nasıl farketmedik onu. O zaman nerden biliyor Alimeyle her zaman ki oturduğumuz çimleri. Ya delircem. Ne demek bunlar ? Hemen hazırlanmalıyım. Bunların cevabı o çocuktaydı. Kendimle kavga etmeyi bırakıp onun yanına gitmeliydim. Bu bizim ilk buluşmamız olucaktı. İlk kez yüz yüze konuşcaktık. Belki de . .
Neyse sus iç sesim sus. Ne olur 1 kere de sus. Bana yardımcı ol. Ne giyinmeliyim ?
Her zaman ki spor halim ?
Yok yok çok önemsiz olur.
O zaman mavilerim ?
Hayır hayır çok özenilmiş olur.
O olmaz bu olmaz. Peki ne olur ya. Tamam ya susun. İç sesim , kafa sesim hepiniz susun. Koyu renk dar pantolonumu , siyah tişörtümü de giydim mi tamamdır. Makyaj ? Saç ?
Size susun demiştim. Duymuyorum sizi. Duy-mu-yo-rum . .
Gayet iyiyim böyle. Ama çok heycanlıyım. Allah'ım resmen titriyorum. Hadi bi cesaret ayakkabımı giymeliyim. Hadi Asiye hadi.
Ohh ! Tamamdır. Haydiiii bismillah.
Yavaş adımlarla ilerliyorum. İlk defa yavaş yavaş yürüyorum. Kafam karşıda ve bir o kadar sallanan ellerimi sabitleştirmeye çalışıyorum. Ve o duvar. Her zaman ona baktığım o köşe. O yokuş ve o çimenler. Evet onu görüyordum. Trafonun oraya oturmuş. Buraya doğru bakıyor.
Kalbim . .
Kalbime ne oluyor ? Bu nasıl atmak böyle. Durmadan hızlı hızlı atmakta neyin nesi ? Kendine gel. Sus. Ne olur. Şimdi olmaz. Olamaz.
Ellerim . .
Ellerim neden bu kadar terledi. Niçin titremeye başladınız. Lütfen durun sizde olmaz. Şimdi olmaz. Sırası değil.
Ama organlarım artık beni dinlemiyordu. Ona yaklaştıkça kalp atışımı boğazım da hissediyorum. Vücudum ter boşalımı yaşıyor. Dilim damağım kuruyor. Galiba kısmi felç geçiyorum. Sol tarafımı hissedemiyorum.
Ayağım . .
Ayağıma ne oldu ? Adım atışını hissedemiyorum. Nasıl yürüyorum anlamıyorum. Ne oluyor Allah'ım bana yardım et ne olur. Kendimi ona bakarak buluyorum. Ne ara onun yanına gelmiştim. Neden ayakta duruyorum ?
Niye oturmuyorum ?
Evet evet galiba kısmi felçten sonra tümden kendimi kaybetmiştim. Ve bir sesle kendime geldim.
"Otursana. Niye ayakta bekliyorsun?"
diyen o çocuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bey
Chick-Lit2oo9'un Ağustos ayında başlayan bir hissin bu denli kuvvetli olucağını Asiye de bilemezdi ki. Sadece hislerini duyabilirken şimdi koca bir aşkın içinde yandığını görücek. Ve bu hissi yaşatan kendi benliğine bir hayli kızarken daha sonra . . ❤