Asker Yolcusu Kalmasın . .

234 3 0
                                    

Asker evinden çıkmayalım. Bütün mahallenin ortasında oynamayalım. Meram'dan Akyokuş'a kadar konvoy yapmayalım. Caddenin ortasında yolu kapatıp askerimle karşılıklı oynamayalım. Havai fişekler patlamasın. Akyokuşta vedalaşma anı olmasın. Askerim , benimle vedalaşmaya gelmesin. Ve arkadaşlarının eşliğinde konvoy yaparak gitmesin . .
Gitme Askerim . .
Sabah erkenden uyandıran Hasan'ıma bugün sövemiyorum bile. Çünkü uyuyamadım. Hasanla birlikte evlerine doğru gidiyoruz gitmesine ama bende ki seni nasıl yolcu edicem bilmiyorum. Kapıların önüne geldik. Arabanın kapıları yine kitlendiğine göre ağlamaklı konuşmayı yapcak bizimkisi. Bana doğru döndü. Ellerimi ellerinin arasına alarak
"Kadınım , ilk defa birbirimizden bu kadar uzak olucaz. Sesini , bakışını , kokunu herşeyini ayrı ayrı özlicem. En önemlisi senin gül yüzüne hasret kalicam. Ağlama hayatım lütfen. Ben sana dayanamıyorum böyle yaparsan daha kötü olurum ben. Gel şu yamacıma. Senin tek bir gözyaşına ben dünyaları yakarım birtanem. Seni çok seviyorum. İyi ki varsın. Beni bekle hayatım. Yokluğuma sakın alışma aşkım ben bir an önce evlenelim diye gidiyorum askere. Mmmmuaaah asker yarenim benim" diyerek evlerine giriyoruz. Aliye ablanın ailesi , Fevzi abinin ailesiyle kahvaltı yapıyoruz. Ardından sülale boyu olarak herkes yavaştan gelmeye başladı. Yemekler yapıldı. Bizim asker evi olduğunu belli etmek için bahçeye kocaman bi bayrak astık. Herkes yavaş yavaş gelirken dokunsalar ağlamaklı modundan bir türlü çıkamıyorum. Bütün sülalenin içine böyle girmem bir hayli garip olsada herkes "Gelin kızımız Asiye" diye beni biliyorlarmış bile. Hepsi çok cana yakındı. Hasan'ın halasından tutup , teyzesine , yengelerine , amca , dayı hepsi benimle ayrı ayrı iyi dilekleriyle teselli ettiler. O kadar iyiydi ki hepsi en önemlisi de Aliye abla çok başkaydı. Kendi kızı gibi seviyordu beni. Ayağıma çorap , üsteme ceket herşeyimle ilgileniyordu. Resmen bütün odalar dolup taşıyordu. Son olarak Hasan'ımın arkadaş tayfası geldi ve bir hayli kalabalık. Ayakkabılar resmen apartman kapısına kadar uzanıyordu. O kadar kalabalıktı ki sofralar yavaştan kurulmaya başlandı. Akşam yaklaştıkça içimde ki bu anlayamadığım sızı dışarıya sızmaya başladı. Artık gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Askerimle sofraya oturup son asker yemeğini yiyoruz yemesine ama ne benim boğazımdan ne de Hasan'ımın boğazından geçiyordu. Saatler yaklaştıkça Hasan da oluşan bu hüzün beni daha beter bir hale sürüklüyordu. Askerimin sırtına bayrağımızı bağlandıktan sonra dışarda ki havai fişekler eşliğinde kapının önüne çıktık. Herkes kapının önünde son ses müzik açarak oynamaya başladılar. Ardından konvoy için arabalara dolaştık. Konvoy arabasında da kocaman bayrağımızla yola koyulduk. Kornolar , müzikler susmuyordu. Kameraya alınan konvoyumuz , durmadan çekilen resimlerimizden sonra caddenin önünü kapatan arkadaşlarıyla tekrar oynamaya başladılar. Meram resmen inliyordu. Herkes bize bakıyordu ama kimsenin umrunda değildi ki. Akyokuş'a doğru geldiğimizde tekrar durduk. Bu sefer koca bi yuvarlağın içinde askerimle beni oynarken buluyorum kendimi. Ağlamaklı bir yandan oynamayı bilmeyen ben şuan kimseye aldırış etmeden oynuyordum. Saat ilerliyordu. Ve arkadaşları tekrar konvoy eşliğinde askerimi Isparta'ya götürcekti. Veda zamanı geldi. Askerim herkesle teker teker vedalaşıp helallik istiyordu. Sıra bana gelmiyordu çünkü beni en sona saklamıştı. Bu daha kötüydü. Buna nasıl dayancam ben. Artık resmen ağlıyorum. Gözümden düşen damlalara engel olamıyorum. Ve Hasan bana doğru geliyor ama ben hep birilerinin arkasına saklanıyordum. Vedalaşmak istemiyorum. Buna halim yoktu ama bir an da herkesin ortasında Hasan'ın kollarında buldum kendimi. Öylece kalakaldık. Benim hıçkırıklı sesim dışarda sanki yankı yapıyordu. Öyle ağlıyordum ki Hasan'ın sımsıkı sarılmasıyla iç çeke çeke devam ettim ağlamama. Kimse ayırmıyor bizi hepsi bize bakıyordu ama gitme vakti gelmişti. Kendimden zor bela Hasandan ayırdım. Arkadaşlarıyla arabaya doğru giderken tekrar dönüp koşarak
"Sarıldı. Hem de bu sefer benim bile ondan ayrılmaya niyetim yoktu. Hasan bir yandan ben bir yandan yine zırlamaya başladık. Bu sefer Hasan da engel olamıyordu kendisine. Öylece sarılı kaldık. İkimizde birbirimizden kopamıyorduk. Hasan'ı arkadaşları beni de yengeleri zor ayırdı. Öylece arkasından hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim ama bu sefer daha hiddetliydi. Hasan'ım , herşeyim arabaya bindi ve Isparta yolunu tuttular."

Seni çok seviyorum askerim. Yolun açık olsun. Sağ salim git gel. Allah'a emanetsin. Seni beklicem. Senin yokluğuna alışmicam asla. Seni herşeyden çok seviyorum Askerim . .

Küçük BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin