14. Bölüm

6.9K 609 262
                                    

"BİR SAYFA KAPANIR,
BİR SAYFA AÇILIR"

Bölüm şarkısı;
Zara- Bir gönül sayfası daha kapandı

Yüzyüzeyken konuşuruz- Kazılı kuyum

Normalde her sabah erken uyanan ben, nedense bu sefer öğlene doğru anca uyanmış, haliyle İstanbullu'yu da uyandırmıştım. İkimizde aç olduğumuz için, konağa gidince yeriz dememiş, kahvaltıyı otelde etmiştik. Şimdi de İstanbullu'nun arabası ile konağa doğru gidiyorduk.

Aynı zamanda da bu düğün meselesinin her bir detayını derinlemesine konuşuyorduk.

"Nikâh tarihini bugün alalım bence. Sonraya kalmasın." Dedim.

İstanbullu sırıttı. "Yani biliyorum benimle bir an önce evlenmek için can atıyorsun ama, önce evi mi döşeseydik?" İstanbullu'nun bu çapkın hallerine gözlerimi devirdim. Alışmıştım. Bu yüzden artık tuhaf karşılamıyordum.

"Can atmak da ne kelime, ölüp bitiyorum senin karın olmak için."

"Bu, bana daha ikinci günden evlilik teklifi etmenle doğrulanmış bir bilgi zaten Midyat güzeli." dedi, alaylı sözlerime karşılık.

Sabır diler gibi derin bir nefes aldım. "Bugün konağa gidiyoruz o vakit?Hem, eksik gedik ne varsa bir gözden geçirmiş oluruz." dedim, son sözlerini duymazdan gelerek.

Başını beni onaylarcasına aşağı yukarı salladı. "Haklısın. Bir yerden başlamak gerek neticede. Daha duvarlar boyanacak, eşya bakılacak, bahçeye çiçekler dikilecek..."

"Çiçekler mi?" Diye, araya girdim heyecanla.

"Evet, çiçekler." Dedi, gülümseyerek.
"Seversin sen çiçekleri."

Kaşlarımı çattım. Ona daha önce hiç çiçekleri sevdiğimden bahsetmiş miydim ki?

Nereden biliyordu?

"Sen nereden biliyorsun benim çiçekleri sevdiğimi?" Diye, sordum.

"Arazileri gezerken laf arasında söylemiştin. Oradan aklımda kalmış."

Yüzüme parlak bir gülümseme yayıldı. Benim hakkımda en ufak detayları bile aklında tutması, ister istemez hoşuma gitmişti.

"Yarın da gelinlikti, damatlıktı, çeyizdi falan onları hallederiz." dedim.

"Öyle yaparız." Duraksadı. "Bu hafta içinde evlenmiş oluyoruz o zaman desene..." dedi, gülerek.

"Öyle." dedim, gülümseyerek. Gözüm arabanın radyosuna takıldı. "Şarkı dinlemeyi sever misin?" diye, sordum.

İstanbullu beni başıyla onayladı. "Çok severim. Sen sever misin?"

"Ben de çok seviyorum şarkı dinlemeyi. Sanki-"

"Sanki dile getiremediğimiz duygularımızın kelimelere dökülmüş hali gibi." dedi, beni keserek.

Başımı aşağı yukarı salladım. "Tıpkı kitaplar gibi..." dedim, derin bir nefes alarak. "Şarkılar ve kitaplar sence'de birbirlerini tamamlamıyorlar mı?"

"Kesinlikle tamamlıyorlar." Başını bana doğru çevirdi. "Seviyorsun sanırım kitap okumayı?"

"Çok seviyorum hem de." dedim. "Bazen kitap okurken sanki o ana karakter ne yaşıyorsa, aynılarını yaşamış gibi hissediyorum. Normalde bir insanın duygularını yaşayamazsın. Ama okurken, sanki o karakterin duygularını yaşıyormuşum gibi. "

İPSİZ UÇURTMALAR MATEMİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin