Herkese merhaba tekrar. Yeni bölüm sizlerle. oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. <3"Benim Söylediklerimi sadece duvarlar anladı ve duydu. Sadece duvarlar ağladı benimle."
İDİL YILMAZ
(Selen Can)"Kızım, benim küçük İdilim." Duyduğum cümleyle gözlerimden yaşlar akmaya başladı. İstemsizce olan bu duruma engel olamıyordum. Yanıma yaklaşarak bana sarılmaya çalıştı ama ben geri çekilmekle yeltendim. Hala karşımda olmasının şokunu yaşıyordum. "Bence geride dur! Bunca sene nerelerdeydin de şimdi çıkıp gelmek aklına geldi? Ben senin yokluğunda neler çektim haberin var mı senin? Şimdi hiç bir şey olmamış gibi sana sarılmamı bekleyemezsin benden." Cümleleri nasıl kurduğumu dahi bilmiyordum. İlk aklıma gelen şeyleri ağlayarak söyleyebilmiştim. Emre endişe dolu sesiyle yanıma geldiğinde ona bile bakmadan üst kata çıktım. Odama girerek kapıyı kapattım ve kilitledim. Sırtımı kapıya yaslayarak yere oturdum. Karnımdaki acıyı dahi umursamamıştım. Sadece istemsizce ağlıyordum, düşünemiyordum. "İdil lütfen aç şu kapıyı da konuşalım." Emre kapımı zorlayarak açmaya çalışıyordu. "Git burdan Emre konuşmak istemiyorum." Ayağa kalktım ve yatağıma oturdum.
"İdil rica ediyorum şu kapıyı aç."Sesimi dahi çıkarmadan yeri izliyordum. Kapım aniden açıldığında hiç tepki dahi vermedim. "İdil, sen iyi misin?" Yanıma gelerek yüzümü avuçlarının arasına aldı. "İdil sen kanaman olduğunun farkında bile değilsin." Emre'nin elinden kurtulduğumda gözlerim yere kaydı. Zeminde damla damla kanlar vardı. Karnıma baktığımda pijamamın kan içinde olduğunu gördüm. Yere aniden oturduğumda bir kaç dikişim patlamış olmalıydı. Emre elinde ilk yardım çantası ile yanıma geldi. Hangi ara gidipte aşağıdan almıştı. Beni hızlıca yatağa yatırdığında ne olduğunu bile anlamamıştım. Üstümdeki pijamamı çıkarttığında onu engellemeye çalıştım. "Lütfen sana yardımcı olamama izin ver." Ona direnmeyi bırakarak izin verdim. Sadece üstümde sporcu atletim kalmıştı.
"Önce yaramı temizlememiz gerekiyor." Dedim. Emre bu işin yatakta hal olmayacağını anladığında beni dikkatlice kucağına aldı. Banyomun kapısını açarak içeriye girdi. Beni lavabonun tezgahına dikkatlice oturttu. İçerden İlk yardım çantasını da getirerek içini karıştırmaya başladı. Eline aldığı steril suyu açarak yarama dikkatlice döktü. "Eğer canını yakarsam söyle bana."Kafamla onu onayladım. Çantadan aldığı pansumanı pamuğa döküp yarama hafifçe dokudurdu. Canım biraz yandığı için gözlerimi sımsıkı kapatıp dişlerimi sıktım. "Özür dilerim niyetim canını acıtmak değildi."
"Önemli değil Emre. Açık yara olduğu için canımın biraz yanması normal. Merak etme dayana bilirim."
Emre pansuman içini bitirdiğinde dikişlerimi bant yardımıyla yapıştırdı. Daha sonra üzerine gazlı bez ile örttü. İşi bittiğinde eşyaları geri çantaya koyarak banyodan çıktı. Emre'nin ilk yardım bilgisine hayran kalmıştım. Tekrar banyonun kapısı açıldığında Emre elinde bek rengi bir tişörtle geldi. Tişörtü giyinmeme de izin vermeyerek bana yardımcı oldu. Beni yavaşça tezgahtan indirdi. "O gitti mi?" Diye sordum.
"Hayır, salonda oturup beni beklemesini söyledim."
"Tebrik ediyorum seni Emre. Neden göndermedin, onu görmeye şu an hazır değilim."
"Birincisi o dediğin insan annen, ikincisi ben onunla aşağı inip konuşurum."
Banyodan çıkarak yatağıma uzandım. Yıllar sonra tekrar karışma çıkmıştı. Annemi en son on yaşımda görmüştüm o günden sonra tam on iki yıl geçmişti. Bu yüzden böyle bir tepki vermemin normal olduğunu düşünüyorum. Bana ve babama göndermiş olduğu mektup, mezarının boş olması, onun yerine başkasının gömülmesi. Düşüncelerim zihnimi bulandırıyordu. Ansızın gelen bir cesaretle aşağıya inmeye karar verdim. Ya şimdi konuşacaktık yada hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felaketteki Aşk
Teen FictionGenç bir kız, karmakarışık duygular... Huzuru sağlamak için kendi hayatını riske atan insanlar... Heyecan, macera ve tutkulu bir aşk! Gizli, zorlu görevler. Cinayetler ve daha fazlası Bu kitapta. İdil, önce hayatıyla sınanacak ama zaman içinde...