Bu bölüm smut bölümüdür. Okumadan geçebilirsiniz anlam bütünlüğü bozulmaz.
⚠️
Jongho'nun parmakları arsızca meleğinin karnında dolanmaya başlamıştı. Yeosang şimdiden baygın bakmaya başlamış bakışlarını ona çevirip dudaklarını yaladı.
İkisinin koyulaşmış hareleri birbirini tamamlıyordu. Cennetin en güzel meleği kanatlarını açarak tüm ihtişamını gözler önüne serdi, bu karşısındakinin zaafını on ikiden vurmuştu. Jongho ağız sulandıran bu beden karşısında fena afallamıştı.
Küçük olan tüm bedenini saran ateşe ve ağzında atan kalbine aldırmadan birkaç adım gerileyerek yatağa oturdu. Yeosang'ın dudakları memnuniyetle kıvrılmıştı, bebeği itaatkardı.
"Yatağa uzan bebeğim"
Jongho ikiletmeden Yeosang'ın dediğini yaptı. Söz dinleyen tavırları, heyecandan hızlanan nefesi ve koyulaşmış bakışları Jongho'yu tam bir ziyafet yapıyordu.
Yeosang yavaş adımlarla yatağın ucuna kadar gelip kendini zor tutarak konuştu.
"Üstündeki fazlalıklardan kurtulalım"
Jongho'nun ilk seferini unutulmaz yapmak istiyordu ve sabırsız küçüğüne rağmen her şeyi sindirerek yaşatacaktı.
Yeosang dizlerinin üstünde yatağa çıktığında Jongho çoktan tişörtünden kurtulmuştu. Küçüğü titrek ve sabırsız bakışlarını onun gözlerine diktiğinde Yeosang da bakışlarını ayırmadan nazikçe pantolona uzandı.
Jongho'nun çamaşırı da pantolonla beraber yeri boyladığında Yeosang isteğine yenik düşerek bakışlarını aşağı indirdi.
İnlememek için zar zor dururken gözlerini kaçırıp çoktan kıvama gelmeye başlayan erkekliğini pantolon baskısından kurtarmak için düğmelerini açtı. Gözleri tekrar kızıl tanrısıyla buluşurken onun önünde kendini de çıplak bıraktı.
Jongho, Yeosang'ın çoktan sertleşmiş penisini gördüğünde ağzından bir inilti kaçırmıştı. Pekâlâ, onu gerçekten istiyordu. Meleğini tamamen hissetmek için nelerini vermezdi ki?
"K-kang seni istiyorum"
Jongho'nun dediği şeyle Yeosang artık daha fazla dayanmaya niyetli değildi. Küçük olanın üzerine yerleşip dudaklarını onunkine bastırdı. Anında karşılık almanın ve kalçasında hissettiği ellerin sebebiyle bu en ateşli öpücükleri sayılırdı.
İkisi de istiyordu, ikisinin de beklemeye niyeti yoktu ve bu her hareketi daha can alıcı hale getiriyordu. Islak öpücük sesleri kat kat artarken inlemeler buna eşlik ediyordu. Jongho'nun elleri Yeosang'ın kalçaları ve kanat hizası arasında mekik dokuyordu.
Yeosang dirseklerini dayadığı yataktan doğrulurken parmaklarını bebeğinin ağzına yolladı. Jongho zevkle parmakları emmeye başlamıştı. Dilini de kullanarak ağzındaki parmakları tamamen ıslatmakla meşgulken, meleği çoktan vücudunu turluyordu.
Yeosang diğer elini bebeğinin bel oyuntusu ve kaslı bacaklarında gezdirirken diliyle de boynunda ince bir çizgi çiziyordu.
Jongho'yu yıllardır tanıyordu ve vücudunu çok kez görmüştü ama bu, hâlâ aynı iştahla ona bakmasını engelleyemezdi.
Yeosang iyice ıslandığından emin olduğu parmaklarını çekti.
"Bebeğim..."
Jongho cevap verecek halde olmadığından Yeosang devam etti.
"Nazik olacağım."
"En serti için yalvaracağım"
Yeosang duyduğuyla donakalmıştı. Belki de bebeği o kadar da masum değildi hm? Yüzüne yerleşen sırıtışla parmaklarını Jongho'nun deliğine yolladı. Yavaşça başlamıştı gelgitlerine ama altında kıvranan beden her şeyi zorlaştırıyordu.
"K-kang... Mmhhh~"
İsminin telaffuzunu bu şekilde duymak bile Yeosang'ın gelmesine sebep olabilirdi. En sert hale gelen erkekliğinin sözünü dinleyip parmaklarını çıkardı.
