"Jongho?"
Küçük olandan ses gelmediğinde Yeosang gülümseyerek bebeğinin yanağına bir öpücük bıraktı. Sevgilisi hâlâ uyanmamış olduğu için kendi kemerini çıkardıktan sonra Jongho'nunkini de çıkarmıştı Yeosang.
Yeosang kucağında Jongho ile uçaktan inip onları bekleyen arkadaşlarına doğru yürüdü.
Hongjoong yanaklarını şişirmiş bir şeylere söyleniyordu, Yeosang yaklaştığında daha rahat duymuştu.
"Havana ne zamandan beri bu kadar sıcak?"
Hepsi onunla aynı fikirde olduğunu belirten mırıltılar çıkartırken -Seonghwa hariç, çünkü... Bilirsiniz Güneş'in Tanrısı o-
"Zebaniler burayı mesken tuttuğundan beri"
Yeosang arkasından duyduğu kalın sesle sesin sahibine döndü. Hepsinin yüzüne bir gülümseme yerleşmişti. Her zamanki ihtişamı ve karizmasıyla karşılarında dikilen Changkyun da onlara bir gülücük sunmuştu.
"Tanrılarımız aşkına, görüşmeyeli daha da yakışıklı olmuşsun"
Changkyun göz kırpıp Wooyoung'un yanağından bir makas aldı. San gözlerini devirip başını umutsuzca salladı.
"Zaman kardeşi olmanız birbirinize yürüyebileceğiniz anlamına mı geliyor yani, hah ne komikmiş..."
(Zaman kardeşi: Cennet ve Cehennemin asıl Tanrıları'nın yarattığı Melek ve Zebanilerin aynı anda var olmasına denir. Wooyoung bir melek ve Changkyun bir Zebani. Aynı anda var olmuşlar. Zebaniler kötü değil ve konuşurken Tanrılarımız deme sebepleri Cennet ve Cehennem asıl tanrılarını kast etmeleri.)
Wooyoung ve Changkyun aynı anda gülümserken San ciddiye alınmadığı için çocuksu bir sinirle kollarını kavuşturmuştu. Changkyun onunla daha fazla uğraşmayarak grubun kalanına döndü.
"Nasılsınız bakalı- vay canına neler görüyorum böyle."
Mingi, karşısındakinin üzerinde kenetlenen gözleri üzerine kızarmış ve Yunho'nun arkasına geçmişti.
"Tanrılarımız aşkına Yunho baştan desene seninki olduğunu,"
Changkyun umursamazca diğerlerine bakarken Yeosang'ın kollarında mışıl mışıl uyuyan Jongho'ya baktı.
"Ne? Yoksa? Bu çocuk... Jongho mu?"
Changkyun sabırsızca başını uzatıp Jongho'nun dibine girerken gözleri şefkatle büyümüştü.
"Ah Yeo ne kadar mutluyum bilemezsin! Demek kavuştunuz... Bunu cidden kutlamalıyız, hem konuşacak çok şeyimiz var gibi duruyor"
Teker teker hepsi onayladığında Seonghwa eliyle parlak sınır kapısını gösterdi.
"E o zaman neyi bekliyoruz? Bay ihtişam önden buyurun."
Changkyun gülümseyerek ilerlemeye başladığında diğerleri de arkasından yürüyordu.
➳
Hepsi kalacakları yere yerleşmiş dinlendikten sonra Hyungwon'un barında buluşmak üzere söz vermişlerdi.
Jongho odaya girdikten sonra çok geçmeden uyanmıştı.
"Yeo?"
Yeosang katladığı pijamalardan başını kaldırıp, gözlerini ovuşturan bebeğine baktı.
"Buradayım güzelim, iyi uyudun mu?"
"Uykunun enerjime katkısı olmadığını biliyorsun ama evet zaman geçirmede yardımcı oldu"
Yeosang kendisine gülen sevgilisine manidar şekilde bakarken konuştu, sesini bilerek acıklı bir hale sokmuştu.
"Ah ben sadece insan sevgililer gibi yapayım demiştim ah kalbim"
Jongho onun bu hallerine gülerek meleğinin üstüne atlamıştı. Kollarıyla güzel bedeni sarmalarken yanaklarına ve o an gözünü kestirdiği her yere öpücükler bırakıyordu.
"Jong-Jongho dur ah Tanrım gerçekten gıdıklanıyorum~"
Yeosang aldığı öpücükler arasından kahkahayla söylemişti bunu. Jongho sonunda zafer kazanmış bir edayla sevgilisini rahat bıraktı.
"Gülüşün çok güzel Kang"
➳
Jongho duştan çıkan sevgilisine bakıp sulanan ağzıyla fısıldadı.
"Şu bara gitmesek mi ya"
Yeosang flörtöz şekilde kaşlarını kaldırdı.
"Hm bilmem"
Jongho gözlerini, sevgilisinin karın kaslarından süzülen damlalardan ayırmadan boğuk bir sesle mırıldandı.
"Hemde çok..."
"Ne? Çok olan ne?"
Yeosang eğilip bakışları karnından ayrılmayan sevgilisine dikti gözlerini. Jongho gözlerini kırpıştırırken istemsizce kekeliyordu.
"S-sen yani seni çok isteyip istemediğimi sormadın mı..?"
Yeosang sesli bir kahkaha patlatıp yatağın yanına adımladı.
"Kaslarımla değil benimle konuşmalısın Choi"
Jongho onu omuzlarından itip yatağa yatıran sevgilisinin öpücüğüne hevesle uyum sağlarken vermişti cevabını.
➳
KISA VE KÖTÜ BÖLÜM AMA İDARE EDİN
Ayrıca ben bu adam için çok şey yaparım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thousand Miles // JongSang
FanficKang Yeosang, Choi Jongho'nun koruyucu meleğiydi (Ruhani varlıklar ve +18 sahneler içerir)