"GÜNEŞ'İ YANLIŞ ANLAMAK"
"NE YAPIYORSUN DELİRDİN Mİ?" diye tüm konağı inletecek şekilde avazım çıktığı kadar bağırdığımda İstanbullu hızlıca ağzımı kapattı."Sakin ol lütfen!" diye isyan etti İstanbullu bana nazaran sessizce.
"Ne sakin olacak mışım be?" dedim ellerini sertçe ağzımın üzerinden çekerek. "Deli misin, divane misin?! Ne diye kapıyı çıplak açıyorsun!?" tam konuşacak'tı ki devam ettim. "Sapık!"
"Yanlış anladın! Bak gerçekten ben senin olduğunu bilmiyordum!" diye bir açıklama'da bulunduğunda, öfkeyle güldüm.
"Sesimi de dedeme mi benzettin!?" Derin bir nefes aldı. "Ha baksana sen bir benim gözüme!" dedim, iki elimle gözlerimi göstererek. "Ben de bu numaralara inanacak göz var mı!?"
"Çattık ya!" dedi, sinirli bir şekilde iki eliyle yüzünü sıvazlarken. Ellerini yüzünden çektiğinde güneş gözleri beni buldu. "Bak kızım, yaşın daha kim bilir kaç? Ne yapayım ben seni?"
Kaşlarım havalandı. "Artık orasını ben bilemem." dedim, abartılı ve imalı bir tını ile.
"Ne istiyorsun?"
"Vallahi yemeğe çağıracaktım ama belli ki sen yemesen de olurmuş. Senin yemek için başka planların varmış belli!" dediğimde gamzeleri besbelli olacak şekilde güldü.
"Bana baksana sen." dedi bana doğru gelerek. "Yoksa sen bana mı göz diktin?"
"Aaa," dedim, 'ne münasebet?' der gibi. "Asıl ben seni ne yapayım be!" dedim geriye doğru giderek. Sırtım duvara çarptığında gidecek yerim kalmadığını anlamam ile durdum. Aklıma gelen şeyle İki elime belime koydum. "Ayrıca onu sana sormalı İstanbullu! Ne de olsa kapıyı çıplak açan sensin!"
Gerçekten ne yapıyordu bu adam!
Hala çırılçıplak bir şekilde koridordaydı. Biri görse ne diyecektik?
"Git de üstüne bir şeyler giysene be adam! Ne diye dikiliyorsun hala burada?! Biri görse halimiz ne olur bilir misin sen?"
Bir an'da durdu. Onun durması ile ben de derin bir nefes almıştım. "Ne olur ki?" diye sordu gözleri şaşkınlıkla açılırken. "Yoksa bizi filmlerdeki gibi zorla evlendirirler mi?"
Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Adam resmen filmlerden fırlamış gibiydi. İçimden her ne kadar gülmek gelsede yüzüme ciddi bir ifade oturttum. "Malesef evet." dedim mahzunca. "Koskocaman ağa kızı namusundan olmuş dedirtmez babam. Evlendirir bizi. Namus meselesi bu, şakaya gelmez."
Gözlerine korku yayıldı. "Ya evlenmezsek?" dediğinde yalandan şaşırmış gibi yaptım.
"Ne dersin sen?" dedim gözlerimi açarak. "Öldürürler ikimizi de!"
"Hayır!" dedi belindeki havluya sıkıca sarılarak. "Olmaz, evlenemem ben! Baksana bana bir. Koca olur mu hiç benden?" Kafasını iki yana salladı hızlıca. "Cık, Olmaz."
Bu komik hallerine daha fazla dayanamayarak kahkahamı serbest bıraktım. Benim kahkaha attığımı gören istanbullu bana şaşkınlıkla bakıyordu. "Ayy, alemsin vallahi!" dedim, kahkalarımın arasından. Onunla dalga geçtiğimi en sonunda anlayan istanbullu bana kınayarak bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPSİZ UÇURTMALAR MATEMİ
Teen Fiction"Ve bizler, ipsiz uçurtmalar gibiydik. Aşk'sız, umutsuz ve eksik." Mardin Midyat'a kara sevdalı bir hanımağa'nın, Mihriban Şalaban'ın hikayesi. AŞİRET/ TÖRE ©Tüm hakları saklıdır! -Wattpadd'e "İPSİZ UÇURTMALAR MATEMİ" ad'lı ilk ve tek kitaptır!