Jongho'nun soluklanması için biraz zaman tanımak istiyordu. Bunun için ağırdan alarak kızıl tanrısını yatakta yüz üstü çevirdi.
Yeosang gördüğü dolgun kalçalar ve yapılı sırt yüzünden dudaklarını dişledi. Bu an hayatı boyunca yaşayacağı en iyi şey olacaktı.
Penisini küçüğünün kalçalarına sürterken elleri kalçalarla ilgileniyordu. Jongho çarşafı sıkıca tutarak sabırsızca mızmızlandı.
"Ah bekleyemiyorum!"
Meleğin yüzünde oluşan arsız gülümseme ve koyulaşmış irisler onu bir anlığına cehennemin en ateşli zebanisi haline getirmişti.
Yeosang ne kadar istemese de yavaş olarak başlamıştı gelgitlere. Yeosang'ın erkekliğini sıcak duvarlar açlıkla kabul etmişti. Jongho içinde hissettiği şiddetli ağrıyla ilk olarak acıyla çığlık atsa da iş yavaş yavaş başka bir boyuta taşınıyordu.
Büyük olan altındaki yaramaz bedenin kalçasını zevkle oynatışını gördüğünde hızlanmaya başladı. İkili belirli bir ritim tutturmuş sadece inlemeler eşliğinde hareket ediyordu.
"Jongho ahh o kadar d-darsın ki!"
Jongho'nun arada kasılıp gevşeyen deliği yüzünden Yeosang aklını kaçırmaya başlamıştı. Bilerek yapıyordu bunu, kızıl tanrısı onunla oyun oynamak istiyordu. Ve Yeosang da onunla oynayacaktı?
Yeosang küçüğünün kalçasına bir kaç şaplak attı. Temposunu bozmadan içindeki hareketlere devam ediyordu. Jongho ihtiyaçla kalçasını havaya kaldırdığında ardı ardına bir kaç şaplak daha kazanmıştı.
"Kang ahh... Hızlan~"
Meleğin gözleri geriye kayıp vuruşları hızlanırken Jongho da inlemelerini arttırdı. Çok geçmeden Yeosang'ın sıcaklığı Jongho'nun içinde bir yol izlerken ikisi de nefes nefese kalmıştı. Büyük olanın rahatlamış ve derin nefesleri tüm odada duyulurken Jongho sırt üstü pozisyonuna geri döndü.
Kendisi rahatlamıştı ama bebeği için biraz daha aksiyona ihtiyaçları vardı. Yeosang dirseklerinin üzerine dayanarak Jongho'nun üstüne eğildi. Küçüğünün penisi tam olarak ağız hizasına gelecek şekilde geriye gidip meraklı gözlere cevap verdi.
"Çok lezzetli olduğuna yemin edebilirim"
Jongho kızarıp yastığa geri gömülürken Yeosang da dudaklarını ısırarak işine odaklanmaya geçti.
Elleri arasına aldığı çoktan sertleşmiş aleti birkaç kez çekiştirdiğinde Jongho'nun bedeni tekrar kıvranmaya başlamıştı.
Bu görüntüye bayılıyordu, Jongho'yu bu hale sadece onun soktuğunu bilmek Yeosang'ı delirtiyordu.
Yeosang kalın aleti birkaç kez çekiştirip ağzına aldığında bebeği derin bir inleme bıraktı. Boydan boya yalayarak dil darbeleri atmaya başladığında Jongho'nun elleri saçlarına geçmiş, Yeosang'ı kendine daha da bastırıyordu.
"Ahh Kang! G-geliyorum."
Yeosang sertçe emerek birkaç kez gelgit yaptığında -zaten miniği fazlasıyla kıvama geldiği için- Jongho'nun tadı ağzını doldurmuştu.
Zevkle hepsini yaladığında yatakta gözleri kapalı ve derin nefesler alan bedene döndü.
Jongho gözlerini yavaşça açtığında ilk gördüğü manzara baygın bakışlarla ona bakan Yeosang'dı.
"Buraya gel!.."
Yeosang ikiletmeden küçüğünün yanına uzandı. Jongho dudaklarını onunkine bastırdığında Yeosang zevkle karşılık vermişti. İkisi de nefes nefese ayrıldığında büyük olan fısıltıyla sordu.
"Bir tur daha?"
Jongho konuşmamıştı ama Yeosang'ın boynuna bırakmaya başladığı hickeyler onaylıyordu onu.
⚠️
Ayh ne yazmışım böyle hiç haberim yok... ŞDMŞSMSPSÖJCPSÖSŞDÖŞSÖS
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thousand Miles // JongSang
FanficKang Yeosang, Choi Jongho'nun koruyucu meleğiydi (Ruhani varlıklar ve +18 sahneler içerir)