Usul usul yaklaşarak yan tarafına oturdum. Başım her zaman ki gibi yeri incelemekte , ellerim üstümü düzeltmekte ve ayaklarımı bir çocuk edasında sallıyordum. Yine vücudum istem dışı hormonlar salgılamaya devam ediyordu. Ellerim terliyor. Kalp atışlarım bir hayli çıkacakmış gibi çarpmaya devam etmekle kalmıyor resmen boğazımdan çıkıcak diye tedirgin bir şekilde popomu sabitlemeye çalışıyordum. Heycanım yine doruklardaydı. Bu halimi dışardan biri görse anlayabilirdi ki o çocuk çoktan farketmişti ve bana dönerek ;
"İstersen yürüyelim" diyerek kibarlık ediyordu. Bir o kadar tatlı ses tonuna cevap dahi veremeden ayağa kalkıp hafifçe başımı önüme eğerek "olur" demenin sessiz yolunu seçmiştim. Ayağa kalktı. Boyu 1.7o ha vardı ha yoktu. Kilosu boyuyla bir o kadar orantılı olmalıydı ki ne zayıf ne kiloluydu. Saçlarını bir özenli yapmış olmalıydı ki bakımlı ve bir o kadar uğraşılmışa benziyordu. Yine düşük bir pantolon giyerek ona uygun bir kemer takmıştı. Üstünde dar bir badi vücut hatlarını belli ediyorken onu süzdüğümün farkına varmış gibi kendine güvenerek cebinde ki sigara paketini çıkartıp "alır mısın" demesiyle beni kendine bir o kadar hayran bırakırken bir o kadar da soğutma hızına hayranlıkla bakıyordum. Sert bir şekilde başımı iki yana sallarken "mahsuru yoksa içebilir miyim ? " diye izin istemenin en kibar yolu olucaktı ki yüzümde oluşan gülümsemeyi fark edip sigarasını yaktı. Ve bir an da kendini tanıtmaya başladı.
"Adım Hasan. Arkadaşlarım bana 'Böcü' lakabını takmışlardı. Ve okulda öyle bilinirim. Teknik Lisede okuyorum vs. " dedikten sonra tekrar sigarasını o dolgulu dudaklarının arasına alıp çektikten sonra "senin çıktığın var mı ? " diye soru sorması beni bi hayli şaşırtmıştı. İsmimi dahi sormadan hemen neden biriyle çıkıp çıkmadığımı soruyordu ki. Bu acelesi de neydi ? İçimde cümlelerimi tartıp biçmekten ziyade 'Böcü' lakabına takılı kalmıştım bi kere. Komik olan lakabına gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Onun uslubuyla karşılık vermeye çalışıyordum.
"Adım Asiye. Arkadaşlarımın arasında da Asiy . . " bile diyemeden sözümü kesip ;
"Arkadaşların arasında da isminle hitap ediliyorsun. Sürekli o sarışın arkadaşınla birliktesin ve galiba bu arkadaşında senin kardeşinden öte biri.Mavi rengine bir o kadar hasta olurken siyah renginden de ödün vermiyorsun. Kız Meslekte okuyorsun. Öğlen gidip akşam geliyorsun. Yürümeyi bir hayli sevdiğinden hep erkenden otobüsten iniyorsun. Bir o kadar hiperaktif olmana rağmen beni gördüğünde yüzüme dahi bakamayıp susuyorsun. Çok neşelisin. Hiçbir şeyi takmıyorsun biraz asi yapın olsa da bu seni daha güzel yapıyor. Erkeklere karşı bi o kadar sertsin ve yanında bu zamana kadar erkek görememin sebebi bu olmalıydı. Ve son olarak da çok hızlı yürüyorsun. Sana yetişemiyorum bir türlü" derken ikimizin yüzünde de o gülümseme vardı.
Biraz meraklı biraz da halinden hoşnut bir tebessümdü bu. Benim hakkımda bu kadar şeyi nasıl biliyordu ki. Aslında ben onu takip ettiğimi düşünürken o mu beni takip ediyordu. Tekrardan sözlerine devam ederek " galiba sevgilin yok ve bu durum da benimle olma olasılığın ne kadar " dediğinde hiç konuşamadım. Sadece "eve gitmem lazım" deyip yanından ayrılıyordum. Hızlıca yürümeye başlamıştım ki "yarın yine seni bekliyorum burada" demesiyle daha da hızlanmıştı adımlarım. Kendimi eve zor atmıştım. Yüzümde ki o gülümse bir türlü geçmiyordu. Sanki onun bana verdiği bir hediyeydi bu. Anlam veremiyordum kendime. Bana
göre yanlışlarla dolu bu insana karşı
nasıl hala birşeyler hissebiliyordum ki.
Bilgisayar başına oturdum. Biraz internette dolanmak kafamı dağıtabilirdi. Otomatik bağlanan Facebook'dan bir mesaj geldi. Hasandı bu. Daha yeni ayrıldığım çocuk bana mesaj atmıştı. "Çok tatlısın. Bir o kdar frklı ve utnqçsın. Bu halin hsma qdiyor " mu yazıyordu orda ?
Tekrar tane tane okuduktan sonra tekrar bir mesaj daha "neden yanmda konsmyorsun , yüzme dahi bakmyrsn" dediğinde ellerimi her zaman olduğu klavyenin üstüne koyuyorum ve yine parmaklarım söz dinlemeyen çocuk gibi kafasına göre hareket ediyordu.
" Senlik bir durum değil. Ben pek tanımadığım insanlarla konuşamıyorum. Utanıyorum. " mesajını atmıştım. Yarım kalmış bir cümleydi. Sanki üç nokta koysam hadi devamını da sen tamamla diyecektim. Tekrar bir mesaj geldi.
"Zmnla tnyacksn ve blki de çok swceksn beni :D dha da sewp sewqilde olablrz :P " mesajını okuduğum da içimde cadı Asiye tekrar kendini göstermeye başlıyordu.
Ukalaaaa.
Kendini beğenmiş.
Ya sen kimsin ki seninle sevgili olcam ben be.
Şuna bak sanki çok yakışıklı da.
Tipsiz.
Sümsük suratlı.
Der demez titreşim göndermesiyle iç dünyamdan sıyrılıp gerçek dünyaya dönmüştüm. Kendi kendine soruyor ve kendi kendine cevaplıyordu. Bende arada kendimi belli etmek amacıyla gülücük yolluyordum. Bi süreden sonra sohbete eşlik etmeye başlamıştım ki beraber ortak noktalarımız bile vardı. Okulla , onunda bir alakası yokmuş. Ve sürekli hocalarına diklenirmiş. Fazla arkadaşı olmasına rağmen dosttum dediği insalar beş parmağını geçmezmiş. O da çok hareketli ve bir o kadar neşeliymiş. Az da olsa olumlu ya da olumsuz bazı huylarımızın bir olması güzeldi. Saatler ilerliyor ve biz hala konuşmaya devam ediyorduk. Sohbeti bir o kadar güzeldi. Ve beni çok güldürüyordu. Ya kız tavlamayı çok iyi biliyordu ya da ? Ya da'sı yok işte.
Her neyse uykum geliyordu. Gözlerim gitti gidiyor demeye kalmadan uyuya kalmıştım. Gözümü açtığım da bilgisayar başında olduğumu farkediyordum. Bilgisayarı uyku modundan çıkarıp açıyorum. Ve yine Hasandan dolu mesaj gelmişti. Doğrulmaya çalışırken her yanım tutulmuştu. Ama ben yine de neler yazdığını merak ederek okumaya başlıyordum.
"Ee hep ben knşyrm sen de bana eslk etsn ii olur aslnda. Ya Asie snde bi qrplik war yani diqer kzlar qbi deqlsn. Dha basksn. Asieeee :S orda msn cwp werck msn bnaaa :S uyuyp kldn mı yksa ;D nese o zman bnde uyuym hmn ruyamda seni qrurum blki. İi qecelr prenses alahm rahtlk wrsn tatlı ruylr sabh grsruz
:D :* Asıl garip ve farklı olan sesin. Hasan sen benden daha beter çıktın ya. Kendi kendine konuşuyorsun. Bi ben konuşuyorum sanarken şimdi benden beter birini bulmak beni bir hayli sevindirdi. Kendine de çok güvenme sümsük surat. Bugün gelmicem yanına bekle dur bakalım. Ağaç ol da gör gününü diye söyleniyordum. Saat ilerliyordu. Hasandan tık yoktu. Allah Allah acaba hala beni bekliyor olabilir miydi ki ? Merak içinde kıvranıyorken merakıma yenik düştüm. Hemen eşofmanlarımı giyinip Trafo'nun oraya doğru gittim. Hala beni bekliyordu. Kaç saat orda beni beklemişti ki bu çocuk. Yarım saate kadar orda öylece onu izledim. Hala bekliyordu. Ne garip çocuktu bu böyle ya. En iyisi eve gitmek beklesin dursun uyuz Hasan. Ohhh müstahak ona. Hem bu kadar kendine güvenmesin.
"Hıııh" deyip burnu havada olan kızlar gibi hareket etmeye ve şımarık kızlarında yürüşünü alarak sallana sallana gidiyordum ki , arkadan Hasan'ın sesini duyar duymaz durdum bir an da. Arkama dönemiyordum. Utanıyordum. Hasan da ;
"Ordan izlemek hoşuna gidiyorsa orda kalabilirsin ama gitmesen olmaz mı" demesiyle pörtlek gözlerini bir o kadar açmış çizmeli kedi gibi yüzünü buruşturmuş ve çok tatlı görünmeye çalışıyordu. Aslında çalışmasına gerek bile yoktu. O normalde de çok tatlıydı. Arkamı yavaşca döndüm ve bana o kadar saat beklemesine rağmen trip atmayı bırak "gitmesen olmaz mı" demesi benim daha da hoşuma gitmişti. Ve yüzümdeki o aptal gülümsemeyle Hasan'ında bana eşlik etmesi çok garipti. Yürümeye başladık.
Ve yine konuşuyordu ama bu sefer bende ona eşlik ediyordum. Git gide alışıyordum Hasan'a. Ve zamanın nasıl geçtiğini bile farkedemiyordum.
Bir süre hergün Facebook da ve yüz yüze konuşmaya devam ettik. Sürekli aynı yerde buluşup saatlerce yürüyorduk. Yürümeyi sevdiğimi bildiği için o da bana hiç ses etmeden eşlik etti. Kafelere ya da kapalı yerlere gitmeyi sevmediğimi söylediğim için hiçbir zaman o kafeye gidelim demezdi ve bu da çok hoşuma giderdi. Meram'a , Tavus Baba'ya götürmüştü beni. Bilmediğim yerlere getirmişti beni. Çok güzel yerlerdi hep oraya gitmemizi söylüyordum.
En az 2 hafta hergün oraya yürüyerek gidip geldik. Sohbetler , kahkalar eşliğinde devam eden çok sevimli bir ilişkimiz vardı. İlişki derken sevgili anlamında değildi. Aramızdaki adı konmamış bir ilişkiydi. Ve beni her zaman olduğu gibi eve bırakırken 2. kez "Benimle Çıkar Mısın" demişti. Bu sefer kaçmak yerine ya da "hayır" demek yerine öylece susup kalmıştım. Sonra da "iyi akşamlar" diyerek eve giriyordum. Kalbim "Evet eveeet " diye haykırırken cadı Asiye " 3. kez ederse tamamdır pes etme. Böyle nazlanmaya devam " diyordu. Yine ikilem içinde kalmıştım. Hemen uyuymalıydım ve öyle de oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bey
ChickLit2oo9'un Ağustos ayında başlayan bir hissin bu denli kuvvetli olucağını Asiye de bilemezdi ki. Sadece hislerini duyabilirken şimdi koca bir aşkın içinde yandığını görücek. Ve bu hissi yaşatan kendi benliğine bir hayli kızarken daha sonra . . ❤