8.BÖLÜM: GEÇMİŞİN İZLERİ

87 14 11
                                    




Merhaba canlarım umarım bu bölümü severek okursunuz. lafı çok uzatmayacağım oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. sizi çok seviyorum. <3 Keyifli okumalar.







Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İSTANBUL

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İSTANBUL

Saat: 05.00

Sonunda İstanbul'a varmıştık fakat hala aksiyonumuz bitmiş değildi. Uçaktan indiğimizde bizi bir sürprizin beklediğinden haberimiz yoktu. Emre'den önce aşağı indiğimde karşıda duran 2019 model RANGE ROVER VELAR beyaz renk bir araba duruyordu. Emre'yi beklemeden arabaya yürümeye başladım fakat bu arabadan gelmeyen başka bir motor sesi duydum. Arkamı döndüğümde Emre pilot ile konuşuyordu. İkinci bir motor sesi daha kulağıma ulaştığında kafamı sağa doğru çevirdiğimde gözlerim sonuna kadar açıldı. Mercedes C serisinden koyu gri iki tane araç bulunuyordu. Galiba bu William'ın: "Ailenden ve arkadaşlarından önce sözümü dinlemediğin için seni ve Emre'yi öldüreceğim." deme şekliydi, tabi daha kibar da olabilir bana karşı bilemiyorum. "İdil doğru arabaya bin!" Emre bağırarak yanıma doğru koşuyordu. Galiba ufak bir hızlı ve öfkeli kapışması yaşayacağız. "Emre anahtarı bana ver," diyerek ona seslendim. "Olmaz ben kullanacağım," Diyerek bana çıkıştı. "Bir defa da bana güvensen şaşardım zaten. Araba anahtarını bana ver!" Emre vaktimiz olmadığı için pes ederek anahtarı bana doğru attı. Anahtarı havada yakalayarak hızlıca araca bindim.

Hızlı bir şekilde arabayı sürerek bir yandan dikiz aynasına bakıyordum. Arkamızda arka arkaya gelen iki araba vardı ve içinde silahlı adamlar vardı. Adamın biri kafasını camdan çıkararak ateş etmeye başladı neyse ki elindeki güçlü olmayan bir tabancaydı. Galiba biraz erken konuşmuştum. Arka camdan bir adam daha çıkarak bu sefer elinde taramalı bir silah vardı. "İdil arabayı daha hızlı sür. Beceremeyeceksen yer değişelim." Emre torpido gözünden aldığı ucunda susturucu bulunan silahı aldı. Mermi sayısını kontrol ettikten sonra kafasını camdan çıkararak ateş etmeye başladı. Bende bu durumu fırsat bilerek gaza daha çok yüklenerek hızımızı biraz daha arttırdım. Emre yerine geri oturarak yüzüme sinirli bir şekilde bakıyordu. "Ne bakıyorsun öyle? Hızlanmamı söyleyen sendin." Sessiz bir şekilde sabır dilenerek tekrar camdan çıkarak ateş etmeye devam etti. Onları atlatamayacağımı bildiğim için sadece benim ve sizin bildiğiniz ve birazdan Emre'nin de öğreneceği dağ evime giden yola sürdüm. Bu yol tamamen gizli ve sadece benim bildiğim bir yoldu. Dikiz aynasına baktığımda onları atlattığımı görerek gülümsedim. Emre ne yaptığımı anlamayarak içeri girdi. "İdil İstanbul'da böyle bir yol daha önce görmedim. Sen nerden biliyorsun hem bu yol neye gidiyor?" diye sordu. Otuz iki diş sırıtarak konuştum: "Tek zeki ve bilgili olan sen değilsin Emre, bizimde bildiğimiz bir şeyler var. Nereye gittiğimizi de birazdan anlarsın."

Felaketteki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin