Jongho asırların geçtiğine emin sayılırdı. Kaç saattir duvara baktığına dair bir fikri yoktu. Jongho'nun uyumak ve daha bir çok bahanesi sonucu Yeosang evden çıkmıştı. Jongho ise yediği haltların cezasını çekiyordu.
Meleği olmayınca canı gerçekten fazlasıyla sıkılıyordu. Duraksadı. Birkaç saatte nasıl bu kadar bağlanmıştı ona? Nasıl özleyebilecek kadar çok sevmişti?
Yavaşça yutkundu ve yatak örtüsünü üzerine çekti. 'Belki de yüzünün güzelliği bir anlık etkiye almıştır beni' dedi kendince. Fakat kendi dediğiyle çelişti anında 'Ama sesi, mimikleri, nefes alış ritmi bile aklımdan çıkmıyor' işte bunu Yeosang'ın tapılası yüz güzelliği ile açıklayamazdı.
Bunu daha fazla düşünmemeye çalışarak altında neredeyse nefessiz kaldığı örtüyü geri indirdi.
"Hakkımda böyle düşünmen çok hoş"
O anda karşı karşıya kaldığı yüz ile çığlığı basacakken Yeosang eliyle ağzını kapatıp diğer elinin işaret parmağını dudaklarına bastırıp susmasını işaret etmişti.
Jongho şoku atlatırken Yeosang elini çekmişti. Minik olan titrek sesiyle mızmızlandı.
"S-sen ne ara odama geldin!"
"Çok olmadı, sürekli beni düşündüğün için özlemişsindir dedim"
Jongho donakalmıştı. Ne yani, Yeosang onun zihnini mi okuyordu? Hayır hayır bu olamazdı.
"Evet Jongho tam olarak öyle yapıyorum"
Pekâlâ çoktan olmuştu bile.
"Bunu yapabildiğini bilmiyordum"
"Aslında yeni yeni başladım yapabilmeye"
Yeosang ona derin derin bakarken Jongho hiçbir şey düşünemez, yapamaz olmuştu.
"Çok güzelsin Yeosang, çok ama çok güzelsin"
Jongho elini meleğinin yanağına koyup yavaşça okşamıştı. Hiçbir şeyi yaparken çekinmiyordu. Yeosang zaten onun hakkında düşündüğü her şeyden haberdardı. Hatta Jongho'nun adlandıramadığı hisleri net bir şekilde biliyordu. Ve bunu bilmek güzel meleğin karnında uçuşan kelebeklerin sayısını yüzlere katlıyordu.
"Seni seviyorum Jongho"
İkisi de nefeslerini tutmuş birbirlerine bakıyorlardı. Yeosang içindeki buruklukla gülümsedi, 'Ben seni her gece izliyordum Choi, her an öpücüklerimi bahşediyordum ve şimdi bunu karşılıklı yapmak... Tanrıya minnettarım'
Jongho yavaşça gülümsedi.
"Seni yıllardır tanıyor gibi hissediyorum, nasıl olduğunu bilmiyorum ama ben... Ben sana çok bağlanmış hissediyorum"
Yeosang bu tapılası gülüşe karşılık verdi.
"Hep merak ediyordum, yanağına bıraktığım sayısız öpücükleri hissetseydin acaba bunu sever miydin?"
Karşısındakinin şaşkınlığına gülümsemişti güzel melek.
"Denemeden bilemeyiz Kang"
Ona melek künyesiyle seslenmesi Yeosang'ı uysal bir kediye çevirmişti adeta. Başını hafifçe yana çevirerek yanağındaki ele bir öpücük bıraktı.
Bir öpücük daha...
Ve onu takip eden birçok öpücük...
Yeosang en sonunda küçüğünün yanağına uzun bir öpücük kondurmuştu. Tam geri çekileceği sırada boynuna dolanıp kemiklerini kırarcasına ona sarılan ellerle gülümseyip aynı şekilde karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thousand Miles // JongSang
FanfictionKang Yeosang, Choi Jongho'nun koruyucu meleğiydi (Ruhani varlıklar ve +18 sahneler içerir)