Sevgili mi olduk biz şimdi . .

212 4 0
                                    

    Daha düne kadar uzaklardan baktığım Hasan'a şimdi bir o kadar yakınken hala neden uzağım. Neden ellerimi tutmasına izin veremiyorum ? Neden onunla her sevgilinin yaptığı gibi sarmaş dolaş gezemiyoruz ? Neden neden . .
    Bu soruların cevabı cadı Asiye de saklıydı. Kalbine ah bi söz geçirebilse herşey güzel olucak ama sürekli onu bir köşeye atıp mantığıyla hakeret ediyordu.  Bu durumdan sıyrıyıp Hasan'a 'evet' demesi gerekiyordu. Ama bir türlü cesaret edemiyordu. Hasanla yüz yüze buluşacaklardı. İlk defa buluşmaya erken gelen Asiye olmuştu. Ve gayet soğuk kanlılıkla Hasan'ı bekliyordu. Hasan hemen gelmişti. Yanına oturup.
"Asiyee içimde bir boşluk oluştu. Yarın sabah arkadaşlarla tatile gidicez. 1 hafta orda kafa dağıtalım dedik. Sana da haber vermek istedim. Meraklanacağını bildiğim için tekrardan numaramı yazıyorum" derken hızlıca elimde ki tuşlu telefonumu aldı. Ve numarasını yazarak kendine boş bir mesaj attı. "Bundan sonra burdan konuşuyoruz küçük hanım. Son kez teklifimi yineliyorum.
" 3. kez soruyorum. Lütfen hayır demeden son kez düşün.
BENİMLE ÇIKAR MISIN ?
1 hafta burda olamicam. Malum tatile gidiyoruz. O arada iyi düşün , karar ver lütfen.
    Sessizliğimi bozamıyorum. Aslında ben buraya artık onunla görüşmek istemeyeceğimin konuşmasını defalarca evde tekrar etmişken , Hasan'ın karşısında gıkımı çıkaramıyorum. Hadi Asiye hadi konuşsana kızım dilin mi tutuldu diyen iç seslerim resmen benimle kavga etmeye başlamış ve bende onlara katılıp Hasan'ı unutmuştum. Kendi iç dünyamda ki savaşı bir türlü yenemiyorum. Kalbim başka mantığım başka telden konuşup duruyor. Hasan'ın kolumu tutmasıyla ilkildim.
"Biraz yürüyelim mi? "
"Olur" diyerek Meram'a doğru yürümeye başladık. Ona o kadar alışmışım yarın göremicek olmam içimi daha da karartıyordu. Hasan da bana bakarak " Yarın seninle buluşamicaz. Ve tam şurama bi öküz oturmuş sanki. O kadar alıştım ki sana ayrılmak zor geliyor " dediği an da baka kaldım yüzüne. Bu çocuk iç sesimi duyuyor olabilir mi ki. Aynı şeyleri hissedip aynı şeyleri mi düşünüyorduk çok garipti. Sanki yıllar önceden birbirimizi tanıyormuşuz gibi hissetmem bir hayli daha garipti. Hasanla birlikteyken zaman çok hızlı hareket ediyor ve bu benim sinirimi çok bozuyor. Eve yaklaştık. Beni bırakırken vedalaştık.
    Elim , ayağım birden buz kesildi. Nefes alış verişlerim bir an da yavaşlamaya başladı. İç sesim ilk defa benimle konuşmuyordu. Bu hallerim beni korkutsa da arkama dönmeme engel olamıyordum. Ona son kez de olsa bakmalıydım ki o zaten öylece durmuş beni izliyordu. Geri döndüm. Yanına doğru gidiyorken o da bana yaklaştı ve o dolgun dudaklarından
         "Seni seviyorum Asiye" demesiyle kalp atışlarım birden hızlanmaya ve iç sesim atağa geçmişti. Evet ya evet Hasan beni seviyordu. Beniiii. Allah'ım boynuna atlamamak için kendimi çok zor tutuyorum. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum "Bende seni seviyorum Hasan" demek istiyorum hem de çok derken mantığım araya girmesi olmazsa olmazımdı zaten.
Kes Asiye kendine gel.
Sakın öyle birşey demiyorsun.
Sus. Arkanı dön ve git.
Yürüüü.
Diyen cadı Asiye'yi dinlemeden. "Allah'a emanet ol" dememle Hasan'ın yanından uzaklaşıyordum. Arkadamdan bir ses
"Senin de beni sevdiğini biliyordum. Yaşasın ya. Asiye beni seviyor. Koca Konya duyyyy duuuuy Asiye Hasan'ı seviyormuş" diye sokağı inletirken tekrar yanına koşarak elimle ağzını kapattım. Gözleri. Evet gözlerine baktıkça kendini kaybediyordum. Bir an olsun bana bakmaktan vazgeçmiyordu. Ben ise hemen başımı eğiyordum. " Naptığını sanıyorsun sen ya. Bağırma sokak ortasında. Komşular duyacak" derken elimi ağzından yavaşca çekiyordu. Elleri çok sıcaktı. Ellerimiz bağlanmıştı. Elimi elinden çekemiyordum. Gidiceğimi bildiğinden çok sıkı tutuyordu. Gözlerime bakarak " sen bana seni seviyorum diyemesen de bunu bana bakarak belli ediyorsun. Gözlerinden anlıyorum Asiye bunu" demesiyle kıpkırmızı olmama engel olamıyordum. Çok utanıyordum. Hasan ise direk herşeyi pat pat yüzüme diye biliyordu. Konuyu değiştirerek "Arkamdan bağırma lütfen. Eve geç kalıyorum " diyerek kaç kez gidemediğim yoldan gitmeye çalışırken elimi kaldırıp "Kimseyle kavga etme Böcü" dememle kahkaha atışını burdan duyabiliyordum. "Sen iste Asiye sultanım" deyip benim de gülmemi sağlıyordu. Sıpa ya beni güldürmeyi çok iyi biliyordu. Evin tam kapısından adımımı atarken telefonum titredi. Ekranımda "Sevgilim" yazan birinden bir mesaj gelmişti. Sevgilim ?
Benim sevgilim var ve benim haberim şimdi oluyor öyle mi ? Vay be ne ara sevgili yapmışım ben yahu derken mesajı okuyordum.
"Cnm naptn ewe qrdin mi? :D " mesajını okuyunca Hasan olduğunu anlamıştım. Şu üçkâğıtçıya bakar mısın ya bir de kendisini sevgilim diye kaydetmiş. Pislik. Uyuz ya. Cidden uyuz. Soğuk ve kısa bir mesajla. "Evet" yazıp yolladım. Ve mesajlaşmaya başladık. Her gittiği yeri bana rapor ediyordu. Ve bu hoşuma gidiyordu.
"Kuzm Akyokstan qidiyruz.
Canm mola wrdik.
Kzucuuum warmk üzeryz." diye mesajlarını okudukça gülmelerime engel olamıyordum. Yokluğunu hissettirmiyordu bana. Her dakika başı mesaj atıp arıyordu. Ama ben hiç telefonu açamıyordum. 3-4 gün telefon da konuşmaya devam ettik derken geleceği günü bir hafta daha ertlediğini söyleyince mesajlarına cevap veresim gelmiyordu. Kısa kısa konuşup geçiştiriyordum. Daha sonra "şarjım bitmek üzere napıyorsun , nerdesin " mesajını okuyunca heyheylerim geldiğinden "yürüyüşe çıktım Meram'a doğru gidiyorum" mesajını attığım halde hala cevap gelmemişti. 1 hafta boyunca anında mesajlarıma cevap verirken şimdi neden cevap vermiyordu ki. Pislik işte yarı çıplak bi yere giderse olucağı buydu. Ordan bir kız bulmuştur onunla vakit geçiriyordur. Sende burda hala ondan mesaj bekle Asiye aferin salak diyen iç sesime hak veriyordum. Adımlarımı hızlandırıyordum ve müziği de son ses açıp koşmaya hazırlanıyordum ki aptalın biri arabayı önüme kırmasıyla ödüm bokuma karıştı. Abaza topluluğu resmen eşkıya gibi önümü kesmişlerdi. Kulaklığımı çıkarıp "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz ya. Az daha beni o iğrenç arabanızın altına alıcaktınız. Organlarımı yol ortasından toplamakla kalmaz. Hemen polislerin gelmesiyle yakalanır ve ailemgil sizden şikayetçi olarak bu yaşta 4 duvar arasında çürüyüp giderdiniz. Onunla kalmaz babam biricik Asiyesini kaybettiğinden arkadaşlarını üstünüze salar mapushanede şişlenmiş haberleriyle gündeme oturursunuz.  Abazalar. İnsan olan adam akıllı sürür şu arabayı hayvan topluluğu" dedikten sonra elindeki paketle Hasan çıkıyordu. O kadar lafı Hasan'a söylediğim için kendimi yerin kat kat dibine soksam yinede bu utangacım geçmezdi. Ben onların olduğunu nerden bilebilirdim ki. Hem bana daha 1 hafta daha kalıcağını söylemişti. Ben yani uf Allah'ım yüzüne bakamıyorum. Hasan'ın kahkasıyla bir an başımı kaldırıp ona baktığım da "işte seni bu yüzden çok seviyorum be kızım. İşte bu yüzden çok farklısın sen. Sana sürpriz yapıyım dedim" ama bana da baya sürpriz oldu derken elindeki paketini bana verdi. Bana Alanyadan hediye almıştı. Düşenceli çocuk ya. Arkadaşlarına el işareti yaparak "siz gidin ben sevgilimle yürüyerek gelcem" dediğinde hemen ona dönerek ;
"noluyor ya ne sevgilisi  sen benim sevgilim falan değilsin. Bi haddini bil. Seslenmiyorum diye tepeme çıktın. Hem bu ne senden bana hediye al diyen oldu mu hem o arabayı önüme kesmek de neyin nesi. Herkes bize bakıyor farkında mısın sen ya ' diyerek hediyesini önüne atıp yürümeme devam ettim. Arkama bakmadan hızlıca ilerliyordum. Yine aynısını yaparak
"Ey koca Konya duy sesimi. Ben bu kıza sırılsıklam aşık oldum hem de öyle böyle değil seviyorum uleeyn" de ne ?
Kro. Kaba ya. Öküz.
Hemen yanına koşararak susturmaya çalıştım ama engel oluyordu. Ellerimi tutuyordu.
"Seviyorum Asiye seni hem de çok işte daha çok kalıcaktık Alanya'da ama ben senin gül yüzüne hasret kaldım. Erkenden döndük. Anlasana seni çok seviyorum" diye bağırmaya devam ediyordu. Sustura bilene aşk olsun ya. En sonunda ellerimi kaçırarak ellerinden ağzını kapattım.
"Hasan lütfen sus. Herkes bize bakıyor. Rezil olduk. Tamam yürüyelim beraber ama yeter ki bağırma lütfen ya beni seviyorsan" demek ne Asiye ? Ne saçmalıyorsun sen ya iyice kaptırıyorsun bu çocuğa kendini. Kendine gel hemen diyerek elimi ağzından çektim. Eve doğru yürümeye başladım. Arkadamdan sessiz sessiz geliyordu. Arkamı dönüp baktığımda ağlamaklı çocuk gibi duruşuna gülmemek elde değildi. Güldüğümü görür görmez soluğu yanımda aldı. Eve doğru birlikte yürürken. Tekrar aldığı hediyeyi bana verdi. "Al lütfen. Sana ufak bi hediye aldım. Suç mu ?" bu der demez hediyeyi elime tutuşturdu. Sonra "senin bu tripli , kızgın hallerini bile çok özlemişim" deyince elim birden bire kalkıp şakayla karşılık "Hasan ya" diyerek omzuna vurdum. Ben napıyorum ? O neydi şimdi ? Cilve yapar gibi. Asiye. Ne yapıyorsun sen ya diye iç sesimle tartışırken Hasan'ın bir an da oflayıp puflamasıyla "Ne oluyor? "
"Sen omzuma vurunca canım yandı. Tatilde çok yanmışız" deyince acımaklı bir yüzü ifademle "afedersin" dedim. Gülerek "istersen tekrardan vurabilirsin ilk defa bana dokunuyorsun bu çok hoşuma gitti" diyen sapık Hasan'a öyle boş boş baktım. Trafonun oraya geldiğimizi farkedince "cevabını alabilir miyim" deyince anlamıyor gibi yaparak "soru sormadın ki neyin cevabını bekliyorsun?" deyince bana " Çıkma teklifimin cevabı" deyince daha fazla anlamamazlığa vuramadım. "Asiyeeee ne diyorsun?" dediğinde
"EVET" dedim bir an da. Ağzımdan öyle çıktı. Yani istemeden olmuştu. Hasan ise "Ya Asiye hayır deme hemen o kadar zaman beraber takıldık. Bari onların hatrına bir daha düşün" dedi. Evet diyorum çocuk hala hayır deme bana diyordu. Galiba ne dediğimi anlamadı diyerek ikince kez tekrarladım. "Evet Hasan diyorum evet evet seninle çıkarım diyorum ne hayır demesinden bahsediyorsun ?" dediğim de "evet mi diyorsun sen şimdi " der demez beni birden bire kucağına aldı. Etrafında çevirerek "Biz şimdi seninle sevgiliyiz öyle mi?" diyerek söylenip duruyor. Ve başımın dönmesine sebep oluyordu. "Hasan kusucam indir beni " diye bağırırken "ne oldu iyi misin? Su alıp geliyim mi hemen ne oldu bir an da " diye telaşlandığını görünce "beni döndürdüğün için midem bulandı o yüzden telaşlanma iyiyim" dedim. Ama telaşlanıyordu benim için bir hayli. Oturttu kaldırıma. Ellerimi tuturak o da ayağımın ucuna çömeldi. "İyi misin , nasıl oldun" diye bitmek bilmeyen sorularla beni boğuyordu. "İyiyim tamam birşeyim yok" diyerek ayağa kalktım. Eve doğru yavaş yavaş yürürken arkamdan geliyordu. Gür bir sesle "Nereye geliyorsun" dedim.
"Eve girdiğini görüyüm geri gidicem pek iyi değilsin" diyen Hasan'a bakarak "tamam git hadi mahalledikiler görücek" dedim o da köşeye pusu kurarak "tamam tamam haydi saklandım kimse görmez beni" dediğinde gülmeye başladım. Eve girene kadar beni izledi. Sonra apartmandan bakarak mahallenin önünden geçiyordu. Evimizi öğreniyordu kerata. Eve girer girmez uyuyakalmışım. Dolu mesaj sesleriyle uyanıyorum. Hasan. Yine her zaman olduğu gibi mesaj atmış hatta kaç kere aramıştı.Manyak mı ne bu çocuk ya o kadar da aranmaz ki. Teker teker mesajlarını okurken en son attığı mesajı gözüme takıldı. "Balkona çıkar mısın?" da ne demek ? Allah'ım odamın balkonuna mı gelmiş Hasan hemen yerimden kalkıp balkona çıkmam bir oldu. Elinde hediye paketiyle bana bakıyordu. Etrafı baykuş edasında süzerek sessiz bir şekilde "ne işin var burda senin ya" demeye kalmadan "onca mesajıma cevap vermeyince merak ettim. O yüzden burda seni bekliyordum" Bekliyordum? Ne yani kaç saattir burda beni beklemişti ki. Hemen gitmesi gerekiyor burdan biri görcek ya. Uff Hasan uf. Elindeki paketi bana vererek "iyisin iyi maşallah yine sinirli bakışını attığına göre turp gibisin" diyerek yavaş yavaş uzaklaşmasını el işareti yaparak yolladım. Hemen içeri girip poşeti açıyorum.
Hediye paketinin üstünde bir nota baka kaldım.

Küçük BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin