2.Bölüm • Elveda Sen

7.5K 281 45
                                    

The Last Time (Taylor's Version)  - Taylor Swift

2.BÖLÜM: "Elveda Sen"

Hayaller pes etmeyi öğrenmek için vardır, derdi halam. Her düştüğünde tekrar kalkabilmeyi öğrenmek ve hedef yolunun yaralı dizlerle dolu olduğunu bilmek için hayaller kurarız. Bir amaca ulaşmak basit değildir, basit olan kalıcı değildir zaten. Herkes için kısa bir hevesten fazlası olamazsın. Söner gidersin, ortada tamamına erememiş hayallerin ve bir yığın başarısızlıkla kalakalırsın. O yüzden İz, düşmeyi bil. Kalkmayı da kendi başına öğren. Ölmeyeceğini bildiğin her derdinde tek başına ol ki insanlar seni yalnız bıraktığında boşluğa düşmeyesin. İşte hayal kurmayı da böyle öğrenirsin, tek başına kalkmayı öğrendiğin gibi.

Şimdi aynaya baktığımda sanki onun bir çift mavi gözünü ve iki tutam sarı saçını taşıyormuş gibi hissediyordum. Sesini duyuyor, öğütlerine kulak veriyormuş gibiydim. O benim çocukluğumu kurtaran kahramanım ve hayal kurmayı öğreten öğretmenimdi. Ona sahip olmasaydım düşmeyi öğrenemezdim. O bana düşmeyi öğrettiği gibi şimdi şurada sapasağlam durmayı nasıl başarabileceğimi kendi başıma öğrenmemi sağlamıştı. Yara aldıkça iyileşeceğimi söylemişti, anlıyordum ki haksızdı.

İlk seçmelerimde pes ederdim mesela. Çokça kezde etmiştim. Ama halamın öğrettiği şey pes etmemek değildi. Pes etsende tekrar kalkabilmekti. Çünkü biz inanılmaz varlıklar değildik. Çöktüğümüz, yaşayamayacak gibi hissettiğimiz de nefesimizin kesildiği anlar oluyordu. Pes etmemek bir insanı yalnızca iyi bir yalancı yapardı. O yüzden pes etmemi isterdi. Pes edecektim ki bir geri dönüşüm olacaktı.

Küçüklüğümden beri de hiçbir zaman bir düğünü veya mutlu kocaman bir aileyi düşleyen bir kız olmamıştım. Kariyerimi ön planda tutardım her daim. Çünkü aile demek fazla sorumluluk demekti. Aile demek pes etme şansının neredeyse hiç olmaması demekti. Başkalarına pes etme şansını veriyorsam kendiminkini kısıtlamalıydım.

Ama Altan hayatıma girdiği andan beri onunla bir aile olmayı delicesine arzuluyordum. Evimizde koşturan minik bebekler, koca ailemizi tamamlayan evcil hayvanlarımız, her çiftin yaşadığı klasik evlilik sorunları... Bunları tatmak istemek hiç kötü bir fikir gibi gelmemişti.

Taki o bu hayalleri tek tek yıkana kadar.

Şimdi karavanımda çekimden kalan gelinliğimle oturmuş ağlıyorsam bu onun suçuydu. Çünkü ben asla bir daha birine güvenemez, bir duygu besleyemezdim. Birinin daha benimle oyuncakmışım gibi oynamasına izin de veremezdim.

Hıçkırıklar boğazımdan tırmanıp ağzımdan sessizce çıkarken bir peçeteyle yaşlarımı silmeye çalışıyordum. Bu gelinliği ağlayarak bir dizi setinde değil, kendi düğünümde heyecanla koşuştururken giymek isterdim. Sahte konukların önünde duygu beslemediğim bir adamı, Kayan'ı değil Altan'ı öperek 'evet' demek isterdim. Gelinliğim daha kabarık olsun, göz yaşlarım akmasın ve yüzüm hep gülsün isterdim. Onunlaykende aksi mümkün değildi zaten.

Şimdi hiçbiri yoktu elimde. Hiçbiri. İstediğim mutlu aile hayallerim kırılmıştı. Ve ben pes ediyordum. Ama biliyordum ki bu pes edişin geri dönüşü olmayacaktı. Göğe bakıp halamdan defalarca özür diledim. Pes etmiştim ama kalkmam imkansızdı.

Kapı tıktıklatıldığında kafamı kaldırdım ve hemen burnumu çekerek seslendim. "Bir saniye!" Ayağa kalkıp hızlı adımlarla aynanın karşısına geçtim. Makyajım neredeyse yok denecek kadar azdı zaten, dayanıklı bir makyaj olduğundanda akmamıştı. Gözlerim kızarmıştı sadece ve de yanaklarım ıslaktı.

Senin Işıkların | Bebek Serisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin